AGİT Raporu'na Cumhuriyet damga vurdu
57 ülkenin üye olduğu AGİT’in ‘Medya Özgürlüğü’ Temsilcisi Dunja Mijatovic’in basın özgürlüğü raporunun Türkiye kısmına, yıl boyunca Cumhuriyet’e yapılan ağır baskılar damga vurdu. Mijatovic, “Türkiye, AGİT ülkelerinin hepsinden daha fazla gazeteciyi hapiste tutuyor” derken, Türkiye’yi ziyaret etmek için hâlâ tarih beklediğini anımsattı.
Duygu Güvenç57 ülkenin üye olduğu AGİT’in Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatoviç’in basın özgürlüğü raporunda Türkiye bölümüne yıl boyunca Cumhuriyet’e yönelik bitmeyen baskılar damga vurdu. Mijatoviç, raporunda Dışişleri Bakanı ve Türk yetkililere yazdığı mektupların altını çizerken, Türkiye’yi ziyaret etmek için hâlâ tarih beklediğini de anımsattı. Mijatoviç, “Türkiye, AGİT katılımcı ülkelerinin her birinden daha fazla gazeteciyi hapiste tutuyor” dedi. Raporun Türkiye bölümü Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuksuz yargılanmalarına karar verilmesinin ardından 25 Mart’ta hâkimin gizlilik kararı verdiği duruşma ile başlıyor. Darbe girişiminin ardından 31 Ekim’de Cumhuriyet’e yönelik operasyonla gazetemiz yöneticileri, yazarları ve karikatüristi olan 13 kişi hakkındaki soruşturma ve 10 kişinin tutuklanması ise raporun bel kemiğini oluşturuyor. Yazarlarımız Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’ya verilen hapis cezası da kınanıyor. Mijatoviç, raporunda Cumhuriyet’i Alternatif Nobel Ödülü alması nedeniyle de ayrıca kutladığını anımsatırken “Özgür ve bağımsız medya demokrasilerde önemli bir araçtır ve bu ödül de bunun kanıtıdır” dedi ve özellikle zorlu zamanlarda bağımsız seslerin susturulmaması aksine korunması gerektiğine işaret etti.
Yasa değişmeli
Türkiye’nin Rusya ile uçak düşürme krizi nedeniyle yaşadığı gerilimin ardından Sputnik’e getirdiği erişim yasağı da raporda yer alıyor. Mijatoviç, web sayfayarının erişime yasaklanmasının medya çoğulculuğunu ve ifade özgürlüğünü olumsuz yönde etkilediğini belirtirken, 110 binden fazla web sayfasının mahkeme kararı olmadan engellendiğine işaret ediyor. Mijatoviç, erişim engellemenin sorunları çözmek için etkili bir yöntem olmadığını belirterek, “birçok ciddi yan etkisi olabilir” dedikten sonra şu ifadelere yer veriyor: “Türkiye’nin internet kanununun acilen reforme edilmesi gerektiğini tekrarladım ve bunu AGİT taaahhütleriyle uyumlu hale getirmek için yetkililere yardım önerdim”. Yabancı medyaya yönelik artan giriş yasakları da raporda yer alıyor. Türkiyeye giriş yasağı konan gazetecilerin adları sıralanırken Helsinki Nihai Senedi’ne göre Türkiye’nin gazetecilere yönelik seyahat yükümlülüklerini kolaylaştırma sorumluluğu anımsatıldı. Mijatoviç, 20 Nisan’da Ankara’yı ziyaret etme isteğini tekrarladığını da açıkladı: “Ülke çapında medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi için yetkililerle ortak bir yol bulmak amacıyla yakın gelecekte Ankara’yı ziyaret etme isteğimi ilettim”.
Öldürülen gazeteciler
Raporda ayrıca 4 Suriyeli gazetecinin öldürüldüğüne de işaret edildi ve peş peşe yabancı gazetecilere uygulanan giriş yasaklarıyla ilgili Türk yetkililere yazdığı mektuplarıyla ilgili 3 Rus gazeteci hakkında ise 19 Temmuz’da yanıt aldığını ve bu kişilerin akreditasyonunun olmadığının Türkiye tarafından dile getirildiğini anımsattı. İnsan Hakları aktivistleri Erol Önderoğlu, Ahmet Nesin ve Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması ve Özgür Gündem’e yönelik soruşturmada 40 gazeteciden 37’sinin soruşturmaya dahil edildiğine işaret ediliyor. Mijatoviç, 1 Temmuz günü Çavuşoğlu’na yazdığı mektubu da açıklıyor ve Önderoğlu’nun serbest bırakılmasından duyduğu memnuniyeti vurgularken suçlamalarla ilgili yargılanmasından duyduğu endişeyi mektubunda dile getirdiğini belirtiyor. Mijatoviç darbe girişimi sırasında öldürülen Yeni Şafak fotomuhabiri Mustafa Cambaz ile ilgili yaptığı basın açıklamasında yetkililere “kriz zamanlarında gazetecilerin güvenliğini ve bilginin serbestçe akışını sağlaması” için yaptığı çağrıları anımsatıyor. Hürriyet, CNNTürk, HDN’ye yönelik baskınları da kınıyor.
