Adalet Nöbeti'nde 43. hafta: Sözler tükendi ancak sabrımız tükenmedi
Gazetemizin yayın politikasının hedef alındığı dava kapsamında asılsız ve akıl dışı iddialarla tutuklu bulunan avukatımız ve icra kurulu başkanımız Akın Atalay nezdinde tüm haksız tutuklamalara karşı çıkmak için avukatların Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde başlattığı Adalet Nöbeti 43. kez tutuldu. Adliye binasındaki 1 saatlik nöbetin ardından bina önünde Prof. Dr. Burhan Şenatalar ve avukat Berrin Adıyaman tarafından basın açıklaması yapıldı.
CANAN COŞKUNŞenatalar, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin” dünyada ve literatürde benzeri olmadığını ve tam anlamıyla bir tek adam rejimi olduğunu belirtti. Bu sistemde yasama ve yürütme güçlerinin açıkça tek kişiye bağlandığını aktaran Şenatalar, “Kuvvetler ayrılığına dayanmayan bir demokrasi olamaz. Yargı bağımsızlığının var olmadığı bir demokrasi olamaz” dedi.
Baskı rejimlerinin temel özelliğinin toplumsal yaşamın tüm alanlarını denetim altına almayı amaçlamaları olduğunu kaydeden Şenatalar, “Bugün Türkiye’deki tek adam rejimi yargı sistemini kendi amaçlarına göre yeniden yapılandırdığı gibi, yerel yönetimleri, medya düzenini, bilim alanını da denetleme ve yeniden yapılandırma gayreti içindedir” dedi.
Üniversitelere yönelik baskıya değinen Şenatalar, böylesi bir ortamda Adalet Nöbeti’nin kararlılık ve cesaret örneği olduğunu vurguladı ve düşünür ve siyaset adamı Vaclav Havel’den alıntılayarak “Kaybetmemizin kesin olduğu mücadeleler, girmekten kaçındığımız mücadelelerdir” dedi.
Baskı rejimlerinin insanlarda korku uyandırdığını ifade eden Şenatalar, “Bazı insanlar korkularını aşar ve ses çıkarır, demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesine katılır, bazıları katılamaz. Korkudan daha tehlikeli olan alışmaktır, her şeyi kabullenmektir, kayıtsızlıktır. Adalet Nöbeti ve benzer çabalar bizleri görev ve sorumluluklarımız hakkında sürekli uyarmak açısından önemlidir” dedi.
Bir partinin veya siyasal grubun sözcüsü olmadığı ve hukuk, adalet, demokrasi adına yürütülen bir uğraş olduğu için Adalet Nöbeti’nin umut verdiğini kaydeden Şenatalar, “2018 Türkiye’sinin en büyük ihtiyacı bu gibi uğraşlardır. Daha açık bir deyişle parti farklarının, siyasal görüş farklarının üstüne çıkan yeni buluşmalardır. Bu buluşmaların temeli evrensel insan hakları, adalet, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, medya özgürlüğü, akademik özgürlük gibi kavramlar olmalıdır. Bu buluşmalarda hangi mahalleden geldiğimiz değil, hangi hedeflere yürüdüğümüz belirleyici olmalıdır” diye konuştu.
“Hukuk herkese lazım”
Ardından söz alan avukat Berrin Adıyaman ise, nöbetin 43 haftadır sürdüğüne dikkat çekerek, “43 haftada yazılan yazıldı, söylenen söylendi. Sözler tükendi ancak bizlerin sabrı tükenmedi, tükenmeyecek” dedi.
Gazetemizin yazar ve yöneticilerinin yargılandığı dava sürecinde tutukluluk halini haklı çıkaracak bir delil ve suç teşkil eden bir eylem olmadığını anlatan Adıyaman, meslektaşlarının ve gazetecilerin yüzeysel bir iddianame tutuklu olduklarını söyledi.
Suç teşkil eden bir eylemin cezalandırılması için yargılama yapıldığını aktaran Adıyaman, “Suç yaratılarak yargılama ve yasanın öngördüğü koşullar gerçekleşmeden tutuklama yapılamaz. Bu, onların şahsında hepimize, düşünen, konuşan tüm muhaliflere yönelik bir korkutma, sindirme hareketidir. Yargı yoluyla toplumu şekillendirme hareketidir” dedi.
“Hukuk herkese lazım” diyen Adıyaman, konuşmasında 25 yıl önce katledilen yazarımız Uğur Mumcu’yu da andı ve tüm aydınları aralarında görene kadar nöbette olduklarını kaydetti.