ABD'nin İsrail politikasında kayma yok, olamaz...
Obama'nın Ortadoğu barış sürecine yönelik mesajları İsrail'i kızdırdı. Ancak asıl uyarı Filistin'e gönderildi.
cumhuriyet.com.trABD Başkanı Barack Obama’nın Ortadoğu politikasını açıkladığı konuşması Batı’da büyük ses getirdi. Obama’nın İsrail-Filistin barış sürecinde 1967 sınırları üzerinden müzakerelerin yürütülmesi gerektiği yönündeki çıkışı “Washington İsrail politikasında tutum mu değiştiriyor” sorularını tetikledi.
Oysa Obama’nın açıklamaları İsrail’e karşı göstermelik bir uyarıdan öteye gidemedi.
Başkan Obama birkaç gün sonra ABD’nin en önemli Yahudi kuruluşlarından Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi’nde (AIPAC) yaptığı konuşmasında “1967 sınırlarına dayanan bir müzakere sürecinin zaten tüm ABD hükümetleri tarafından desteklendiğini ve kendisinin yalnızca bunu açıkça söylediğini” belirterek Yahudi lobisini rahatlatmaya çalıştı. Obama gerçekten de ilk konuşmasında 1967 sınırlarına açıkça vurgu yapmış ancak iki devlet arasındaki sınırın karşılıklı toprak alışverişlerinin öngördüğü şekilde yeniden çizilmesi gerektiğini söylemişti.
2012 başkanlık seçimlerine girmeye hazırlanan Obama’nın ABD’nin en güçlü siyasi kuruluşlarından birini kızdırmak istemeyeceğini tahmin etmek zor değil. Obama’nın tepki toplama nedeni ise kapalı kapılar ardından konuşulanları dünya kamuoyu önünde açıkça dile getirmesi idi. Ancak bu sanılanın aksine ABD ve İsrail arasındaki derin bağın kopmasına neden olabilecek bir unsur değil.
Obama bununla biraz Arap dünyasındaki değişime dahil olma hevesini kolaylaştırmak biraz da İsrial’e teslim olduğu eleştirisini getiren ABD’nin solcu çevrelerine mesaj vermeyi hesaplamış olmalı. Zaten Washington’da temaslarda bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da iki ülke arasında bir çatlağın olmadığı mesajını vermişti.
Bu durumda Obama’nın Ortadoğu barış sürecine yönelik asıl mesajı kimeydi?
Elbette bağımsızlık konusunu eylül ayında Birleşmiş Milletler’e getirmeyi planlayan Filistin yönetimine. Obama Filistin’in BM oylamasıyla uluslararası alanda tanınma arzusuna katılmadığını açıkça söyleyerek bu tür adımların kendilerine bağımsızlık getirmeyeceği mesajını verdi. Üstelik Obama Hamas ile El-Fetih arasındaki anlaşmanın barış sürecine “büyük engel” oluşturduğunu vurgulayarak “Hiçbir ülkenin kendisini yok etmeyi isteyen bir terör örgütüyle müzakere etmesi beklenemez” diyerek bir kez daha İsrail’in yanında yer aldı.
Obama şu anda Avrupa’da resmi ziyarette. Hiç kuşkusuz bağımsız Filistin devletine sıcak bakan Avrupalı liderlerle bu konunun BM’ye getirilmemesi konusunda kendi mesajlarını veriyor. Obama’nın İsrail’den bazı küçük ödünler istemesinin ardında Filistin’in bağımsızlığına yönelik olası bir BM oylamasını engelleme çabasının olduğunu görmek zor değil.
Obama her ne kadar Ortadoğu’da değişim rüzgarını yönetmek için Müslüman dünyasına sıcak mesajlar gönderse de ABD’nin uzun vadede bölgedeki yaşamsal çıkarları İsrail’inkilerle paraleldir. ABD İsrail politikasında yalnızca nüanslarla oynabilir, temeliyle asla.