Adı var içeriği yok
Hükümet geniş yetki istediği ve pazarlığa endeksli çözüm paketini Meclis’e taşıdı.
Emine Kaplan/CumhuriyetCumhurbaşkanlığı seçimlerinde kritik HDP oylarını da almak isteyen hükümet, zamanlamasını doğrudan seçime ayarladığı çözüm paketini TBMM Başkanlığı’na sundu. “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesi” başlıklı yasa tasarısı hükümete çok geniş yetkiler veriyor. Hükümet, çözüm sürecinde siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları belirleyecek. Bakanlar Kurulu, kararları almaya yetkili olacak. Gerekli görülmesi halinde yurtiçindeki ve yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verecek ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşları görevlendirecek. Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alacak. Kandil, İmralı ve terör örgütünün Avrupa kanadıyla hükümete doğrudan görüşme olanağı tanıyan tasarıya göre, genel yetkiyi alacak olan hükümet TBMM’yi devre dışı bırakarak yönetmelik ve benzeri uygulamalarla aldığı kararları yürürlüğe koyabilecek. Tasarının gerekçesine Abdullah Öcalan’ın süreçle ilgili dile getirdiği “dinamik bir süreç, halkın ve sivil toplumun sürece aktif katılımı” vurgusunun girmesi de dikkat çekti.
Tasarı, şu düzenlemeleri öngörüyor:
Hükümete yetki: Hükümet, çözüm süreci kapsamında gerekli çalışmaları yürütecek. Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik, siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları belirleyecek.
Bakanlar Kandil ve İmralı ile doğrudan görüşebilecek: Hükümet, gerekli görülmesi halinde, yurtiçindeki ve yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verecek ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşları görevlendirecek. Bu düzenlemeyle hükümet istediği takdirde bir Kandil, İmralı ve terör örgütünün Avrupa kanadıyla doğrudan görüşmeler yapabilecek, Öcalan’ın istediği “izleme kurulu” oluşturulmasının da önü açılmış olacak.
Dağdan inenlere sosyal yaşam: Hükümet, silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli önlemleri alacak. Çözüm süreciyle ilgili yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesi sağlanacak.
TBMM devre dışı bırakılabilecek: Hükümet, alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izleyecek ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlayacak gerekli mevzuat çalışmalarını yapacak. Bakanlar Kurulu, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkili olacak. Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmaların koordinasyonu ve sekreterya hizmetleri Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülecek. Bu düzenleme, hükümete TBMM’ye başvurmadan yasalar dışında yönetmelik ve bazı Bakanlar Kurulu kararlarıyla çözüm sürecine yönelik uygulamaları doğrudan gerçekleştirme yetkisi veriyor.
Cezai sorumluluk yok: Tasarı kapsamında verilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilecek. Verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu olmayacak.
Gerekçede Öcalan’a selam
Tasarının gerekçesinde, bugüne kadar atılan adımların oluşturduğu olumlu psikolojik ortamın terör sorunuyla mücadelede bir paradigma değişikliğinin ve çözüm perspektifinin önünü açtığı urgulanarak, “Böylece terör sorunu ile vatandaşların meşru ve demokratik talepleri birbirinden ayrılmış, tüm toplum kesimlerinin sorunlarına karşı daha duyarlı bir yaklaşım benimsenmiştir” dendi. 2009 yılında Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nin başlatıldığı, 2012 yılı sonunda ise “devlet politikası” olarak çözüm sürecinin başlatıldığına dikkat çekilen gerekçede, bugüne kadar yapılan çalışmalar anlatıldı. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının Türkiye’nin hızlı bir ekonomik gelişme ve kalkınma hamlesi içine girmesini sağlayacağı kaydedilen gerekçede, şöyle dendi:
“Çözüm süreci, çok boyutlu ve değişik aşamalar içeren dinamik bir süreçtir. Dolayısıyla sürecin farklı aşamalarında atılması gereken yeni adımlar sözkonusu olabilecektir. Bu ise devlet kurumlarının arasındaki etkin koordinasyonun yanı sıra halkın ve sivil toplumun sürece aktif katılımlarını sağlayacak düzenlemelerin oluşturulmasını gerektirmektedir. Çözüm süreci, halihazırda ilgili kurumların mevzuatları çerçevesinde yürütülmektedir. Gelinen noktada, sürecin ilerletilmesi ve devlet politikası niteliğinin pekiştirilmesi açısından münhasıran çözüm sürecine ilişkin yasal bir düzenleme yapılmasında fayda görülmektedir. Terör eylemleri sürdüğü müddetçe, güvenlik güçlerinin ve adli makamların hukuk içinde kalarak bunlarla mücadele etmesi kanuni görevleridir. Diğer yandan bir hukuk devletinde çözüm süreci çerçevesinde görevin ifası niteliği taşıyan faaliyetler nedeniyle kişilerin hukuki, cezai ve idari yönlerden sorumlu tutulma tehdidi altında kalmaları da kabul edilemez. Dünyadaki benzer süreçler incelendiğinde sorunun niteliğinden ve ülkelerin kendi özgün şartlarından kaynaklanan farklı fiili ve yasal uygulamaların söz konusu olduğu dikkat çekmektedir. ”
Tasarı önümüzdeki hafta başında Adalet Komisyonu’nda görüşülecek.