"AB Türkiye'yi kaybetmemeli"

İspanya'nın Ankara Büyükelçisi Joan Clos, büyük dönüşüm geçiren ve demokratikleşen Türkiye'nin AB'yi hak ettiğini söyledi. Büyükelçi, "Lütfen Sevr gibi devasa boyuttaki hatayı tekrarlamayalım" diye konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Alman yayın kuruluşu DW'in Türkçe servisine ropörtaj veren Clos, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin AB üyelik sürecini değerlendiren Clos, Türkiye'deki değişim sürecinden umutlu olduğunu belirterek, Soğuk Savaş döneminden bu yana Avrupa için büyük fedakârlıklar yapan ve son dönemde demokratikleşme yönünde önemli adımlar atan Türkiye'nin, AB kulübüne katılmayı hak ettiğine işaret etti.
 

Arzunuzu muhafaza edin

Bir soru üzerine Türkiye'nin AB üyelik arzusunu muhafaza etmesi gerektiğini belirten Clos, "Çünkü Türkiye'nin geleceği Avrupa Birliği'nde. Soğuk savaş dönemi ve izleyen süreçte Türk halkının yaptığı tüm fedakarlıklar karşısında biz onlara 'liberal demokratik kulübe hoş geldiniz' demeliyiz, bunu Türk halkına borçluyuz. Ama aynı zamanda Türkiye'den de demokratik ilkelere uyum sağlamasını istiyoruz" diye konuştu.
 

Bazı fasıllar TBMM'ye bağlı

TBMM'de gerekli yasal değişikliklerin hayata geçirilmesi halinde ilerleme kaydedebilecek fasıllar bulunduğunu kaydeden Clos, "Örneğin Sosyal Politika ve İstihdam faslı siyasi olarak engellenmiş değil. Türkiye'nin yasalarında kamu görevlilerine grev hakkının tanınması gerekiyor. Şimdiki Anayasa reform paketinde bu yer alıyor. Gerçekten yürürlüğe girdiğinde bu fasılda ilerleme kaydedilecektir. Yine Gıda Güvenliği, Kamu Alımları ve Rekabet fasılları da açılabilir nitelikte ama yine mecliste gerekli yasal düzenlemeler için buna mesai harcanması gerekiyor. Özetle evet Avrupa tarafından bir sıkıntı yaşıyoruz ama aynı zamanda Türk tarafında, mecliste bazı sıkıntılar mevcut" dedi.
 

Kıbrıs konusu

Kıbrıs sorununa çözüm bulunamaması halinde müzakerelerin fiilen duracağı yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Clos şöyle konuştu:

"Bu olasılığı önlemek için bir çözüm bulunmasını ümit ediyorum. Bu günümüz Avrupa'sı için çok kötü bir senaryo olur. Türkiye'nin AB üyelik sürecinde yol alması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu Türkiye'nin bizim siyasi kültürümüze güçlü bir şekilde bağlanmasının en iyi garantisidir. Avrupa ekonomik kriz sürecinden geçiyor bu aynı zamanda bizim kurumlarımızın kırılganlığını ortaya koyuyor. Tüm bu ciddi sorunlara rağmen serinkanlı hareket etmeli ve Avrupa'nın uzun vadeli çıkarlarını göz önünde bulundurmalıyız. Balkanlar'daki sorunları çözmek istiyorsak, dünyada nüfuzumuzu artırmak ve genişletmek istiyorsak Türkiye'nin AB üyeliği bizim kaçırmamamız gereken bir fırsattır."

Türk halkının iradesi ciddiye alınmalı

Yunanistan'daki ekonomik krizin Türkiye ile sağlanacak barışçıl komşuluk ilişkilerine de bağlı olduğunun altını çizen Clos şöyle konuştu:

"Yunanistan'ın savunma harcamalarına bakarsanız çok orantısız ve yüksek olduğunu görürsünüz. Bunun için varsayılan neden ise Türk tehdidine karşı koymak. Bir düşünün Türkiye ile Yunanistan arasında barışçıl komşuluk ilişkilerini inşa edebilsek Yunanlara ne kadar büyük yardım sağlamış oluruz. Sihirli bir çözüm olur. Aynı şey Kıbrıs sorunu için de geçerli. Bizler stratejik düşünce için büyük bir çaba göstermeliyiz. Avrupa için stratejik açıdan akılcılık, Türk siyasetçileri ve halkın AB'ye üye olunması yönündeki iradesini ciddiye almayı gerekli kılıyor. Bu konuyu Avrupa büyük bir ciddiyetle düşünmeli."
 

