Akıncı Üssü sanığı Nurettin Oruç: 15 Temmuz bir filmdi, başrol de Adil Öksüz

Fetullahçı terör örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin açılan davada üçüncü celse başladı. Sanıklardan Nurettin Oruç, "15 Temmuz bir filmdi, başrol olarak da Adil Öksüz seçilmiş" dedi.

İHA


Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsündeki duruşma salonunda görülen davaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile müştekiler katıldı.

Darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü yakınında gözaltına alınan ve 'sivil imam' olduğu öne sürülen Nurettin Oruç "15 Temmuz bir filmdi" dedi. Yapımcı olduğunu belirten Oruç, Akıncı Üssü'nün bulunduğu Kahramankazan'a hayvan yetiştiriciliğiyle ilgili film çekmek için gittiğini söyledi. Duruşmada, ‘darbenin planlayıcısı’ ve ‘sivil imam’ olduğu iddia edilen Nurettin Oruç, savunmasını yaptı. Oruç, hakkındaki iddiaların tamamının hayali film senaryosuna dayandığını iddia ederek, “Asıl darbe bana oldu, 15 Temmuz’da film koptu” dedi. Oruç kendisine komplo kurulduğunu da öne sürdü ve “Sanki Ergenekon ve Balyoz sürecini yeniden yaşıyoruz” dedi.

“Başrol oyuncusu olarak Adil Öksüz seçilmiş”

15 Temmuz darbe girişimini film olarak değerlendiren Oruç, şöyle devam etti:

“Ortada yaşanmış bir film var. Başrol oyuncusu olarak Adil Öksüz seçilmiş. Filmin inandırıcılığını attırmak için Adil Öksüz’le ilgili jenerikler hazırlanmış, toplumun bilincine yerleştirilmiş. Sonra baş rol oyuncusunun yanına yardımcı oyuncular konulmuş. Bizlere yardımcı oyuncularız. Bunların kim olduğu önemli değil. Böyle bir adamın yanına kimi korsanız gider. 4 siville darbe yapılabileceğine inanılıyor mu sayın başkan? Diğer sivilleri tanımıyorum ama benimle darbe olmaz. Koca generallere emir vereceğim; bu olmaz.”Oruç, içinde bulunduğu durumu da, 12 Eylül darbesini anlatan ‘Zincirbozan’ filmindeki ‘simitçi’ karakterine benzetti.

Örgüt üyesi ve yöneticisi suçlamalarını kabul etmeyen Oruç, şunları ifade etti: “Sözde yöneticiler nasıl irtibat kurmuşlar, nasıl toplantı yapmışlar mı, ne zaman bir araya gelmişler, hangi amaç birliği içinde olmuşlar bunların hiç biri iddianamede yok. Benim FETÖ ile hiç bir ilgim ve iltisakım yok. Buradaki sivil ve asker şahısların hiçbirini tanımıyorum. Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduklarını söylenen kişileri tanımıyorum. Evimde yapılan aramalarda FETÖ ile ilgili suç teşkil edecek herhangi bir şey bulunmamıştır. Bylock ve diğer programları kullanmadım.”

“Hayvan yetiştiriciliğiyle ilgili film çekmek için gittim”

15 Temmuz günü ısrarla Akıncı Üssü’nde olmadığını söyleyen Oruç, şöyle dedi:

“16 Temmuz sabahı Kazan’a, Anadolu’nun 40-50 yılık geleneği olan bir konunun belgeselinin çekmek için gittim. Bu konu hayvan yetiştiriciliğinin, üreticiden tüketiciye ulaşması serüveni ile ilgili. Sabah saat 08.00 sıralarında evden çıktım. Kazan’a 2-3 araç değiştirerek gittim. Sonra belgeseli çekeceğim köye ulaşmak için bir araca bindim. Beni köye yakın bir yolda bıraktı. Köye ulaşmak için yürürken jandarma tarafından gözaltına alındım.”

