Akdeniz'de tek başına

Son dönem yaşanan enerji savaşlarını değerlendiren Pamir, eksen kaymasına işaret etti.

cumhuriyet.com.tr

Doğu Akdeniz’de yaşanan enerji paylaşım savaşı son günlerde sürekli yeni bir boyuta taşınıyor. Son olarak Kıbrıs Rum Kesimi, daha önceden de yaptığı tek taraflı ihalelere bir yenisini ekledi. Rumlar, Amerikalı Noble şirketi ile Afrodit bölgesini kapsayan 9 yıllık bir anlaşma imzaladı. Bu adımın hemen ardından “skandal” olarak nitelenen bir karara imza atan Rumlar, Türkiye’nin Fatih Sondaj Gemisi’nde çalışan personeli ve Türkiye Petrolleri Anonim Şirketi (TPOA) ile çalışan şirket yetkilileri hakkında tutuklama kararı çıkardı. Türkiye ve KKTC karara tepki gösterdi. Enerji Politikaları Uzmanı ve CHP Enerji Komisyonu Başkanı Necdet Pamir, Türkiye’nin ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki durumunu Cumhuriyet’e değerlendirdi.

‘Sopa havuç stratejisi’
Kıbrıs Anayasası’na göre Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların eşit haklara sahip olduğunu ifade eden Pamir, “Her ne kadar sadece Türkiye tanıyor görünse de burada Kıbrıslı Türklerin Rumlarla eşit hakları var. Ama ne yapıyor Rumlar? Yıllardan bu yana tek taraflı olarak bu sahaları ihaleye çıkarıyorlar. Sanki tüm o zenginlikler sadece kendilerine aitmiş gibi kararlar alıyorlar. Oysa, uluslararası hukuka göre burada hem ihaleye çıkma sürecinde hem kaynaklar bulunduktan sonra bunların nasıl kullanılacağı, baştan itibaren birlikte planlamak ve uygulamak durumu var. Ama fiili bir durum yaratıyorlar ve bunu sopa ve havuç gibi bir stratejiyle dayatıyorlar Kıbrıs Türk toplumuna” dedi.

Müslüman Kardeşler odaklı dış siyaset anlayışı
Türkiye’nin Müslüman Kardeşler odaklı bir dış politika izlediğini ve bundan dolayı Doğu Akdeniz’i çevreleyen kıyıdaş ülkeler karşısında tek başına kaldığını belirten Pamir, “Türkiye, Filistin’e karşı tek başına kalmış bir devlet konumunda” dedi. Pamir, şunları kaydetti: “Doğu Akdeniz’i çevreleyen Suriye, Lübnan, Mısır, İsrail, Libya gibi ülkeler bir araya gelmişler, Türkiye’nin kabul etmediği, Türkiye’nin çıkarlarına uygun olmayan, hatta bazen Mısır örneğinde olduğu gibi Mısır’ın çıkarlarına bile ters gelen anlaşmaları Rumlarla imzalamışlar. Eğer karşı taraftaki devletle bu 200 mil olan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) örtüşüyorsa ya da çakışıyorsa, BM’nin Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre bir netice alınır. Burada iki taraf bir araya gelir -ama Türkiye bu sözleşmeye taraf değil- ya da hakkaniyete uygun biçimde kıyıdaş devletler kendi aralarında bu anlaşmayı imzalarlar. Ama Türkiye dış politikası nedeniyle tamamen yalnızlaştığı için diğer üye devletler senin çıkarlarına pek de uygun olmayan MEB anlaşmaları imzalıyorlar. Bu senin haklarını ortadan kaldırmaz ama yapayalnızsın, her attığın adımda koca bir birliktelik görüyorsun.”

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de bugüne dek ya yetersiz arama yaptığını ya da yanlış yerlerde arama yaptığını ifade eden Pamir, “Alanya-1 hemen Alanya açıklarındaydı ama ikinci lokasyon Finike-1 denen bizim çok uzun zamandır olması gereken yer diye savunduğumuz, Kıbrıs açıklarında, Sakız Adası’nın dibinde, BAF’ın yaklaşık 70-75 kilometre batısında. Rumların, Yunanların, AB’nin ve ABD’nin Türkiye’ye ‘ayar vermeye’ çalıştığı, tepki gösterdiği bir noktada yapılıyor. Buradaki aramalar doğru, geç kalmış ama doğru politika” dedi.

‘Sondajlar devam etmeli’
Pamir, “Finike-1 sondajı Türkiye’ye ait olan ruhsatlar içinde yapılıyor. Burada isteyen istediği kadar konuşsun, Türkiye’nin yadsınamaz hakları var, bunun dışında bir şey hem hukuka aykırı olur hem de açık bir şekilde söylemek gerekirse askeri bir müdahaleye gidilmesi durumunda onun altından kimse kalkamaz. Bütün o Balyoz operasyonlarına rağmen Türk donanması Akdeniz’deki en güçlü donanmadır. Burada tabii ABD ve Rus donanmalarını hariç tutuyorum. Kıyıdaş ülkelerin hepsini toplasan Türk donanması ile baş etmesi mümkün değil. Dolayısıyla caydırıcı güç açısından Türkiye avantajlıdır” görüşünü dile getirerek, Türkiye’nin MEB’inde sondajlara devam etmesi gerektiğini belirtti. Pamir, dış politikada da Mısır’dan başlayarak ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini ifade etti. 

 

‘Türkiye Petrolleri zaafa uğratıldı’

Türkiye Petrolleri’nin deneyimli kadrolarının AKP döneminde tasfiye edildiğini belirten Pamir, şunları söyledi: “Bu konuları, özellikle Akdeniz’in derinliklerini, buradaki jeolojik yapıyı çok iyi bilen jeologlar, jeofizikçiler, jeokimyacılar, petrol mühendisleri zorla emekliye sevk edildiler. Türkiye Petrolleri zaafa uğratıldı. Türkiye Petrolleri’nin en önemli kurumlarından biri olan Sondaj
Dairesi Başkanlığı tasfiye edildi. Kuyu tamamlama, yani bir kuyu deldiğin zaman eğer orada petrol ya da gaz bulursan o kuyuyu üretime hazırlama anlamında çalışmaları yapacak olan tamamlama grubu da lağvedildi. En basit bir petrol şirketinin sahip olması gereken fonksiyonlar ortadan kaldırıldı. TPOA Varlık Fonu’na bağlandı. Bütün bu yanlışlar hâlâ devam ediyor.”