Avrupa Türk halkını suçluyor

Avrupa'nın Türkiye'nin üyeliğini zorlaştırıp sonrasında da Avrupa'ya soğuk baktıkları için Türk halkını suçladığına dikkat çeken Büyükelçi Clos, "Bu kısırdöngüyü kırmak zorundayız. Avrupa'ya bakış açısındaki değişim bizim de sorunumuz olmalı" dedi. Clos şunları söyledi:

"Bu değişimin nedeni verilen farklı ve çok da anlaşılır olmayan mesajlar. Ben Avrupa'nın verdiği mesajlarda değişiklik yapmasının zaruri olduğunu düşünüyorum. Türkiye konusunda düşünceli değil aktif olmalıyız. Aksi takdirde zaman kaybetme tehlikesi var. Çünkü Türkiye'nin birlik üyesi olması yönündeki düşünce stratejik bir zemine dayanıyor ve değişikliğe gidilmemesi halinde Avrupa'nın bölgedeki çıkarlarını savunmak imkansız hale gelecektir. Ve bu büyük bir hata olur. Bu Birinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan hataları anımsatıyor. Lütfen Sevr Anlaşması gibi devasa boyuttaki hatayı tekrarlamayalım."
 

Türkiye-İran ilişkileri

Türkiye'nin İran ilişkileri ve nükleer konulara bakışını da değerlendiren Büyükelçi Clos,

"Türkiye'nin pozisyonuna açıklık getirebilecek bazı nedenler olabilir. Soğuk Savaş döneminde Türkiye Avrupa tarafında yer alıyordu ve çok önemli bir rol üstlenmişti" dedi. O dönemde Avrupanın bu durumdan büyük memnuniyet duyduğunu anımsatan Clos şöyle konuştu:

"Şimdi Türkiye'ye 'Avrupa kulübüne giremezsiniz' diyoruz ama aynı zamanda Soğuk Savaş dönemindeki disiplin ve fedakarlığını ortaya koymasını istiyoruz. İşte bu çok çetrefilli bir durum. Bizler bir şekilde kaba güç yerine yumuşak güç yaklaşımını savunuyoruz ama komşumuz bundan söz edince kızıyoruz. Bu çok doğru değil ve bu nedenle AB, Türkiye ile daha iyi bir ilişki inşa edebilmeli."

Türkiye'nin Ortadoğu ilişkileri

Türkiye'nin son dönemde Ürdün, Lübnan ve Suriye gibi ülkelerle vize uygulamasını kaldırdığı ve ABD ile AB güvenlik kaygılarının bu konuda arttığının hatırlatılması üzerine Clos, Türkiye'nin Ortadoğu ilişkilerindeki tercihlerini ise şöyle değerlendirdi:

"Türklerin bir argümanı var. Meşru bir argüman mı bilemem. Hükümet, 'AB sürecimiz ilerlemiyor pazarımızı bölgeye genişletmek istiyoruz. Ve doğru bildiğimizi yapıyoruz' diyor. Bu bir nevi pazarlık pozisyonu yani 'Biz bir yöne doğru ilerlemiyorsak diğer istikamette ilerleriz" mesajı veriliyor. Bizim güvenlik bağlamında endişelerimiz var. Psikolojik bakımdan farklı bir güvenlik algılamamız var. Bu nedenle tekrarlıyorum büyük bir stratejik vizyona sahip olmamız işte büyük önem taşıyor."

Kürt Sorunu

Kürt sorununu Türk siyasetinin en "çetrefilli" ve en büyük sorunu olarak değerlendiren Clos, "Çok büyük önem taşıyor ve çözümü güç. Zamana ve uzlaşıya ihtiyaç var. Ki bu uzlaşı sağlanamamış görünüyor" diye konuştu. Clos şöyle devam etti:

"Bizim AB olarak alkışladığımız demokratikleşme sürecinin öncelikler sıralamasında ikinci üçüncü sıraya gerilemesi çok üzücü. Basına bakınca böyle algılıyoruz hükümetin tam olarak ne yaptığını bilmiyorum. Hükümet denedi ve ilk denemede başarılı olamadığı görülüyor. Ama benzer şeyler ülkemde yaşandı ve kaç denemede başarısız olduğumuzu saymama gerek bile yok. Bu çok uzun vadeli bir değişim sürecini gerekli kılıyor. Başarısızlığı eleştiremeyeceğim çünkü benzer şeyler ülkemde yaşandı."