Affetmiyoruz

Eylül döneminde cezaevinde yatan, işkence gören siyasetçiler sol örgütlerin liderleri darbe için gerçek bir yargılama yapılmadığını söyledi.

Türey Köse/Cumhuriyet

12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren’in ölümünün ardından dönemin mağdurları ve tanıklarıyla konuştuk. Darbeden sonra işkence gören, cezaevlerinde yatan sağdan-soldan siyasetçiler, sol örgütlerin liderleri ve bazı üyeleri “Affetmiyoruz, lanetliyoruz” dedi.

Oğuzhan Müftüoğlu (Devrimci Yol lideri): Kenan Evren malesef, yaptıklarının hesabını veremeden gitti. O egemenlerin ve emperyalizmin bir temsilcisiydi. 12 Eylül’ün gerçek bir yargılanması ve muhasebesi de yapılmadı. Bu yüzden 12 Eylül halk indinde mahkum olmasına karşın, bu günkü muktedirlerin şahsında devam ediyor. Bütün ahlaksızlıklarıyla, yolsuzluklarıyla, hukuksuzluklarıyla, daha da şımarmış ve pervasızlaşmış, daha da saldırganlaşmış halde...

İnsanlık düşmanı

Tahir Canan (32 yıl hapiste yattı, cezaevi rekortmeni): Bir insanlık düşmanı daha öldü. Onun arkasından “iyi adamdı” diyecekler de onun kadar halk düşmanı, katil güruhtur. Bir toplumu altüst eden insanların arkasından tek tek “şu şu kadar çekti, bu bu kadar çekti” demek ve kendime bir pay çıkarmak bana ağır gelir. Bir çok arkadaşımız ya işkencede öldü, ya idama gitti. Onların yanında bizimki hafif kalır. Yargılamasında da verilen karar bizi tatmin etmedi. Erken gitti, hesap veremeden. Eğer resmi cenaze töreni yaparlarsa; onu yapanlar da halk düşmanlığına devam ediyor, deriz.

Terbiyem izin vermez

Muzaffer İlhan Erdost (Kardeşi İlhan Erdost cezaevinde öldürüldü): Kenan için söyleyeceğim çok kısa bir şey var. Onu da terbiyem müsade etmiyor söylemeye...

Hüsamettin Cindoruk (Darbeden sonra Zincirbozan’a gönderilenler arasındaydı): Bana, aileme ve ülkeye çok acı çektirdi. O nedenle “üzgünüm” demek riyakarlık olur. Ne var ki, siyasi mirası hala ülkeyi yönetiyor. Siyasi mirası anayasa duruyor, YÖK duruyor. Bence iki darbe yaptı. Birincisi 12 Eylül’de yaptığı darbedir, ikinci darbe 79 sayılı tebliğdir. Onda kurulmasına müsade ettiği Büyük Türkiye Partisi’ni kapattı, tüm siyasetçilere siyaset yasağı koydu, esas darbe oydu.

Ertuğrul Günay (Darbeden sonra tutuklandı): Çok yaşadı, eğer son yıllarında olup bitenleri anlayacak bir miktar izan ve vicdanı kalmışsa 12 Eylül’de yaptıklarının, getirdiği hukuk düzeninin, Türkiye’nin aydınlarına yaptığı kıyımın sonuçlarını görmüştür ve vicdanı sızlamıştır diye düşünüyorum. Birçok insan gibi ben de mağdurum. Ama o kadar büyük mağduriyetler yaşandı ki benim mağduriyetim tekrar etmeye değmez.

Unutacak mıyız

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan: Allah rahmet eylesin demek gelenektir ama biz cezaevindeyken 17 yaşında gözümüzün önünde hücresinden alınıp idama götürülen Erdal Eren’i, suçsuz olduğu ispatlandığı halde Kenan Evren ‘asın gitsin’ dediği için idam edilen ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nu unutacak mıyız?

12 Eylül döneminde yüzbinlerce kişi gözaltına alındı, işkenceden geçirildi. Siyasetçiler yargılandı.

78’liler Evren’in suçlarını anlatacak

78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, darbeden sonra 20 yıl cezaevinde yattı, 6 ay işkence gördü. Aynı davadan iki idam cezası almış. “Böyle bir ölümün arkasından konuşulur” diyor ve şunları söylüyor:

“İşkence gördüm, daha ağırı kadınlara tecavüz edildiğini, çocuklara işkence edildiğini gördüm. Yaptığı cinayetten, katillikten pişman olmayan ceberrut bir insandı. Özellikle Diyarbakır cezaevinde çok ağır baskı, işkence uyguladılar. Mahkemede de Evren’le yarım kalan bir yüzleşme oldu, yargılama süreci yarım kaldı. Yüzleşmenin, yargılamının tamamlanmasının yolu o dönemle hesaplaşmak. Bu adam parlamentoyu kapattı, ceza aldı üstelik. Onun için devlet töreni yapmak devletin 12 Eylülcü yüzünü ortaya koyar. Erdoğan’la ‘Evrencilik’ sürüyor, zaten gücünü Evren’e borçlu, darbe rejimiyle işbirlikçilik yapıyor.Bu dönemlerdeki bütün iktidarlar Evren’in suç ortaklığını yaptılar. Can, yarın 12.30’da Türkiye’nin her yanında “Evren’in suçlarını” anlatacakları açıklamalar yapılacağını duyurdu. 78’liler Girişimi olarak, Ankara’da da cenazeye parelel protesto eylemleri yapacaklarını söyledi.

Cuntaya karşı direnişin fotoğrafı

12 Eylül’ün simge fotoğraflarından biri de 2013 yılında yitirdiğimiz gazetemiz muhabiri Deniz Teztel tarafından çekilmişti. THKP-C 3. Yol davasının ilk duruşmasında tek tip kıyafetle mahkemeye getirilmeyi reddeden sanıklar, iç çamaşırlarıyla yargıç karşısına çıkmış, Teztel de o anı ölümsüzleştirmişti. O sanıklar arasında yer alan Rahmi Yıldırım, Evren’in ölümünün ardından şunları söyledi:

ardından şunları söyledi: “O don-atlet fotoğrafımız sıkıyönetim mahkemesinde faşist cuntaya teslim olmadığımızın işareti olarak dönemin tarihine geçti. Cezaevlerindeki zulme, insanlık onurunu kişiliğini yok etmeyi, canlı cenaze olarak teslim alma zulmünü protesto amaçlıydı. Ben Evren’in ölümüne üzüldüm, çok daha uzun yaşamalıydı. İşlediği günahların bu dünyadaki kefaretini fazlasıyla sürünerek ödemeliydi. Affetmiyoruz, lanetliyoruz. O dönemde insanlık suçları TSK içinde de işlendi. 397 subay , 176 astbubay, 447 askeri öğrenci hepsi de genç yaşta sol görüşlü oldukları gerekçesiyle suçlandı. Kenan Evren tarafından kendilerine vatan hainliği bile az bulundu. Bizi işkencecilere teslim etti. TSK’den atarak işsizler ordusunun saflarına attı, açlığa mahkum etti.”