9 yıllık hukuksuzluğun sorumluları kim?

Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin davayı bozmasından sonra 18 kişinin öldüğü, onlarca kişinin hapis yattığı cemaat-AKP işbirliğiyle 9 yıllık hukuksuzluğun failinin kim olduğu sorusuna yanıt arıyor.

Alican Uludağ

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Ergenekon davasını “dosyaya göre örgütün varlığı sabit değil. Deliller hukuka aykırı toplandı” gerekçeleriyle bozmasından sonra yeni bir sürece girildi. Bu noktada, 18 kişinin öldüğü, onlarca kişinin uzun yıllar cezaevlerinde kaldığı, ağır hastalıklar geçirdiği 9 yıllık “Silivri hukuksuzluğunun” sorumlusu kim sorusu ortaya çıktı. Ergenekon süreci, bizzat cemaat-AKP işbirliğiyle yürütülürken, sürecin başmimarları olarak savcı Zekeriya Öz ve dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, polis şefleri Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün’ün isimleri öne çıktı. Davanın gizli tanıkları ise birçok sanığın haksız şekilde cezaevinde yatmasına neden oldu.

9 yıllık Ergenekon sürecinden “sorumlu olan” önemli isimler şöyle:

Savcı Zekeriya Öz: 2010 öncesinin HSYK’si tarafından özel yetkili İstanbul Savcılığı’na atandı. 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir evde bulunan el bombaları üzerine Ergenekon soruşturmasını başlattı. Ergenekon operasyonlarının büyük bölümüne imza attı. Türkiye, şafak vakti yapılan ve dalga dalga yayılan operasyonlarla savcı Öz’le tanıştı. Şüphelileri emniyette 4 günlük gözaltında tutma uygulaması bu dönemde sıkça başvurulan bir yöntem oldu.

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk’u gece yarısı gözaltına aldırdı. Ergenekon davalarının ilk üçünün altına imza attı. İktidar partisi, bu süreçte Öz’e sahip çıktı. Erdoğan, zırlı makam aracını Öz’e tahsis etti. Odatv soruşturması kapsamında gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık tutuklanınca Öz’e yönelik tepkiler zirveye çıktı. 17 Aralık operasyonu sonrasında iktidarla yolları ayrılan Öz, önce Bolu’ya sürüldü, ardından açığa alınarak meslekten ihraç edildi. Hakkında malvarlığı ve Erdoğan’a hakaret olmak üzere birçok dava bulunan Öz, hakkında yakalama kararı çıkarılmadan önce yurtdışına kaçtı.     

Beşiktaş’ın diğer özel yetkilileri: Ergenekon soruşturması sürecinde Zekeriya Öz’ün yanı sıra savcılar Fikret Seçen, Ercan Şafak, Murat Yönder, Cihan Kansız, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da görev aldı. İddianamelerin hazırlanması, operasyonların yönetilmesi, duruşmalara çıkılmasında bu savcılar çalıştı. Cihan Kansız, İlker Başbuğ’u tutuklamaya sevk eden savcıydı.

Ergenekon hâkimleri: 6 yılı aşkın süren Ergenekon davasında yargılamayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üyeler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk yaptı. Silivri’deki yargılamalarda usul kuralları heyet tarafından ayaklar altına alındı, tavandan mikrofonlar sarkıtıldı. Sanıkların savunmaları kısıtlandı, tanıklar dinlenmedi. Heyetin dava sonunda verdiği kararların tümü, Yargıtay tarafından hukuka aykırı bulundu.

Tayyip Erdoğan: 17 Aralık operasyonuna kadar Ergenekon davasını sürekli destekledi. Başbakanlığı döneminde operasyonu yöneten polis şeflerinden, düzenli olarak bilgi aldı. “Ergenekon’un tüm safhalarını operasyon öncesi Başbakan ile görüştüm, bilgi verdim. Hep destekleyici oldu.” diyen Ali Fuat Yılmazer, İlker Başbuğ’un tutuklanmasını Erdoğan’ın istediğini açıkladı. 16 Temmuz 2008’de, “Evet, Ergenekon davasının savcısıyım” dedi. 17 Aralık operasyonu yaşanınca “Kandırıldık” dedi.

Sadullah Ergin: Dönemin Adalet Bakanı’ydı. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı ve hâkimlerin atamalarında dönemin HSYK Başkanı sıfatıyla etkili oldu. Süreçte yaşanan hukuka aykırılıklarla ilgili yapılan şikâyetlerin HSYK’de incelenmesini engelledi. Operasyonların önünü açan gizli tanık yasası, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması gibi düzenlemeler Ergin’in başında bulunduğu Adalet Bakanlığı tarafından hazırlandı.

Ali Fuat Yılmazer: 2007-2011 yılları arasında İstanbul’da İstihbarat Şube Müdürü ve İstihbarattan Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Ergenekon operasyonlarını bizzat yöneten polis şeflerinin başında geldi. Ergenekon soruşturması kapsamına alınacak şüpheliler, öncelikle Yılmazer’in başında bulunduğu İstihbarat Şube tarafından dinleniyor ve listeye alınıyordu. Yılmazer, kendisine ait internet sitesinde özgeçmişini anlatırken, “İstanbul’da görev yaptığı dönemde Ergenekon ve KCK olmak üzere yürütmüş olduğu soruşturmalarla ilgili olarak dönemin başbakanı R.Tayyip Erdoğan ile yüz yüze çok sayıda görüşme yapmış, bu dönemdeki operasyonları bizzat Erdoğan’ın bilgisi ve talimatıyla gerçekleştirmiştir” dedi. Bir dönem Erdoğan’ın “sır küpü” konumunda olan Yılmazer, Odatv soruşturmasından sonra 2011’de İstanbul’daki görevinden alındı. Yılmazer, 17 Aralık operasyonu sonrasında başlatılan paralel yapı soruşturmalarında tutuklandı.

Yurt Atayün: İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü olarak Ergenekon operasyonlarını bizzat yapan kişiydi. Yargıtay’ın “hukuka aykırı” dediği deliller, Atayün’ün operasyonları sırasında toplandı. Atayün’ün adı 21 Kasım 2008’de ABD Büyükelçiliği’nde Amerikalılara Ergenekon brifingi veren polisler arasında geçti. Amirallere suikast soruşturmasından serbest bırakılan Yarbay Ali Tatar hakkında yeniden gözaltı kararı çıkarılmasına neden yazıyı yazdı. Tatar, ikinci yakalama kararı üzerine intihar etti. Atayün de Yılmazer gibi 17 Aralık sonrasında paralel yapı soruşturmaları kapsamında tutuklandı.

Ve gizli tanıklar: Ergenekon soruşturmalarına paralel olarak 27 Aralık 2007’de Gizli Tanık Koruma Yasası, AKP tarafından çıkarıldı. Yasayla birlikte Ergenekon soruşturmasında gizli tanık patlaması yaşandı. Savcı Zekeriya Öz ve ekibi, 60’a yakın kişiyi gizli tanık yaptı. Davada bazı sanıklar hem sanık, hem gizli tanık oldu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı Eyüp Yeşil, bu durumu eleştirirken “Bir kuzudan 3 post çıkarmışlar” dedi.