‘Adli Tıp Kurumu özerk yapıda değil’
Prof. Dokgöz: Kitap yalnızca ülkemizdeki yasal mevzuata değil, evrensel, hukuksal normlar, uluslararası sözleşmeler ve etik ilkeler açısından da farklı bir yaklaşım getirmektedir.
Sibel BahçetepeMersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Dokgöz editörlüğünde “Adli Tıp&Adli Bilimler” kitabı yayımlandı. Dokgöz’ün 2 yıldır üzerinde çalıştığı ve 52 bilim insanının katkıda bulunduğu kitap, adli ve polisiye olaylarda sık sık karşımıza çıkan bilim dışı yaklaşımlara karşı, bilimin ışığında ilerleyen kaynak kitap niteliği taşıyor. Dokgöz ile kitabı ve adli tıp alanında yaşananları konuştuk.
‘EVRENSEL BAKIŞ AÇIŞI’
- Kitabınızın içeriğinden bahseder misiniz?
Alanın çerçevesini kuşkusuz hukuk çizmektedir. Kitabın özellikle hukukçular ve medya açısından adli olgulara yaklaşımda evrensel normlarda bir bakış açısı getireceğini düşünüyorum. Adli olayların farklı boyutlarını bilimsel çerçevede ve temel etik ilkelerle nasıl değerlendirmemiz gerektiği noktasında temel ve en kapsamlı adli bilimler kitabı oldu. Kitapta adli bilimlerin tarihçesinden tutun bilirkişilik, hekimlerin yasal sorumlulukları, tıbbi uygulama hataları, ölüm, kimliklendirme, çocuk ölümleri, otopsi, felaket kurbanlarının kimliklendirilmesi, adli rapor, çocuk istismarı ve ihmali, cinsel şiddet, insan hakları ihlalleri ve tıbbi belgeleme, mobbing, kadına yönelik şiddet, etik, adli toksikoloji, iş kazaları, yaş tayini gibi konular ülkemizin adli bilimler alanında çalışan saygın bilim insanları tarafından yazıldı.
- Kamuoyunda adli tıp kitaplarındaki absürditeler ve bilim dışı yaklaşımlara ilişkin neler söylemek istersiniz? Bu örnekler kitapta yer alıyor mu?
Bilimin sürekli gelişim gösterdiği çağımızda, ülkemizde adli bilimler ve adli tıp alanında yaşanan ve medyada da sık sık gündeme gelen çeşitli olaylarda ve tartışmalarda bazı adli tıp kitaplarında yaşanan absürdite sınırını zorlayan saçmalıklar ve bilimsel yaklaşıma aykırı öznel değerlendirmelere rastlıyoruz maalesef. Örneğin adli tıbbın babası denilen bir hocanın kitabında ‘...yalnız bu kadar ağır sarhoşluğa varacak kadar içki içen kimsenin doğacak olan neticeleri evvelden kabul etmiş olacağını da göz önünde tutmak gerekir’ gibi bir ifadenin bilimsel nitelik taşımadığı ve tamamen yazarın öznel değerlendirmesi olduğu açıktır. Yine başka bir yazar da ‘Bir kadın bir erkekle tenha bir yerde alkol içmeyi kabul etmiş ve hele erkeğin yalnız yaşadığı evine, odasına giderek birlikte içmiş olursa cinsel ilişkiye rıza göstermiş sayılır’ şeklinde bir yaklaşımı bilimsel olarak nasıl açıklarız bilemiyorum açıkçası. Kitabı alanında uzman ve söz sahibi olan 52 bilim insanı hem ülkemizdeki uygulamaları hem de uluslararası literatürü irdeleyerek yazdılar.
‘ATK ÖZERK DEĞİL’
- Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) verdiği raporlar tartışılır durumda. Bu kurum nasıl olmalı?
Bilirkişilik, hukuksal sorumluluk, tıbbi uygulama hataları gibi kitabın en önemli kısımları da tam bu konular üzerine. Resmi bilirkişilik kurumları üniversiteler, ATK, Yüksek Sağlık Şûrası, Jandarma Genel Komutanlığı ve Polis Kriminal Daire Başkanlığı gibi kurumsal yapılardır. Merkezi İstanbul’da bulunan ATK, Adalet Bakanlığı’na bağlı olup özerk bir yapısı mevcut değildir. Yargı sistemi daha çok Adli Tıp Kurumu’nu tercih etmekte ve bu kurumun iş yükü oldukça yoğun olduğundan düzenlenen raporların gerekçelendirilmesinde sorunlar olduğunu düşünüyorum. Raporların tartışılır olmasını olumlu buluyorum, bu sayede bilimsel gerçekliğe ulaşmak ve adaleti sağlamak daha doğru olur diye düşünüyorum. En ideali adli olayın gerçekleştiği yerde yapısında birçok klinik branşı yapısında barındıran üniversitelerin adli tıp anabilim dallarından rapor almanın daha sağlıklı olduğu bir gerçekliktir.
1985’TEN BU YANA KARİKATÜR...
‘1985 yılından beri karikatür çiziyorum. Dönemin ünlü dergisi Gırgır ile başlayan yolculuk o gün bugündür devam ediyor. Karikatürcüler Derneği’ne üye olmam ile birlikte çizgi serüvenim biraz yazılı popüler balonlu karikatürlerden yazısız kara mizah, grafik olarak da tanımlanan alana kaydı. Adli tıp uzmanı bir doktor olmamın karikatüre bakış açımı zenginleştirdiğini düşünüyorum. Ulusal çapta bir gazetede 2 yıl günlük olarak Metafor köşesinde grafik mizah karikatürlerimi yayımladım.’