Sanığın bu ifadesi üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Darbe olmuş, uçaklar havada uçuyor. Ortalık karışık böyle bir günün sabahında belgesel çekmek için yola çıkmak risk değil mi?” sorunu yöneltti. Sanık bu soruyu, “Benim meslektaşlarım zaten oralarda, zaten çalışıyorlardı. Kameramanlar, muhabirler. Benim de gitmem normal” karşılığını verdi.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Habercilerin orada olması gayet normal. Ama oraya giderken yanlarında kameramanlar ya da başka muhabirler vardır. Şirketlerine ait aralar ve bunların şoförleri vardır. Sizin yanınızda kim vardı. Neden şirketinizden bir araçla ya da bir çalışanla birlikte gitmediniz?” şeklinde soruyu yöneltti.

Sanık bu soruya kaçamak cevaplar vererek, “Gitmişken görmek istedim” dedi.

“Bana kısmen benziyor ama ben değilim”

Akıncı Üssü’nde olmadığını tekrarlayan sanık Oruç’a, o gece Akıncı Üssü 143’üncü Filo’nun koridorlarındaki güvenlik kamera görüntüleri ve bunlardan alınmış fotoğraflar gösterildi.

Oruç, gösterilen ilk fotoğrafa, “Bana kısmen benziyor ama ben değilim çünkü ben orada değildim” yanıtını verdi. İkinci fotoğraf için de, “Bana benziyor ama ben değilim” dedi. Bu cevaplara salonda bulunanlar tepki gösterdi.

Bir müşteki avukatı da sanık Oruç’a, “Kemal Batmaz, Harun Biniş ve siz. Görüntülerdeki size benziyor ama siz değilsiniz. Bu nasıl bir tesadüf” diye sordu. Oruç soruyu, “Bana kurulmuş bir komplo bu. Böyle görüntülere ürün yerleştirme, kişi yerleştirmek çok basit” cevabını verdi.

“Ben çok telefon kullanan biri değilim”

Müşteki avukatları sanığa, Kazan’a giderken hangi araçla gittiğini, onu gören bir tanığın olup olmadığını ve savcılıktaki ifadesinde otostopla 3 araçla gittiği yönündeki ifadelerini sordu. Oruç, iki belediye otobüsü kullandığını ve belli bir noktadan sonra otostopla bindiği bir araçla Kazan’a ulaştığını iddia etti. Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Peki neden telefonunu yanına almadın. Belgesel çekeceğin insanlarla nasıl irtibat kuracaktın. Ya da o gün yaşananlardan haberin var. Başına bir şey gelirse telefona ihtiyacın olacağını hiç düşünmedin mi? diye sordu.

Sanık Oruç, “Ben çok telefon kullanan biri değilim. Bu nedenle telefonumu sürekli unuturum” diye yanıt verdi.

“Bu tarla nasıl bir tarla”

Müşteki avukatları sanığa, “Yakalandınız yerde biriniz para bulunuyorsunuz. Biriniz belgesel çekiyorsunuz. Biriniz çanta düşürüyorsunuz. Bu tarla nasıl bir tarlaymış” diye sordu.

Sanık soruya, “Kahramankazan” yanıtını verdi. Avukat ise, “Hayır Kahramankazan değil. Akıncı Mahallesi. Darbenin üssü olan Akıncı’ya yakın bir tarlada yakalandınız” diye tepki gösterdi.

Mahkeme, saatin geç olması nedeniyle sanığın sorgusuna, yarın saat 09.30’a kadar ara verdi.

 Kurmay subaylar abisi olduğu iddia edilen kapatılan Anafartalar Kolejinin sahib Hakan Çiçek savunma yaptı. Çiçek, Akıncı Üss'ne Ahmet Özçetin'in davetiyle "happy hour" için girdiğini söyledi.

Hakan Çiçek savunması şöyle: "15 Temmuz menfur darbe girişiminin ülkemize yapılmış hain bir darbe girişimi olduğunu düşünüyorum ve bu girişimin içinde bulunmuş herkesi lanetliyor, hadiseyi kınıyorum. Bu darbe Sayın Cumhurbaşkanımızın dik duruşu ve Türk milletinin canları pahasına tankların önüne atılarak darbenin durdurulduğuna canıgönülden inanıyorum. Bu darbe girişiminde yakınları olan olmayan bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet, kalanlara başsağlığı, 2 bin 200 gazimize can sağlığı diliyorum..."

