'Açmıyorsa korkuyordur, yürekli değildir'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan Dersim'de yaşananlarla ilgili devletin arşivlerini açsın. Açmıyorsa korkuyordur, yürekli değildir'' dedi.
cumhuriyet.com.trCHP Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Kılıçdaroğlu, Genel Merkez'deki toplantı göncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine toplantı gündeminin Türkiye'nin gündemi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, seçim hazırlıkları ile ''Gençlik Raporu''nun da ele alınacağını söyledi. CHP lideri, bir başka soru üzerine ''Eski üyelerin partiye dönmek için af taleplerinin'' ise toplantı gündeminin uygun olması halinde görüşüleceğini aktardı. Milletvekili adaylıkları konusunda ön seçim olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, bu konudaki çalışmaların sürdüğünü, henüz bir sonuca varılmadığını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, katıldığı bir canlı yayında, ''Tüzük değişikliği ile seçimlerde başarısız olan il ve ilçe yönetimlerinin düşmüş sayılmasına'' ilişkin açıklaması olduğu hatırlatılarak, ayrıntılarının sorulması üzerine, şunları söyledi: ''Partinin kendi içinde demokratik bir yapıya kavuşması, örgütlerle ilgili subjektif değil, objektif kararların geçerli olması için öyle bir örnek vermiştim. Yapılacak seçimlerde bir il veya ilçede CHP'nin oyları oransal olarak düşmüşse oradaki yönetimin otomatik olarak düşeceğine ilişkin bir düzenleme öngörülüyordu. Bunu ifade etmiştim. Başarının temel ölçüsü, CHP'nin her il ve ilçede arttığını görmektir. Eğer oylar düşüyorsa oradaki yönetimde bir sorunumuz var demektir. Düşündüğümüz değişiklik gerçekleşirse bizim görevden almamıza gerek kalmayacak, otomatik olarak düşmüş olacak.''
Kılıçdaroğlu, ''Dersim'de yaşananlarla ilgili CHP'nin yeni bir söylemi olacak mı? Özür de olur mu?'' sorusuna şu karşılığı verdi: ''Sayın Başbakan 'Elimde Dersim ile ilgili belgeler var. Açıklayacağım' demişti. Bu soruyu Sayın Başbakan'a söyleyin. Eğer Dersim'de yaşananlarla ilgili bütün arşivleri CHP'ye açarsa göreceksiniz çok şık bir rapor çıkacaktır ortaya. Sayın Başbakan orada yaşananlarla ilgili devletin arşivlerini açsın. Açmıyorsa korkuyordur, yürekli değildir. Yürekli adam konuşmaz, bütün belgeleri açar kamuoyuna.''
'Van toplantısıyla ilgili rapor söz konusu değil'
Kılıçdaroğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Tansel Çölaşan'ın ''AK Partiye karşı birleşme çağrısı yaptığının'' ifade edilmesi üzerine sivil toplum örgütlerinin kendi aralarında güç birliği yapabileceğine buna saygı duyulması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, partiler arası güç birliği konusunda ise CHP'nin kimseyle bir iş birliği yapma amacında olmadığını, partilerinin daha fazla oy alması çabası içinde olduklarını kaydetti.
Bir başka gazetecinin CHP'nin Van'da düzenlenen ''Siyasette Başarı Stratejisi'' toplantısına ilişkin bir raporun hazırlanıp hazırlanmadığı yönündeki sorusuna da Kılıçdaroğlu, ''Van toplantısıyla ilgili CHP'nin herhangi bir raporu söz konusu değil. Orada yapılan görüşmeler konu başlıkları itibarıyla özetlenmiştir. Özetlemeyi yapan da toplantıyı yöneten hocamızdır'' yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, toplantıya ilişkin aynı ekibin daha sonra bir değerlendirme yapacağını ve CHP'ye sunacağını ifade ederek, bunun ortaya çıkan görüş ve tartışmaların özeti niteliğinde olacağını söyledi.
'Gazetecilerin yasa dışı işlere prim vermemesi lazım'
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ile ilgili bugün bir gazetede yer alan iddialara ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Sorunun şu olması gerekir, benim bildiğim kadarıyla yasada soruşturmaların gizliliği esas, özel hayatın gizliliği esas. Gazetecilerin sorması gereken soru şu değil mi; bu soruşturmalar eğer gizli yapılacaksa, soruşturma tutanakları kimler tarafından servis ediliyor? Bunu servis eden kişi unvanına Cumhuriyet Savcısını koyabilir mi? Cumhuriyet Savcısı mı bunu yapıyor? Yoksa belli çevrelerin savcısı mı bunu yapıyor? Eğer hukuk devletinde özel hayatın gizliliğini ihlal edeceksek o zaman biz de elimizdeki bütün belgeleri, dokümanları açıklayalım. Bunu adı demokrasi olmaz. AKP bunu yapıyor. O tuzağa hiçbir gazeteci arkadaşımızın düşmesini istemem. Eğer gazeteciler gerçekleri söyleyeceklerse, yazacaklarsa çerçevenin insan hak ve özgürlükleri olması lazım. Yasa dışı işlere hiçbir gazeteci arkadaşımın prim vermemesi lazım.''
