ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Bass: Hükümet adalet değil intikam peşinde

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi John Bass yaptığı toplantıda, İstanbul Başkonsolosluğu’nun bir çalışanının 15 Temmuz darbe girişimiyle bağlantılı olduğu iddiasıyla tutuklanmasına yönelik yandaş basında çıkan yazılara ve Türk hükümetine sert mesajlar verdi.

Ceyda Karan

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi John Bass, üç yıllık görev süresinin ardından Afganistan’a gitmeye hazırlanırken, veda ziyaretleri gerçekleştiriyor. Bass, bu çevçevede İstanbul’da bazı gazetecilerle buluştu. Buluşma, İstanbul Başkonsolosluğu’nun bir çalışanının 15 Temmuz darbe girişimiyle bağlantılı olduğu iddiasıyla tutuklanmasına denk geldi. Ve Bass’ın salt bu tutuklamada yazdıkları yüzünden yandaş medyaya değil, Türk hükümetine yönelen sert mesajlarına vesile oldu. Bass’ın mesajları ABD-Türkiye ilişkilerine halel getirmemeye özen gösterse bile, ilişkilerdeki çatlakların tezahürüydü.

Bass, toplantıya “İstanbul’da ciddiyetiyle tanınan yayın organlarıyla buluşmayı istediğini” belirterek başlarken, bunun sebebinin “bağımsız gazetecilik ve güçlü özgür medyanın canlı bir demokratik toplumun temelini teşkil ettiğine inanması olduğunu” vurguladı. Bazı medya organlarını davet etmemelerini de buna bağlayıp “Burada değiller çünkü onları temel gazetecilik etiğini izlemedikleri ve kurguyu tercih etmeleri nedeniyle medya temsilcileri olarak göremiyorum” dedi.

Başkonsolosluk çalışanı için “Kendisine yöneltilen suçlamaların dayanaksız olduğunu, bunları ıspatlayacak kanıt bulunabileceğine inanmadığını” söyledikten sonra eleştiri oklarını hükümete şu sözlerle çevirdi: “Türk hükümetindeki bazı insanların bu davanın hakim önünde mahkemede takip edilmesi yerine yargılamanın medya aracılığıyla yapılmasını tercih etmiş olmalarından derin rahatsızlık duyuyorum. Bu bana adaletin değil daha çok intikam peşinde olmak gibi geliyor. Kendi anayasaları ve uluslararası anlaşmalarla hukukun üstünlüğü ilkesi ve demokratik normlara bağlılık bildirmiş Avrupa-Atlantik’in parçası olan ülkelerimizde bu ikisi arasında büyük fark vardır.” Bass, pek çok soruyu aslında bildik tutumlarını tekrarlayarak yanıtladı. İki ülke işbirliği her dakika kamuoyuna yansımasa da arka planda yürüdüğünü örneklemek üzere son dokuz ayda Türkiye’de IŞİD saldırısı yaşanmamış olmasını gösterdi. “Yapmamaya karar vermediler, yapamadılar” dedi.

‘PKK terör örgütü’

Bass, PKK’yı terör örgütü olarak gördüklerinin sürekli altını çizdi, “PKK terörist bir örgüttür” dedi ve ABD’nin NATO müttefiki olarak bu terörist tehditle başa çıkması için Türkiye’ye yardımcı olacağını belirtti. Türk tarafında PKK’nin eline geçebilecek silahlara dair kaygılar için sadece ‘Irak’a 2003’ten beri çokça silah ve mühimmat verdiklerini ancak altüst oluş sırasında bu silahların IŞİD ve karaborsaya düşmesine mani olamayacaklarını’ ima etmekle yetindi.

‘YPG ile ilişki gereklilik’

Altını çizdiği bir diğer husus Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki bağımsızlık referandumunun sonuçlarını meşru olarak tanımadıkları ve Suriye’nin kuzeyindeki YPG unsurları ile münasebetlerinin ‘sınırlı ve taktik icabı olduğuydu’. YPG için ile çalışmanın IŞİD tehdidi düşünüldüğünde ‘tercih meselesi değil gereklilik olduğunu daha önce ifade ettiklerini’ söyledi. Kendileri yerel grupları desteklemeden önce IŞİD’in Türkiye sınırında rahatça hareket edebildiğine atıf yaptı. Türkiye’nin güneyinde bir ‘Kürt kuşağı’ oluşturmayı hedeflemediklerini savundu. Bass, Türkiye’nin son dönemde Rusya ve İran ile yakınlaşması sürecini ‘özel konularda işbirliğinin normalliğinden’ hareketle yorumladı, İran rejiminin tutumları ve Ortadoğu’daki faaliyetlerinin Türk hükümeti için de kaygı verici olduğunu konuşmalarından bildiğini söyledi. Aynı şekilde Ankara ile Şam arasında doğrudan diyalog olup olmadığı sorulunca “Bilmiyorum” dedi ama Türk hükümetinin bugünkü rejimi dışlayan ve Esad’la devam edilemeyeceği tutumunu paylaştıklarını ekledi.

Adalet vurgusu

Türkiye’deki darbe süreci ve OHAL koşullarını pek çok müttefik ülke gibi kaygıyla izlediklerini belirtte, demokrasi ve hukuk kurallarına dayalı bir adalet arayışının tek yol olduğu mesajını verdi. ‘Adaletin nasıl yerine getirileceğinin önemli olduğunun’ altını çizdi. Darbenin sivil imamı gösterilen Kemal Batmaz’ın Fethullah Gülen ile görüştüğünü ABD makamlarının bilmesinin iadesi taleplerinde durumu değiştirici bir faktör görüp görmediği sorulunca her türlü işbirliğini yaptıklarını fakat ABD adaletinin kanıtlar temelinde karara varmasının beklenmesi gerektiğini söylemekle yetindi.