23 BİN 800 DOLARI YOLDA BULMUŞ

Üzerinde bulunduğu iddia edilen 23 bin 800 dolar hakkında ise Çiçek, "16 Temmuz sabahı saat 08.00-08.30'dan itibaren iki, iki buçuk saat tarlada yürüdüm. Bir köye ulaşmaya çalıştım. Bu yürüyüş sırasında içinde 23 bin 800 dolar olan bir çanta buldum. Yürürken jandarma aracı gördüm beni gözaltına aldılar. O sabah benim 5 bin dolar ve 7-8 bin lira param vardı. jandarmaya 'Bu poşeti de yolda buldum, aldım' dedim."

KENDİ OKULUNU DA KAPATMIŞ


Türkiye'de farklı sektörlerde 4, ABD'de bir şirketi bulunduğunu, ABD'ye yılda 3-4 milyon liralık mermer sattığını, alışveriş merkezlerinde dükkanları ve bankada milyonlarca lira parası olduğunu anlatan Çiçek, darbe girişiminin ardından FETÖ'ye bağlı okul ve şirketlerin kapatıldığını anımsatan Çiçek, hakkındaki haberler üzerine de kendi okulunun da kapatıldığını anlattı.

"AKIN ÖZTÜRK'Ü HAYATIMIN HİÇBİR DÖNEMİNDE GÖRMEDİM"


Hakan Çiçek, asker yöneticisi olduğu belirtilen Akın Öztürk'ü tanımadığını, hayatının hiçbir döneminde görmediğini öne sürdü. 3 çocuğunun da Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda eğitim gördüğünü, FETÖ'nün şirketleriyle hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, devlet ihalelerine de katılmadığını öne süren Çiçek, "Cumhuriyetimize, anayasamıza bağlı biriyim. Bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum." diyen Hakan Çiçek, "Benim üzerime kalmış Yenimahalle'deki okul inşaatından dolayı 24 trilyon kullanılmış kredi borcu var. Ben gizli FETÖ'cüyüm, 24 trilyon da borcum var. Oysa bu adamların piyasaya tek kuruş borcu yok." dedi.

Hakan Çiçek, Ankara'da 2 ilköğretim okulu, 1 lisesi, Yenimahalle'de de okul inşaatı bulunduğunu, Yenimahalle'deki okulun kayıtları için mart ayında bursluluk sınavı yaptığını, bu andan itibaren okulundaki pazarlama ekipleriyle yeni okula öğrenci bulmak için hep birlikte çalıştıklarını anlattı.
Özel okulların öğrenci çekebilmek için resmi kurumlarla çeşitli anlaşmalar yapıp, indirimler uyguladığını dile getiren Çiçek, en son 15 Temmuz'dan 2 gün önce Yenimahalle'deki okulun iskan işlerini halletmek için İstanbul'dan Ankara'ya geldiğini, okullarını ve iş yaptığı taşeron şirketlerin yöneticilerini ziyaret ettiğini söyledi.

