Akman'ın müdahillik talebi reddedildi

Deniz Feneri e. V. Derneği'nin Türkiye bağlantılarının araştırıldığı soruşturmadan el çektirilen savcıların yargılandığı davada RTÜK eski Başkanı Zahid Akman'ın müdahillik talebi reddedildi.

cumhuriyet.com.tr

Almanya'da "yüzyılın soygun hareketi" olarak adlandırılan Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmayı yürütürken "resmi belgede sahtecilik ve görevde yetkiyi kötüye kullanma" iddiasıyla soruşturmadan alınan Cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz'ün Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde yargılanmalarına devam edildi. Yargıtay Genel Kurulu Salonu'ndaki davanın bugünkü duruşmasına savcılar Türkaslan, Yaren, Tamöz, sanık ve müdahil avukatlar katıldı. Duruşmayı CHP Milletvekilleri Emine Ülker Tarhan, Atilla Kart, İlhan Cihaner, RTÜK eski Başkanı Zahid Akman, YARSAV Başkanı Murat Arslan, Demokrasi ve Özgürlük için Avrupalı Yargıçlar Birliği (MEDEL) Yönetim Kurulu Üyeleri Christoph Streclef ve Thomas Guttad ile Sincan eski Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz izledi. Zahid Akman duruşmada tanık olarak dinlendi. 11. Ceza Dairesi Başkanı Hüseyin Eken, Akman'a dava konusu olaya ilişkin şikâyetinin devam edip etmediğini sordu. Akman da savcılardan eylemlerinden mağdur olduğunu belirterek, şikâyetçi olduğunu söyledi. Savcılar hakkında soruşturma yapılırken müşteki sıfatıyla HSYK müfettişlerine verdiği ifadesini kabul ettiğini kaydeden Akman, Deniz Feneri soruşturması sırasında, soruşturmayla ilgisi bulunmayan şirket ortaklarının mağduriyetine sebebiyet verildiğini, krediyle alınan ve bazı arkadaşlarının miras yoluyla elde ettiği mallara dahi el konulduğunu kaydetti. Akman'ın davaya mağdur sıfatıyla katılma talebinde bulunmasının ardından Savcı Türkaslan'ın avukatı Cevat Balta, Akman'ın talebinin bir önceki duruşmada reddedildiğini anımsatarak, kabul edilmemesini istedi. Avukat Balta, davanın konusu şirketlerin mal varlığına tedbir konulmasıyla ilgili olduğunu belirterek, gerçek kişilerin dava konusu olaylardan zarar görmediğinin bir önceki duruşmada kabul edildiğini, Akman'ın suç tarihlerinde RTÜK Başkanı olarak şirket ortağı olamayacağını kaydetti.

Müdahillik talebi redddildi

Akman'ın müdahillik talebini değerlendiren Heyet, sanıklara yüklenen suçlardan gerçek kişilerin doğrudan doğruya zarar görmediklerinin anlaşıldığına karar vererek Zahid Akman'ın müdahillik talebini oybirliğiyle reddetti. Akman, duruşmada Savcı Nadi Türkaslan'ın sorularını yanıtladı. Akman, "soruşturma kapsamında tedbir konulan şirketlerin hangisine ortak olduğunun" sorulması üzerine, "RTÜK üyesi olmam sıfatıyla birçok şirketteki hissemi sattım ama ortağı olduğum iş yerleri vardı. Hatırladığım kadarıyla 'Rehber ve Hayat' isimli şirketlerde ortaklığım devam ediyordu. Ortaklığım bulunan şirketlerde herhangi bir satış olmadığı için tedbir kararının bu şirketler hakkında uygulanıp uygulanmadığını bilmiyorum" dedi. Türkaslan'ın "bu tedbirlerden ne zaman, ne şekilde ve hangi yolla bilginiz oldu" sorusuna ise Akman, "Bu davada birlikte suçlandığımız arkadaşlarımın mal varlığına tedbir uygulandığında haberim oldu. Hem mal varlığına hem de şirketteki ortaklık paylarına el konulduğunu duyunca ortaklığımın devam ettiği 2 şirkete de el konulmuş olacağını düşünerek, şikayetçi oldum" şeklinde yanıt verdi. Akman, mağduriyetini somut olarak anlatması istenmesi üzerine, "Ekonomik olarak ciddi mağduriyetler yaşadım. Davada gizlilik kararı olduğu için neye tedbir konuldu neye konulmadı anlamadım. Ciddi güçlük çekiyordum. Kendi mal varlığıma ve şirketlerimdeki paylarıma da el konulduğunu düşündüğüm için zarara uğradım" değerlendirmesinde bulundum.

