Afrika'da Açlık ve Yoksulluk
cumhuriyet.com.trBölge tarih boyunca “kuraklıkların” tetiklediği kıtlıklarla karşı karşıya kalmıştır. Örneğin 1984 Etiyopya kıtlığında 1 milyondan fazla insan açlıktan hayatını kaybetmiştir. Dünyada “yükselen gıda fiyatları” sorunun temel kaynaklarındandır. 2011 yılında artan hububat fiyatları dünya genelinde 50 milyona yakın insanı yoksulluk sınırının altına itmiştir. Gübre, ilaç, yüksek verimli tohumlar gibi teknoloji girdilerinin az kullanılması ve sulama altyapısının bulunmaması, “tarımda düşük verimliliğe” yol açmaktadır.
1970’lerden bu yana “bölge nüfusundaki yüksek artış” gıda kaynakları üzerinde büyük baskı yaratmıştır. Ulusal ve uluslararası düzeyde son 20 yılda “tarım sektörüne yatırım öncelikleri ihmal edilmiştir.”
Toplam üretimin yeterli olmasına rağmen bölge içi ticaret yollarının yetersiz olması ve alım gücünün zayıf olması nedeniyle yerel çapta ciddi “gıda erişimi engelleri” oluşmuştur.
“Silahlı çatışmalar ve iç savaşlar” nedeniyle milyonlarca insan mülteci kamplarına göç etmek zorunda kalmış, insani yardım kuruluşları yardım operasyonu yapamaz hale gelmiştir. Sosyoekonomik donanımı ve fiziksel altyapısı az gelişmiş bölgelerde ve aşırı iklim olaylarının sıkça yaşandığı koşullarda hayatlarını sürdüren toplumlar “iklim değişikliğinden” en olumsuz etkilenen gruplardır. CHP bu konuyu İklim Değişikliği Raporu’nda ayrıntılı olarak incelemiş ve politikalar önermiştir.
Hükümetin yaklaşımı
Hükümet, ancak bölgedeki kıtlık sorunu derinleşip dünya gündeminde ön plana çıkınca harekete geçmiştir. Temel olarak İslam İşbirliği Teşkilatı üyeliği çerçevesinde adım atılmış, bu nedenle yapılan yardımlar Somali üzerine yoğunlaştırılmıştır. Kıtlık yaşanan diğer Afrika ülkelerine gerekli önem verilmemektedir. Yardımlar kısa vadeli ve geçici niteliktedir. AKP iktidarı boyunca bölgeye hiçbir uzun vadeli yapısal değişim yardımı yapılmamıştır.
Türkiye’nin 2009 yılında kalkınmakta olan ülkelere sağladığı toplam 700 milyon dolarlık dış yardımdan, Somali yaklaşık 6 milyon dolar, Etiyopya 4 milyon dolar, Kenya ise sadece 2 milyon dolar gibi düşük miktarlarda yardım almıştır. Türkiye’nin BM kuruluşlarına sağladığı destek giderek azalmaktadır. 2010 yılında yapılan toplam 970 milyon dolarlık yardımın sadece 14 milyon doları BM kuruluşlarına sağlanmıştır. Bölgede yoksul ülkelere tek seferlik doğrudan destek yerine, WFP ve UNICEF gibi gıda güvenliği üzerine uzman kuruluşlar üzerinden sağlanacak uzun vadeli ve düzenli yardım daha etkili olacaktır.
Çözüm önerileri
Acil gıda desteğinin miktarı ve kapsamı genişletilmelidir. Kıtlıktan etkilenenler koşullu ve koşulsuz nakit ve gıda transferleri yoluyla yüksek gıda fiyatlarına karşı korunmalıdır. Hızla eriyen ve en temel gıda ve gelir kaynağı olan hayvan varlıkları korunmalıdır. Önümüzdeki ekim sezonu için tohum, gübre ve üretim girdileri küçük üreticilere sağlanmalıdır. Kuru topraklarda tarımsal üretimi ve verimliliği artıracak teknik araçlara ve altyapı yatırımlarına öncelik verilmelidir. Modern sulama tekniklerine ve sulama sistemlerine yatırım yapılmalıdır. Bölge içi ticaretin önündeki engeller kaldırılmalı ve ticaret altyapısı güçlendirilmelidir. Kuraklığa direnci yüksek tohum ve hayvan cinsleri yaygınlaştırılmalıdır.
Tüm ülkeler sera gazı salımlarını azaltmalıdır. Sanayileşmiş ve hızla sanayileşmekte olan ülkelerin sebep olduğu bir sorun dünyanın en yoksul ülkelerinde milyonlarca insanın hayatını etkileyen felaketlere neden olmaktadır.
Uluslararası düzeyde, yoksul ülkelerin kullanımına sunulacak “iklim değişikliğine uyum fonu” oluşturulmalıdır.
*Prof. Dr. Sencer AYATA CHP Genel Başkan Yardımcısı