‘Ailecek kafesteyiz’
Ergenekon hükümlüsü Eruygur’un hastanedeki odasının camları demirli. Kızı isyan ediyor.
Aykut Küçükkaya/Cumhuriyet‘Beni bile tanımıyordu’
Eruygur’un kızı, “Bırakın cezaevinde yalnız yaşamasını, babamın evinde dahi tek başına yaşaması mümkün değil” diye isyan ediyor. “Beni bile tanımıyordu” diyen Eruygur şöyle devam ediyor:
“Kandıra Cezaevi’nde geçirdiği bir hipertansiyon atağı sebebiyle 17 basamaklı merdivenden düşerek hastaneye kaldırıldı babam. Beyin kanaması sebebiyle ameliyata alınan babamın aynı zamanda boyun kemiği 4 ayrı yerden kırılmıştı. Bu kazanın ardından birkaç gün içerisinde tahliye edildi, 1 ay boyunca yoğun bakım ünitesinde ölüm kalım savaşı verdi. Bir ay sonra yoğun bakımdan normal odaya çıkarıldığında ailesinin hiçbir ferdini tanıyamaz durumdaydı. Bana bakıp, ‘kızımı çağır’ demesi hâlâ kulaklarımda. Defalarca resmimi gösterdim kendisine. ‘İşte bunu çağır bana’ dedi. ‘Bu resimdeki benim baba, bak buradayım’ diye cevapladığımda sinirleniyordu bana.”
‘Bu ilaçları ona kim verecek?’
Hastanedeki tetkikler sırasında babasında bu kez böbrek kanseri teşhisi konulduğunu, ameliyat edilerek bir böbreğinin büyük bir kısmının alındığını anlatan Ayça Eruygur, babasının mevcut sağlık koşullarında ve özellikle akli melekelerindeki ağır eksiklikler sebebiyle cezaevinde yaşayabilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Eruygur şöyle devam ediyor: “Gün boyu aldığı bir sürü ilaç var ve saatleri karışık, sonra KOAH hastalığı sebebiyle günde 4 kez bir cihaza bağlanıyor ve bu cihaza ilaç konması gerekiyor. Ayrıca bu cihazın dışında günde 3 kez de ayrı bir ilacı içine çekmesi gerekiyor. Bunun dışında diğer hastalıkları için de bir sürü başka ilaç var, mümkün değil bu ilaçları tek başına kullanması.”