Adalet Yürüyüşü'nden izlenim... Yolda heyecan: "Bu yol adaleti getirene kadar bitmeyecek"
Yürüyüşe ilişkin en ciddi tartışma İstanbul ayağı ile ilgili yaşanıyor.
Erdem GülYılmaz Güney’in “Yol” filmini çok büyük ihtimal “Adalet Yürüyüşü”ndekilerin çoğu biliyordur. Film cezaevindeki 4 mahpusun bir haftalık bayram iznine çıkıp evlerine gitmek için başlayan yolculuklarını anlatır. Aslında Yılmaz Güney, hikâyeyi 11 mahpusun hikâyesi olarak düşünmüş, filmin adını da önce kafasında “Bayram” olarak belirlemiştir. Ancak o sırada kendisi cezaevindedir. Türkiye 12 Eylül koşullarındadır. O koşulların vardırdığı sonuç olarak film 4 mahpusun hikayesine dönüşür ve adı da “Yol” olur. 4 mahpusun 1 haftalık süresi vardır. Bu süre içinde evlerine gidip cezaevine döneceklerdir. Ama her birinin fondaki Türkiye koşulları önünde çok farklılaşan yolculuk maceraları ile evlerine bile ulaşamayıp cezaevine dönemeyişleri ile film finaline ulaşır.
Yol ve Bayram
Yol filminin yolculuğu Cannes’da ödülle final yapar. Yılmaz Güney’in yolu ve yolculuğu da Türkiye gibi o gün düşlenemeyecek olaylardan geçerek Fransa’ya kadar sürer. Toplumsal siyasal nitelikli yürüyüşlerin ilk adımları, yürüyüşün kendisi ve yürüyüşün finali aynı şeyler değil. Bunun böyle olmadığını bayram günü de yürüyüşünü sürdürdükten sonra CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile sohbetimizde hissettik. Yürüyüşün kendisi, amacı; filmin adları olan “Yol” ve “Bayram”, her ikisindeki arka fonda yer alan cezaevleri, film ile gerçeklikler arasında çağrışımlar yaptıracak havada bir sohbetti. Dün Hürriyet’te Murat Yetkin, “Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü siyasetin akışını değiştirebilir” diye yazarak tam olarak bu çağrışımın anlamını ortaya koydu. Sohbette Kılıçdaroğlu’nun gerçek bir yolcu davranışları içinde olduğunu gözledik. Doğal olarak en çok “adalet” diyor. Adalet dışında en çok tercih ettiği iki sözcük ise “heyecan” ve “umut.”
Değişenler
Kılıçdaroğlu, yola çıkarken rotayı Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra aldığı karar uyarınca İstanbul Maltepe olarak belirledi. Rota halen değişmiş değil. Ancak yolculuk içinde farklılaşan durumları şöyle ifade ediyor: “Başlangıçta ben söylediğim gibi Güvenpark’ta pankartımla yola çıktım. İlk gün 21 kilometre yol almışız. Ancak bu bir ilk andı. İkinci gün ise artık daha derli toplu ve hedefe uygun yürümeye başladık.
Gerçek bir yürüyüş kolu aslında ilk gün değil ikinci gün oluştu.” Kılıçdaroğlu artık yürüyüşün yarısına ulaşmış durumda. Yürüyüşün yarısını tamamlarken, “İyi ki yola çıkmışım” diyor. Yürümenin temel amaç olan adalet açısından kendisine ve beraberindekilere özgüven verdiğini anlatan Kılıçrdaroğlu, ilk adımları ile artık 200 kilometreye gelen mesafeden sonra bakış açısının daha da genişlediğini hissettiriyor. Yolda gördüğü ilgi ve desteğin altını çiziyor. Yürüyüşte yer almayanların yol kenarlarında söz, işaret ve alkışlarla verdikleri desteğin yanı sıra çok sayıda mesaj ve telefon aldığını bunların kendisine “İyi ki bu yürüyüşü başlatmışım” düşüncesi yarattığını söylüyor.
MHP-HDP
Kılıçdaroğlu yürüyüşe SP’lilerin, 16 Nisan’da hayır oyu veren MHP’lilerin ve HDP’lilerin katılıp katılmaması gerektiği konusundaki sorulara karşı da rahat. Bu soruları “Adalete ihtiyaç duyan ve adalet arayan herkes bu yürüyüşe katılabilir. En demokratik haklarıdır. Parti ayrımı yapmıyorum. Ama bu yürüyüş parti kimliklerinin öne çıkaracağı bir yürüyüş olmamalıdır. Kimsenin parti kimliği ile katılması doğru olmaz. Biz de CHP kimliği ile değil, adalet isteyenler olarak yürüyoruz. AKP içinde adaleti arayanlar olduğunu biliyorum, hissediyorum. Seslerini çıkaramıyorlar ama bu yürüyüş onlara da açık” diye yanıtlıyor.
‘Yürüyüş biter yol bitmez’
Yürüyüşe ilişkin en ciddi tartışma İstanbul ayağı ile ilgili yaşanıyor. Bir provokasyon olup olmayacağı, 1 milyon kişinin toplanması halinde nasıl bir durum yaşanacağı konusunda soru işaretleri ifade ediliyor. Kılıçdaroğlu bu konuda da iyimser cümleler kuruyor: “İstanbul’a şenlikli, umutlu, çok iyimser bir havada gireceğiz. Asla bir karamsarlık söz konusu olmayacak. Adalet arayışı içindeki insanlara umut lazım. Bu yürüyüşle zaten umutsuzluğu kırıyoruz. Umut, moral ve heyecan içinde İstanbul’a varacağız.” Kılıçdaroğlu, OHAL sürdükçe, insanların yargıdan ve demokrasiden yana acıları devam ettikçe, adalet arayışının devam edeceğini ve kendilerinin de bunu sürdüreceğinin altını çiziyor. Son mesajı da Yol filmine gönderme gibi: “Bu yürüyüş, İstanbul’da büyük bir coşku ile umut ile bitecek. Ama sadece bu yürüyüş bitecek. Artık yola çıktık. Bu yol, biz adaleti getirene kadar bitmeyecek.”