En fazla Türkiye’de
Raporunda OHAL’in ilan edildiği 21 Temmuz itibarıyla çok sayıda yayın kuruluşunun lisansının iptal edilmesi, gazetecilerin işten atılması ve web sayfalarının yasaklanmasına işaret eden Mijatoviç, TRT’de de 370 kişi hakkında soruşturm başlatıldığına yer verdi. Sosyal medyada hükümete eleştirel olan gazetecilere yönelik ölüm tehditlerine de işaret eden Mijatoviç, “Türkiye, AGİT katılımcı ülkelerinin her birinden daha fazla gazeteciyi hapiste tutuyor” dedi. Raporda hapisteki gazetecilere yönelik detaylı tablonun da sürekli yayınlandığı anımsatıldı. Raporda, 16 TV kanalının, 23 radyo istasyonunun, 45 gazetenin ve 15 derginin kapatılması, 89 gazeteci hakkında yakalama kararı çıkarılması, 20 web sayfasına getirilen kısıtlama ve 29 matbaanın lisansının iptali de anımsatılırken, OHAL dönemlerinde dahi medyaya yönelik bu kısıtlamaların temel uluslararası standartları karşılamadığını anımsattı. Türkiye’ye yine ziyaret ederek medya özgürlüğünü geliştirmek için hazır olduğu mesajını ilettiğini söyledi.
'Eğilim tersine çevrilsin' Darbe girişiminden bu yana 125 medya kurumunun kapatıldığı, 100’den fazla gazetecinin gözaltına alındığı ve 140’tan fazla gazetecinin hapiste olduğunu belirten Mijatoviç, raporunun sonunda şu ifadelere yer verdi: Basın özgürülüğünü kısıtlamak için kullanılan Terörle Mücadele Kanunu ve diğer kanunlar olağanüstü hal döneminde bile mazur görülebilecek adımların ötesinde ve bu endişe verici eğilim acilen tersine çevrilmeli.” Mektuba karşılık tehdit ! Eylül’de Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na ciddi sağlık problemleri bulunan Şahin Alpay, Bayram Balcı, Aslı Erdoğan, Emre Soncan, Haşim Söylemez’in cezaevinde acil ve uygun tıbbi tedavileri için bir mektup gönderdiğini belirten Mijatoviç, hücrede tutulan ve temiz havaya ulaşım imkânı verilmediğine dair haberleri de anımsattı. Mijatoviç, mektubuna Türk yetkililerden yanıtı 8 Kasım’da aldığını açıkladı. Ankara’nın yanıtında ise Söylemez, Soncan ve Alpay’ın tıbbi tedaviye erişim imkânı olduğu ve kendilerinin ya da akrabalarının Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurabileceği ancak bir başvuru olmadığı belirtildi. Ankara yanıtında Mijatoviç’in gündeme getirdiği kötü muamele iddiaları için ‘genel ve absürd’ derken, Erdoğan’ın ise açık havaya her daim erişim imkânı olduğunu belirtti. Mektupta, Türkiye’nin “gazeteciler suçtan muaf değildir” yaklaşımı da tekrarlanırken Mijatoviç’e “Bu farkı akılda tutmanın ve uymanın, özel konularda yetkililerle ilişkilerde, benim ofisimin namı için iyi olacağı” belirtildi. ALMANYA’YA ŞİİR UYARISI ZDF televizyonundaki programda okuduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik hakaret içerikli şiiri nedeniyle Ankara’nın girişimleriyle hakkında soruşturma başlatılan Alman komedyen Jan Böhmermann ile ilgili Mijatoviç’in Alman Dışişleri bakanı Steinmeier’ı uyardığı ortaya çıktı. Mijatoviç, Almanya’nın yaptığı girişimler üzerine hakareti suç olmaktan çıkartma çağrısında bulunduğunu açıkladı. |