Açlık grevine başlıyorlar (04.03.2017)
117 gündür eylem yapan akademisyen Gülmen: Adalet talebini yükseltmek çok daha elzem.
Dilek Şen
KHK ile mesleğinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen’in “İşimi geri istiyorum” yazan bir pankartla Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde oturma eylemine başlamasının üzerinden 116 gün geçti. Gülmen, defalarca gözaltına alınıp serbest bırakıldı, darp edildi, vazgeçmedi. KHK’lerle ihraç edilen öğretmen Semih Özakça ve Acun Karadağ, “Hayata Dönüş” operasyonuda Burdur Cezaevi’nde dozerin kepçe darbesiyle kolu kopan sosyolog Veli Saçılık da ona katıldı; anıtın önünde bazı günler onlarca kişilik halaylar çekildi, şiirler okundu.Cumhuriyet’e konuşan Gülmen, aynı anıtın önünde 11 Mart’ta süresiz başlayacağı açlık grevi öncesinde, “Başladığımızdaki günlerden çok daha güçlü hissediyoruz. Açıktaydım, ihraç edildim.İhraç edilmem, adalet duygumu taciz etti. İçime bir kor düştü desem abartmış olmam. ‘Bunu nasıl yaparsınız’ duygumu çok güçlendirdi” diyor.
Burnu kırıldı, bacağında kırıklar oluştu
Anıt önünde üçüncü mevsime giren Gülmen, eyleminin beklediğinin üstünde bir etki yarattığını söylüyor. Eyleminin bilinirliği ülke sınırlarını aşan Gülmen, “İktidar ve eylemimizin muhataplarının da eylemden haberdar olduklarından eminiz” diyor. Meclis’te de defalarca dile getirilen eyleme ilişkin “olumlu bir geri dönüş” olmadığını söyleyerek şunları anlatıyor: “Polisler defalarca canımıza kast ederek saldırdılar. Burnum kırıldı, bacağımda küçük kırıklar oluştu. Semih’in vücudunda da benzer hasarlar oluştu. Acun Karadağ, 100. gündeki saldırıda ölümden döndü. Veli Saçılık, yine son saldırıda yerlerde sürüklenerek, kıyafetleri parçalanarak gözaltına alındı.”
‘Her anımız direnişle geçti’
“Eylemi daha fazla duyurmak için” imzalar topladıklarını, mahallelere giderek tek tek kapıları çaldıklarını, okullarda bildiriler dağıttıklarını söyleyen Gülmen, “Alanda kaldığımız süre günde 4.5 saat, ama günün her anı bizim için direnişle geçti” diyor. Nuriye Gülmen, “Açlık grevi kararını niçin aldınız”? sorumuzu ise, “Direndiğimiz için çok mutluyuz, umutluyuz da. Ama sonsuza kadar burada oturamayız. Diğer yandan, ülkede öyle şeyler yaşanıyor ki, adalet talebini yükseltmek bizim için çok daha elzem olmaya başladı. Kamu emekçilerinin intiharı tercih ettiği birkaç örnek yaşandı son günlerde. Bu, bizim canımızı çok yakıyor” diyerek yanıtlıyor. Gülmen, günlerdir kararlılıkla sürdürdükleri eylemin amacının, sadece işlerine dönmek olmadığının ve KHK’leri durdurmak istediklerinin altını çiziyor.
"Eylemin beyinlerdeki teslimiyeti kıran etkisi’
“Gerçekten, daha fazla kamu emekçisi işinden atılmasın diye yapılıyor bu direniş” diyen Gülmen, OHAL’in eylem yasaklarına rağmen alanda oturma hakkından pankart asma hakkına kadar birçok kazanımları olduğuna dikkat çekiyor. Gülmen, “OHAL’de bir şey yapılamaz düşüncesini kıran bir eylem olduğunu düşünüyorum. Beyinlerdeki teslimiyeti kıran bir etkisi oldu. Başka illerdeki kamu emekçileri de eyleme başladılar. Şu anda Malatya, İstanbul, Düzce, Bodrum ve Aydın olmak üzere kamu emekçileri benzer bir direniş sürdürüyorlar” diyor.
Özakça: Ekmek kavgası beraberinde büyük bedel getiriyor
Öğretmen Semih Özakça da, açlık grevini “Biliyoruz ki ülkemizde ekmek kavgası beraberinde büyük bedel getiriyor. Ben bu bedeli ödeyeceğim, çünkü haklı ve meşruyum. Öğrencilerimden ve işimden daha fazla ayrı kalmak istemiyorum. Bütün emekçileri direnmeye ve bize destek olmaya çağırıyoruz. Emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız” sözleriyle sosyal medya hesaplarından duyurdu.