ABD raporunda vakıf bombası

ABD’nin “2013 Terörle Mücadele” raporunda ‘Türkiye’deki vakıfların finansal denetiminin yapılmadığı’ vurgulandı. Raporda, “Büyük miktarda nakit para, komşu ülkelerdeki şiddet yanlısı aşırıcılar için sınır ötesine kaçırılıyor” ifadelerine yer verildi. 17 Aralık’a açıkça değinilmeyen raporda vakıflar konusundaki denetim boşluğunun özellikle vurgulanması dikkat çekti.

Duygu Güvenç/Cumhuriyet

ABD’nin “2013 Terörle Mücadele” raporuna bu yıl vakıflar da dahil oldu. ABD’nin her yıl yayımladığı terör raporuna ilk defa bu bu yıl süpriz bir cümle eklendi. Raporun “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi” başlıklı bölümünde kâr amacı gütmeyen sivil toplum örgütlerinin finansal denetiminin yapılamadığı vurgulanarak “Büyük miktarda nakit para, komşu ülkelerdeki şiddet yanlısı aşırıcılar için sınır ötesine kaçırılıyor” ifadelerine yer verildi.

Daha önceki raporlarda da Türkiye’de kâr amacı gütmeyen sivil toplum örgütlerinin denetlenmemesinden yakınan ABD yönetimi bu yılki raporun aynı bölümüne “Büyük miktarda nakit para, komşu ülkelerdeki şiddet yanlısı aşırıcılar için sınır ötesine kaçırılıyor” ifadelerini ekledi.

Vakıf sektörü denetlenmiyor

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından her yıl yayımlanan ve son olarak 2013 yılını inceleyen raporda, ‘Terörizmin Finansmanın Önlenmesi’ başlığı altındaki bölümde şu ifadelere yer verildi:

“Kâr amacı gütmeyen sektör (Vakıflar ve dernekler kast ediliyor), terörizmin finansmanı ile mücadeledeki eksikler açısından düzenli olarak denetlenmiyor. Türk hükümetinden kara para aklamaya karşı yeterince yardım ve rehberlik almıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü yardım kuruluşları için ruhsat veriyor ve onları denetliyor. Ancak sayıları 70 bini aşan bu tür kuruluşu denetleyecek çok sınırlı sayıda denetçi var.”

Bu tespit yapıldıktan sonra bu yıl ilk kez şu ifadeler eklendi: “Yüksek ihtimalle, büyük miktarda nakit para, komşu ülkelerdeki şiddet yanlısı aşırıcıları fonlamak için sınır ötesine kaçırılıyor.”

Raporda 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına açıkça değinilmezken, vakıflar konusundaki denetim zafiyetinin vurgulandığı bölümün, 17 Aralık sonrası para trafikleri ve kara para tartışmalarıyla da adları gündeme gelen bazı vakıf ve kuruluşları kast ettiği yorumları yapıldı.

Teerör raporunda ayrıca, Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) Türkiye’den BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda, terör varlıklarının “belirlenmesi ve dondurulması” için yasal denetim beklediği anımsatıldı. FATF, şubat ayındaki raporunda Türkiye’ye “terörün finansmanını tespit etme ve mal varlığını dondurma konusunda” yasal düzenlemeyi hayata geçirmesini istemişti ve gri listede kalmasına karar vermişti.

ABD’ye ‘delil’ yok

ABD Büyükelçiliği’ne 1 Şubat 2013’te yapılan saldırının ardından Türk makamları ile ABD makamları arasındaki işbirliği de Washington’ı tatmin etmedi. Bu memnuniyetsizlik ise rapora, “Türk güvenlik güçleri 1 Şubat’ta intihar bombacısının ABD Büyükelçiliği’ne yaptığı saldırının ardından hızlı ve derinlemesine yanıt vermesine karşın, ABD’li araştırmacıların olay yerinden toplanan kanıtlara ulaşımı sınırlı oldu” ifadeleriyle eklendi. Buna gerekçe olarak da Ceza Yasası’nın 157 maddesindeki “soruşturma evresinde verilerin gizli tutulacağı” ve “sadece taraflar bu verilere mahkeme sırasında erişebilir” hükmünün gösterildiği belirtilen raporda, “Bu maddenin yorumlanması ABD ile Türkiye’deki kanun uygulayıcılar arasında suçlulara dair sınırlı bilgi paylaşımına neden olmuştur” denildi.