AKINCI'YA "HAPPY HOUR" İÇİN GİRMİŞ


Okulda bulunduğu dönemde velilerle bizzat ilgilendiğini ifade eden Çiçek, ifadesine şu sözlerle devam etti: "15 Temmuz'da beni Akıncı Üssü'ne davet eden Albay Ahmet Özçetin ile Anafartalar Kolejinin Çankaya Yıldız'daki şubesinde 2 gün önce tanıştım. Bundan önce bu kişiyle tanışıklığım yoktu. Akşam saatlerinde okuldan çıkarken sağa sola bakınan Özçetin'e yardımcı olabileceğimi söyledim. Bana Albay olduğunu, Akıncı Üssü'nde görev yaptığını söyledi. Bunun üzerine Özçetin'e Yenimahalle'deki okul açılınca Akıncı'dan gelen çocukları Çankaya'dan Yenimahalle'ye alacağımızı söyledim. Yeni öğrenciler bulabilmek için Özçetin'den yardım istedim. Bana, 'Ben de okuldan memnunum, size yardımcı olabilirim' dedi. Okuldan pazarlama ekibini yollayabileceğimi söyledim. Cuma günü Akıncı Üssü'nde sosyal etkinlik düzenlediklerini söyledi. Buraya gelip gelemeyeceğimi sordum. Bana, 'Olabilir' karşılığını verdi. Bizzat katılmak istediğimi söyledim. Nasıl geleceğimi tarif etti. 'Üssün dışında büyük bir otopark ve cami var. Ben sizi oradan 19.30-20.00 gibi alayım. Aksilik olursa kapıya ismimi verin, ben sizi ya alırım ya da aldırırım' dedi. Zaten tek yapacağım iş orada çocukları bulunan velileri okulumuza davet etmekti, ben de bunu yaptım."

"ÇİÇEK'İ TANIMAM" İFADESİ HATIRLATILARAK BEYANDAKİ ÇELİŞKİ SORULDU


Bu beyan üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Ahmet Özçetin'in Çiçek'i tanımadığı, Akıncı Üssü'ne de davet etmediği yönündeki ifadesini hatırlattı. Hakan Çiçek, bunun üzerine, "Benim beyanım bu şekilde. Ben doğruları söylüyorum. Darbe davasından yargılanıyorum. Kuzenim bile beni tanımadığını söylese bir şey diyemem." diye konuştu. Bunun üzerine mahkeme başkanının, "Sivil bir kişi olsa bunu anlayabiliriz. Oysa Ahmet Özçetin sanıklardan biri, yargılanıyor. Sizi tanımadığını söyleyerek neyi kurtaracak?" dedi. Çiçek'in "Onu kendisine soracaksınız." demesi üzerine Giray, "Soracağım zaten ama siz yalan söylemeyeceğinizi belirttiniz. Buna dayanarak soruyorum" karşılığını verdi.

"KARDEŞİM EĞER SUÇLUYSA CEZASINI ÇEKSİN"


Aleyhindeki tanık beyanlarını kabul etmeyen Çiçek, "Ailemden bazı kişilerin Gülen'in koruması olduğu öne sürülüyor. İkinci iddia ise benim kurmay subayların abisi olduğum. Bu şahsın burada iddialarını açıklamasını istiyorum. Benim akrabamdan biri bu adamın koruması olsa bu beni bağlayan bir suç mudur? Ben kurmayların abisi olsam o güçle kendi kardeşimi kurmay yapmaz mıydım? Benim kardeşim düz subay, yargılanıyor. O gece Akıncı Üssü'ndeymiş. İddianamesinden anladığım kadarıyla hiç uçuş yapmamış, bir kenara çekilmiş. Eğer yargılama sonucu suçlu bulunursa cezasını çeksin" dedi.

ÇAPRAZ SORGU SIRASINDA ARBEDE ÇIKTI 

Hakan Çiçek'in çapraz sorgusu sırasında salonda arbede çıktı. Çiçek'e bir müşteki avukatı, 'Fetullah Gülen kitaplarını okudunuz mu?' diye sordu. Çiçek'in 'Hayır' cevabı üzerine avukat, 'Okumadım diyorsunuz; ama dün savunmanızda verdiğiniz elma örneği Fetullah Gülen'in kitabında var' dedi.

Bunun üzerine Hakan Çiçek, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'a dönerek, 'Ben Fetullah Gülen'in kitaplarını okumadım; ama avukat Gülen'in kitaplarını okumuş. Hepsine hakim. Bu avukat hakkında FETÖ'cü olduğu için suç duyurusunda bulunuyorum' diye konuştu. 

Bu sözleri, salondaki sanıkların tamamı alkışladı. Bunun üzerine müşteki sıralarında bulunanlar, sanıkların üzerine 'Neyi alkışlıyorsunuz?' diyerek, pet şişe yağdırdı. Bazı müştekiler, güvenliği aşarak, sanıkların üzerine yürümek istedi. Mahkeme Başkanı Giray, yaşanan arbede nedeniyle duruşmaya ara verdi.   

