"Adaletin 200'ü"
Şık ve Şener için adaletin 200. gününde "Adaletin 200'ü" adlı yürüyüş düzenlendi. Polis, grubun Taksim Meydanı'na çıkmasına izin vermedi.
cumhuriyet.com.tr“Ahmet ve Nedim’in Gazeteci Arkadaşları” gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’in Ergenekon kapsamındaki Odatv davasından tutuklanmalarının 200. günü nedeniyle dün Galatasaray Meydanı’ndan Taksim Mis Sokak’a kadar “Adaletin 200”ü” adlı yürüyüş gerçekleştirdi. Grubun Taksim Meydanı’na çıkmasına polis izin vermedi. Yürüyüşte, Şık ve Şener’in serbest bırakılması gerektiği vurgulanarak “Gazetecilik yargılanıyor. Sanık sandalyesinde basın ve ifade özgürlüğü var. Dün olduğu gibi bugün de adalet istiyoruz” denildi.
“Ahmet ve Nedim’in Arkadaşları” adlı grubun düzenlendiği eyleme, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu, Umut Oran, CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, CHP milletvekilleri Melda Onur, Ali Özgündüz, Süleyman Çelebi, Mahmut Tanal, Mevlüt Aslanoğlu, BDP İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, gazeteciler Banu Güven, Ruşen Çakır, Ertuğrul Mavioğlu ve Ayşenur Arslan ile çok sayıda meslek örgütü, sendika temsilcisi, yazar, sanatçı, sivil toplum kuruluşları da katıldı. “Adaletin 200’ü. Ahmet ve Nedim’in Gazeteci Arkadaşları”, “Yansak da dokunacağız”, “Dokunan yanıyor, yanana kadar dokunacağız”, “Hemen şimdi adalet” yazılı pankart ve dövizleri açan grup, tutuklu gazetecilerin fotoğraflarını taşıdı. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “Susma haykır, AKP’ye hayır”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Özgür basın susturulamaz”, “Ahmet, Nedim çıkacak yine yazacak” sloganları atan grup Taksim Meydanı’na yürüyüşe geçti. Polis, Taksim Meydanı’ndaki BDP eylemini gerekçe göstererek grubun yürüyüşünü Mis Sokak önünde sonlandırılmasını istedi. Bunun üzerine topluluk Mis Sokak’ın önünde basın açıklaması yaptı. “Nedim ve Ahmet’in Gazeteci Arkadaşları” adına açıklama yapan Kumru Başer, Şık ve Şener’in 200 gündür tutuklu olduğunu anımsatarak “İki yüz gün boyunca adaletin iki yüzünü gördük. Deniz Feneri davasını sorgulayan savcılar değiştirilirken mahkeme başkanının itirazına karşın Şık ve Şener’in tutukluluk hallerinin devamına karar verildi” dedi.
Sanık sandalyesinde basın ve ifade özgürlüğü var
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü konusunda ciddi sorunların olduğunu ifade eden Başer, “Türkiye vehimler ve korkular ülkesi değil özgürlükler ve idealler ülkesi olmalı, diye yola çıkanlar, maalesef 50’den fazla gazetecinin tutuklu olduğu, 4 binden fazla gazeteci davasının görüldüğü, kitapların daha basılmadan toplatıldığı ve tüm bunların ötesinde insanların düşündüğünü değil yazmaktan, ifade etmekten korktuğu bir ülke yaratmışlardır” diye konuştu. Şık ve Şener ile ilgili hazırlanan iddianameye delil diye konulanların bilgi, belge ve gazetecilik faaliyetleri olduğunu dile getiren Başer, yürüyüşün tüm tutuklu gazeteciler için yapıldığını kaydetti. Başer, özetle şunları söyledi:
“Gazeteci-haber kaynağı ilişkisi, kitap yazma, bir köşe yazısında bir kitaptan yapılan alıntı, hatta bir gazetecinin diğer gazeteciye selam söylemesi terör örgütü talimatı ve yönlendirilmesi olarak değerlendiriliyor. Bu iddianamede Ahmet ve Nedim değil gazetecilik yargılanıyor. Sanık sandalyesinde basın ve ifade özgürlüğü var. Biz siyasi bir kavganın tarafı değiliz, olmadık. Ama gazetecilikten, gazetecilerden ve arkadaşlarımızdan tarafız. Tutuklu olan gazetecilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Dün olduğu gibi bugün de çetelerle savaşılmasını, derin devletin temizlenmesini, Türkiye’de hâlâ gücünü koruyan 12 Eylül ideolojisini savunuyoruz... Dün olduğu gibi bugün de gerçeklerin karartılması değil bilakis aydınlatılması ve evrensel hukuk ilkelerinin uygulanmasını istiyoruz. Yeter artık. Vicdanlar daha fazla kanamasın. ”
Yürüyüşte, Direnişte Ritim grubu enstrümanlarıyla tempo tuttu, Grup Bandista ise dinleti sundu. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)