Söylemiyor, boğasını mı sıkalım?

Şirket malvarlığına tedbir konulması kararına itiraz yoluna gidilmemesinin kendisinin isteyip istemediği sorusuna Akman, tüm işlemlerin avukatları aracılığıyla yapıldığını söyledi. Sanık Avukatların tedbir kararına itiraz edilmemesini Akman'ın isteyip istemediğine "evet ya da hayır" şeklinde cevap vermesi istedi. Akman'ın, bu soruya "Yaptığım tüm eylemler benim rızamla vekillerimle karşılıklı olarak istişare edilerek yapılmıştır" demesi üzerine sanık avukatları cevabın kesin olmadığı gerekçesiyle itiraz etti. Heyet Başkanı Eken de, "Boğazını sıkacak değiliz, söylemiyor ne yapalım, bir şeyin şeyini çıkarmayalım" diyerek sanık avukatlarını uyardı. Akman'ın Avukatı Hakan Yıldız'dan destek alarak konuşmasına sanık savcı Tamöz'ün itiraz etmesi üzerine Daire Başkanı Eken, Akman'ı avukatının yanından ayrılması için uyardı.

Ekmeğimizi suyumuzu paylaştık

"Sulh ceza mahkemesine avukatlarınıza müracaat ettirip tedbir kararlarını niye kaldırtmadınız" şeklindeki soru üzerine de Akman, "Savcıların soruşturma sürecindeki tavırları bizi son derece korkuttu. Açık şekilde ifade ediyorum. Bazı konularda şikâyetimizin gecikmesinin nedeni savcıların tavırları. Kendileriyle ilgili yapacağımız şikâyetin dava sürecini olumsuz etkileyeceğini düşündük" dedi. Bunun üzerine, Türkarslan, Akman'ın ifadesinin alınmasının ardından kendisine teşekkür edip etmediğini sordu. Akman'ın "hatırlamıyorum" cevabına karşılık Mehmet Tamöz söz alarak, "Bu soru şu nedenle önemli, soruşturma sırasında biz onlarla kendi ekmeğimizi, suyumuzu paylaştık. Görüntüleri alınmasın diye onları klimalı odada oturttuk, biz sıcak odalarda çalıştık. Kendisi 'hakkınızı helal edin' dedi" dedi. Türkaslan'ın avukatı Balta, Akman'ın sorulara kaçamak ve yuvarlak cevap verdiğini, böylelikle şikâyetlerinin çökmesini engellemek istediğini savundu.

