'Abant'tan Erdoğan'ı kızdıracak 10 maddelik bildirge

Abant Platformu bildirgesinde 'tek adam otoriterisi' vurgusu dikkat çekti.

cumhuriyet.com.tr

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen Abant Platformu'nda oturumların ardından katılımcıların oybirliğiyle hazırlanan 10 maddelik sonuç bildirgesinde, 'yeni bir anayasa yapma girişiminin sadece tek adam otoritesini meşrulaştırmaya hizmet edeceği' öne sürüldü. Yeni anayasa girişiminin de 'Türk tipi başkanlık' adıyla bir diktatörlük inşası için araçsallaştırılacağı, mevcut anayasa kurallarının alenen çiğnendiği görüşü savunuldu.

Gazeteci, yazar, siyasetçi ve akademisyenlerin katılımıyla düzenlenen 34'üncü Abant Platformu toplantısı Bolu'nun Karacasu Beldesi'nde bulunan Gazelle Otel'de yapıldı. 'Demokrasinin Türkiye Sorunu' başlığıyla düzenlenen Abant Platformu toplantısında katılımcılar farklı oturumlarla görüşlerini dile getirdi.

Eski bakanlar Ertuğrul Günay ve Yaşar Yakış, HDP milletvekilleri Hüda Kaya, İmam Taşcıer, eski CHP milletvekili Binnaz Toprak, eski Ak Parti milletvekili Reha Çamuroğlu gibi isimlerin de katıldığı toplantının ikinci gününde yapılan müzakereler sonucunda Abant Platformu'nun sonuç bildirgesi açıklandı. Katılımcıların oy birliğiyle son şekli verilen sonuç bildirgesini Gediz Üniversitesi'nden İştar Gözaydın okudu.

"TÜRK TİPİ BAŞKANLIK ADIYLA DİKTATÖRLÜK İNŞASI"

34'üncü Abant Platformu toplantısı sonunda yayımlanan 10 maddelik sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı:

* Demokrasimiz, tarihinin en derin krizlerinden birini yaşamaktadır. Bu kriz insani, ahlaki ve vicdani değerleri süratle tüketmekte, hukuksuzluğun ve tek adam yönetiminin yerleşmesinin zeminini hazırlamaktadır. Yeni bir anayasa ihtiyacına inanmakla beraber, bu şartlar altında yeni bir anayasa yapma girişimi sadece tek adam otoritesini meşrulaştırmaya hizmet edecektir. Yeni anayasa girişimi 'Türk tipi başkanlık' adıyla bir diktatörlük inşası için araçsallaştırılmaktadır.

MEVCUT ANAYASAYI TANIMAYAN BİR ZİHNİYET

* Türkiye'de yeni anayasanın yapılabileceği demokratik, uygar-hoşgörülü tartışma zemini kalmamıştır. Mevcut anayasa kurallarının alenen çiğnendiği, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, gazetecilerin yaptıkları haberlerden, hâkimlerin verdikleri kararlardan dolayı tutuklu olarak cezaevinde bulunduğu şartlar altında demokratik bir anayasa yapılamaz. Mevcut anayasayı ihlal eden, hukuk tanımayan bir zihniyetin yeni anayasa yapma çağrısı samimi bulunmamaktadır.

TOPLUM KUTUPLAŞTIRILDI

* Türkiye'de iktidarın dayatmaya çalıştığı başkanlık sistemi için gereken kavramsal ve siyasi zemin tutarsızdır. Başkanlık sistemine geçiş oldubittiye getirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye'nin, seçim sistemi ve siyasi parti yapıları demokratikleştirilerek güçlendirilmiş özgürlükçü, katılımcı parlamenter demokrasiden başka çıkış yoktur.

* Otoriterlik inşası uğruna toplumun kutuplaştırıldığı, farklı kültür ve inanç gruplarının birbirine düşman haline getirildiği, toplumsal barışın tahrip edildiği, keyfi uygulamalar sonucu can ve mal güvenliğinin kalmadığı, mülkiyet hakkının hiçe sayıldığı bir ortamda demokratik bir uzlaşma imkânı bulunmamaktadır.

MUHALİFLERİN LİNÇ EDİLDİĞİ BİR DÖNEM

* İktidar, Türkiye'nin farklı etnik ve inanç gibi hassas sorunlarını istismar ederek, siyasi sonuçlar elde etmeyi hedeflemektedir. Bu durum sorunları daha da derinleştirerek içinden çıkılmaz hale getirmektedir.

* Siyasal iktidara muhalif görülen herkesin medya üzerinden hedef gösterildiği, linç edildiği bir dönemden geçmekteyiz. Bu linç girişimleri demokratikleşme süreçlerimizde on yıllardır eleştiregeldiğimiz 'iç düşman' kavramının hayatımıza tekrar döndüğünü göstermektedir.

* Türkiye'de toplumun farklı kesimlerinin birbirlerinin sorunlarına ve taleplerine karşı duyarlı olması, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi için hayati önemdedir. Herkesin kendine demokrat olduğu bir toplumsal yapıda vesayetçi anlayışların önü açılmakta, hareket alanları genişlemektedir.

KÜRT SORUNU

*Kürt sorunu merkezli çok yönlü şiddetin yoğun olarak yaşandığı Sur ve Cizre ilçeleri başta olmak üzere, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde sivil insanlarımız zarar görmekte, göç etmek zorunda kalmakta ve kadim kültür mirasımız yok edilmektedir. Kürt sorununun çözüm yöntemi silahlı mücadele ve şiddet değildir; şiddetin tırmandırılması bölge halkına da, demokrasiye de hizmet etmemekte ve dahası otoriterleşme sürecini beslemektedir.

İKTİDARIN GÜDÜMÜNDE YARGI

* Demokratik rejimlerin asli unsurlarından biri olan kuvvetler ayrılığı, özellikle yargının yasama ve yürütme karşısındaki bağımsızlığı anlamına gelmektedir. Başta sulh ceza hakimliklerinin kurulması olmak üzere, son yıllarda çıkan bir dizi kanun ile temel yargılama ilkeleri büyük ölçüde ihlal edilmiş, iktidarın güdümünde bir yargı organı yaratılmıştır.

* Türkiye bu olağandışı durumdan ancak hukukun üstünlüğü, ille de demokrasi ile çıkacaktır. Bunun dışındaki dayatmalar asla kabul edilemez.