PET ŞİŞE ATILDI

Bu sözleri, salondaki sanıkların tamamı alkışladı. Mahkeme Başkanı Selfet Giray, "Alkış yok, neyi alkışlıyorsunuz" diyerek sanıkları uyardı. Bunun üzerine müşteki sıralarında bulunanlar, sanıkların üzerine 'Neyi alkışlıyorsunuz?' diyerek, pet şişe yağdırdı. Bazı müştekiler, güvenliği aşarak, sanıkların üzerine yürümek istedi.  

 

İDDİANAMEDEN


Darbe girişiminin bir numaralı sanığı Fetullah Gülen ile iki numaralı sanığı Adil Öksüz’ün de arasında bulunduğu bazı sanıkların “Anayasayı ihlal”, Cumhurbaşkanına suikast”, “Yasama organını ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “silahlı terör örgütü yönetmek”, “askeri komutanlıkların gasbı”, “kasten öldürme”, “kasten öldürmeye teşebbüs etme”, “mala zarar verme”, “kamu malına zarar verme”, “ibadethanelere zarar verme”, “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 15 Temmuz darbe girişiminin yönetim merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlerle ilgili hazırlanan iddianamede, darbe girişiminin FETÖ/PDY tarafından yapıldığının anlaşıldığı vurgulandı. Yapılan incelemeler neticesinde, darbeye teşebbüs eylemini yönetip organize eden “sivil yönetici” Adil Öksüz başta olmak üzere, diğer sivil yöneticiler Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç, Harun Biniş’in FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olması, gizli tanıklar “Şapka” ve “Kuzgun”un beyanları, Adil Öksüz’ün yaptığı toplantılar, toplantı sırasında örgüt lideri Fetullah Gülen ile yaptığı konuşmalar, darbe faaliyetinden hemen önce Kemal Batmaz ile ABD’ye gitmesi ve darbe planının Gülen’e onaylatılması, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın beyanları, itirafçı olan şüphelilerin anlatımları ve darbe girişimini yönetip organize eden üst rütbeli asker yönetici şüphelilerin FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibatları dikkate alındığında, darbe girişimi eyleminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı ifade edildi.

DAVANIN KONUSUNU VE KAPSAMINI OLUŞTURAN BAŞLIKLAR


Akıncı 4. Ana Jet Üst Komutanlığında darbeye teşebbüs eyleminin yönetilmesi, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargahında darbeye teşebbüs eyleminin yönetilmesi, Kayseri 12. Hava Ulaştırma Üst Komutanlığından GÖREN ve Askeri Cargo uçaklarıyla darbeye teşebbüs eylemine iştirak edilmesi, Diyarbakır 8. Ana Jet Üst Komutanlığından F-16 uçaklarıyla darbeye teşebbüs eylemine iştirak edilmesi, Adana/İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığından tanker uçaklarıyla yakıt ikmali yapmak suretiyle darbeye teşebbüs eylemine iştirak edilmesi, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı Muhabere Arama Kurtarma (MAK) timinden, İstanbul’a giden darbe karşıtı komutanların Ankara Akıncı Üssü’ne kaçırılması suretiyle darbeye teşebbüs eylemine iştirak edilmesi ve İstanbul Sualtı Taarruz (SAT) Komutanlığından, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargahından, Kara Kuvvetleri Komutanlığından, Deniz Kuvvetleri Komutanlığından, Jandarma Genel Komutanlığından, İnsani Yardım Tugayından, Özel Kuvvetler Komutanlığından, Kara Kuvvetleri MEBS Komutanlığından ve diğer askeri birliklerden; darbenin yönetim merkezi Akıncı Üssü’ne gelerek darbeye teşebbüs eylemine iştirak edilmesi eylemleri soruşturmanın konusunu ve kapsamını oluşturan başlıklar arasında yer aldı.