İtiraz talebimiz rededildi

Duruşmada tanık olarak dinlenen Avukat Ersan Şen, 1 Haziran 2009 tarihinde Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin gerçek kişilerin mal varlığına tedbir koymasına itiraz ettiklerini belirterek, karar tarihinden 9 ay sadece gerçek kişilerin değil ortaklığı olan şirketlerinde mal varlığına tedbir konulduğunu öğrendiğini aktararak, "Sadece gerçek kişilerin değil, ortağı oldukları şirketlerin de mal varlığına tedbir konulduğunu söylediler itimat etmedim. Nadi Bey'i telefonla aradım, böyle bir şey olamaz dedi. Tapu müdürlüğünden Zekeriya Karaman vasıtasıyla kararın tahrif edilmiş şekline ulaştım" dedi. Tedbir kararına ilişkin kararı veren mahkemenin hâkimi ile görüştüğünü, hâkimin kendisine 'ben kararı verdim infaz kabiliyeti bende değil, Ankara Cumhuriyet Başsavcıları yetkilileriyle görüşün' dediğini aktaran Şen, "Biz de Ulaştırma Bakanlığına vermedik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdik" dedi. Nadi Türkaslan'la yaptığı telefon konuşmasında şirketlerin sahip olduğu mallara tedbir konulmasının yanlış olduğunu söylediğini anlatan Şen, Türkaslan'ın kendisine uygulamayı doğru yaptıklarını, yasal haklarını kullanabileceğini söylediğini belirtti. Savcılıktan tedbir kararın hatalı uygulandığı için düzeltilmesi talebinde bulunduğunu ifade eden Şen, talebinin kabul görmediğini kaydetti. Şen, "Tedbir kararının hatalı uygulandığını somut olarak gösterebilmek bakımından İstanbul'daki tapu sicili müdürlüklerinden birisinin elindeki tedbir kararının örneğini müvekkilim temin etmiş. Burada açıkça tedbir kararının b ve c bendelerindeki ret bölümü kapatılmıştır. Bunun üzerine dilekçe verdim. Dilekçede de tedbir kararının yanlış uygulandığı, düzeltilmesi gerektiği somut olarak gösterilmişti. Bu kez her 3 savıcı dilekçeyi birlikte incelemişler ve 22 Mart 2010 tarihinde el yazısıyla yazıp imzaladıkları tutanakla talebimizi de reddettiler" dedi.

Şen'in anlatımlarının ardında söz alan Türkaslan, avukatın kendisine tedbir kararının kaldırılmamasını müvekkillerine izah edemeyeceğini söylediğini kendisinindi "Vekillerinizle müvekkil ilişkiniz var, savcıyı ikna edemedik deyin benim üzerime bırakın, ama karara itiraz edin neyse doğrusu çıksın dedim" dedi.

Sanık savcıların ve sanık avukatlarının Şen'e sorduğu bazı sorular nedeniyle duruşma salonunda karşılıklı konuşmalar yapıldı. Daire Başkanı Eken de sanıklardan, tanıktan ve sanık avukatlarından duruşma salonunda polemiğe neden olarak sorular sorulmamasını ve karşılıklı konuşmaların yapılmamasını istedi. Bunun üzerine sorun söz alan Tamöz, "sanıkların ifadesi alınırken sayın avukat klimalı odada uyuyor, basının önünde güzel konuşuyor. Ulaştırma Bakanlığına gitmedi evet biz neredeye gittiğini biliyoruz ama burada söyleyemem" demesi üzerine Şen, nerelere gittiğinin savcı tarafından açıklanmasını isteyerek istediği gibi konuşacağını kaydetti. Bu konuşmaya diğer sanıklarda dahil olunca Daire Başkanı Eken, duruşmaya 5 dakika ara verildiğini belirterek, tanık ve sanıklarla konuşacağını, bu nedenle duruşma salonundan izleyicilerin çıkmasını istedi.

Tanrının şanslı kulları

Aranın ardından Yaren'in avukatı İbrahim Demirci, Şen'in avukatım diyerek duruşmada tanıklık yapmaması gerektiğini belirterek, Şen'in taraf konumunda olduğunu ve beyanlarının nazara alınmamasını talep etti. Türkaslan'ın avukatı Balta ise Şen'in soruşturma safhasında Deniz Feneri şüphelilerinden birine ait televizyon kanalında yayına katılarak 'Cumhuriyet savcıları mahkemenin kararında tahrif yapmıştır' diyerek kararı sallama suretiyle kamuoyu oluşturmaya çalıştığını ifade etti. Balta, savcıların sadece görevlerini yerine getirdiğini belirterek, ortada herhangi bir kastın bulunmadığını ifade etti. Balta, "Savcılar hukuki mütalaaları nedeniyle yargılanacaklarsa, hatta buradaki Tanrı'nın şanslı tanıkları gibi her iddia buralara getireceklerse Türkiye'de yargılanmayan savcı hakim kalmaz" değerlendirmesinde bulundu. Daire Başkanı Eken, Zekeriya Karaman'ın ifadesinin alınması için İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan yazının cevabının beklenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.