Kılıçdaroğlu, ''BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'Her seçim öncesi AKP hükümetinin PKK ile ateşkes konusunda anlaştığını' söyledi. Bugün de Ahmet Türk, devletin bizzat Öcalan'la görüştüğünü söyledi. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?'' şeklindeki soruya şu karşılığı verdi: ''AKP'nin, PKK'yla da Öcalan'la da görüşmeler yaptığını biliyoruz. Devlet sadece bunun maskesi. Görüşmeyi yapan bizzat hükümetin kendisi. Kendi adamlarını gönderiyorlar. O bürokratlar benim emrimde mi çalışıyor, başka bir ülkenin emrinde mi çalışıyor? O bürokratları yöneten kim? Yeri gelince 'benim valim, benim kaymakamım' diyor. Senin kimin gidip görüştü onlarla? Hangi adamların gidip pazarlığa oturdu biz merak ediyoruz?''
Elazığ'daki yolsuzluk iddiası
CHP lideri, ''Elazığ Belediyesindeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili İçişleri Bakanlığının 3 kez soruşturma izni vermediği'' yönündeki haberlerin hatırlatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine, ''AK Parti'nin adının yolsuzluklarla eş anlamlı geliştiğini'' ileri sürdü.
Gazetecilerin ''Elazığ'da yayımlanan Kalem gazetesinin neden kapatıldığını'' İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a sorulmasını isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Elazığ'daki yolsuzlukları ortaya çıkaran Adalet ve Kalkınma Partili değerli bir insan, yolsuzluklara tahammül edemediği için... Ben daha önce Sayın Başbakan'a çağrıda bulunmuştum. Çağırın dinleyin bu kişiyi diye. Bırakın çağırmayı, tam tersine var olan yolsuzlukları kapatmak istiyorlar. Önümüzdeki günlerde Sayın Başbakan'a Kayseri'de rüşvet toplayan kişinin kendi el yazısıyla yazdığı notları da göndereceğim. Sayın Başbakan o notları bir görsün bakalım. Dava dosyasındaki notları göndereceğim. Okuduğu zaman merak ediyorum acaba yüzü kızaracak mı? Merak ediyorum, İçişleri Bakanı'nı çağırıp 'bu kadar önemli deliller varken sen niçin Kayseri'ye mülkiye müfettişi göndermiyorsun? diye soracak mı? Yoksa o dosyayı da kapatıp çamurun içinde oturacak mı?'' Kılıçdaroğlu'nun açıklamaların ardından PM, basına kapalı toplandı.
Küskünlerin dönüşü bahara kaldı
Yaklaşık 8 saat süren toplantıda, eski Genel Başkan Deniz Baykal döneminde partiden ihraç edilen ve aralarında Fikri Sağlar ve Gürbüz Çapan'ın da bulunduğu 55 kişinin, partiye dönüşlerine imkan verecek kararın alınması bir sonraki toplantıya ertelendi.
CHP PM, parti tüzüğü gereği, 2 ayda bir toplanıyor ancak PM, TBMM'den seçim kararının çıkmasının ardından olağanüstü toplantıya çağırılacak. Toplantı, gündemdeki konuların yetişmemesi durumunda 3 gün sürebilecek. Toplantıda, milletvekili adaylarının belirlenmesi için ön seçim yapılacak iller belirlenecek, ihraç edilenlerin af kararlarının onaylanması da görüşülecek. CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın seçimlerde CHP'den milletvekili adayı gösterilmesi için önerisini gündeme getirmesi durumunda bu konu da PM toplantısında tartışılacak.
PM toplantısında, akademisyenler tarafından hazırlanan "seçmen analizi" ve "gençliğin yapısı ve talepleri" konulu çalışmaların sunumu yapıldı. Bu çalışmalara göre CHP'nin genel seçimlerde bölgelere göre kullanacağı politikalar ve vaatleri netleştirilecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim sürecinde yapacağı mitinglerde bölgesel farklılıkları dikkate alan söylemler kullanacak.