'AKP artık halka hiçbir şey sormuyor'

NOBEL ödüllü Yazar Orhan Pamuk, romanlarında betimlediği İstanbul ile son 13 yılda “çarpık” bir şekilde hızla değişmiş olan İstanbul arasındaki farka dikkat çekerken, bir şehir değişince hatıraların da değiştiğini, Gezi protestolarının temelinde de, siyasi boyut kazanmış haliyle “sanki bir hayvan gibi hatıraların savunulması” durumunun yaşandığını belirtti.

DHA
Deneyimli İngiliz belgeselci Grant Gee’nin, Orhan Pamuk’un ‘Masumiyet Müzesi’ romanından esinlenerek hazırladığı “Innocence of Memories (Hatıraların Masumiyeti)” aflı filmi, Pazartesi gecesi Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaptı.

Pamuk’un da katıldığı gösterimde film yoğun alkış aldı. Bu belgesel drama, Füsun ve Kemal’in 1970’lerin İstanbul’unda geçen biraz acıklı aşkına tanık olduğumuz Masumiyet Müzesi romanı, aynı adlı müze ile günümüz İstanbul’unun, dikkatle yazılmış metinler, gizemli bir anlatı sesi ve tablomsu bir görsellikle başarılı bir şekilde kolajlanmış olmasıyla dikkat çekiyor.

Kamera kaydırarak, arşiv imajları eşliğinde izleyenleri dokümanterinin içine çeken Grant Gee, Türkan Şoray, Ara Güler ve bir taksiciden de istifade ederken, Gezi Parkı’nı da görüyor.
İlk kez bir kitabı beyazperdeye esin kaynağı olan Pamuk, bu konudaki görüş ve duygularını Venedik’te anlattı.

“Hatıraların savunulması, Gezi’de siyasi boyut kazanmış oldu”
 
Açıklamalarında Gezi Parkı olaylarına da değinen Pamuk şöyle konuştu.'Bir gün aşık oluruz bir meydandan geçeriz, o aşkı hatırlarız. Daha sonra oraya geldiğimizde, bir gün aynı duygular geçer içimizden, bir gün öfke duymuşuzdur, haksızlığa uğramışızdır. Ne bileyim bir çeşmenin önünden geçeriz ya da bir yokuştan aşağı ineriz. O duygular, hatıralarımıza, o binalarla, ağaçlarla, meydanlarla, parklarla kazınır. Bir şehir değişince o hatıralara ulaşamayız. Ve önce kendimizi, sanki bir hayvan gibi hatıralarımızı savunuruz. Bu siyasi değil, insani, kişiseldir. Gezi’de siyasi bir boyut da kazanmış oldu. '

“Saydam ve demokratik bir şekide tartışacağımız bir ortam yok”
 
Bir şehrin değişimini tartışmak, ama yalnızca hatıralarımıza giden yollar kesildi diye de siyasi bir seçim değildir. Öte yandan, şehirde, ben doğduğumdan beri bu şehre 14 milyon yeni insan gelmiş ya da insanlar çoğalarak… Onlara da ev lazım, ama bunların düzenli yapılması lazım. Benim uzaktan şiirsel eleştirim bir yere kadar. Burada mimarlar odası, mühendisler odası, şehirciler, belediyeciler bunların sesi daha güçlü çıkmalı. Yalnızca metrekare hesabı ve kentsel dönüşüm… Kentsel dönüşümün ve metrekare hesabının bile belki haklı olduğu şeyler var, ama yalnızca kıstaslar bunlar değil. Bütün bu kıstasları tamamen saydam ve demokratik bir şekilde tartışacağımız bir ortam yok. Biri geliyor hop, ‘burası cami olacak, burası da alışveriş merkezi’, herkes başka bir şeyden bakarken hop diye oluyor. Bunlar daha saydam olmalı. Bakın belki siyasi olarak çok net bir şey söyleyeyim İstanbul’da boğaz gemilerini ve şehir hatlarını değiştirdiler. Bunu ilk yaparken halka sordular bundan 8 yıl evvel. Şimdi yeni bir şeyler çıktı ortaya, halka sormadılar. Bana kalırsa AKP hakkında söyleyeceğim en derin eleştiri budur.

“AKP 8 yıl evvel daha saygın bir yerdeydi”
 
8 yıl evvel kültürel seçimleri yaşadığımızda hayatın nitelikleri konusunda gemilerin şeklini değiştirirken soruyorlardı ve o zaman bence daha saygın bir yerdeydiler. Halka sorarak gemilerin şeklini değiştirdiler. Şimdi bir baktık sepet gibi bir gemi çıktı karşımıza, kimse kimseye sormamış. En azından benim yaşadığım bu ve AKP’nin 12 yılda geçirdiği değişimi de.. Artık kültürel şeyleri de halka sormuyorlar. Arada bir seçim yapıyorlar, onu da kaybettikçe bir daha yapıyorlar. Orada kalıyorlar işte.