80 milyon Atası'na ‘İyi ki geldin’ diyecek

Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. yılı olan 27 Aralık’ta, “İyi ki geldi” başlığıyla etkinlikler dizisi yapacaklarını duyurdu. Yılmaz, “Bu sembolik yılı 80 milyonluk bir kutlamayla bilinir hale getireceğiz. Bu kentte, 27 Aralık akşamı, Atatürk’ün Ankara’ya geldiği günün 100. yıldönümü olduğunu bilmeden uyuyan bir tek çocuk kalmayacak. ‘İyi ki geldin’ diyeceğiz ve bütün çocuklarımız bu ‘İyi ki geldin’in ne demek olduğunu bilerek ve sorumluluğunu taşıyarak uyanacak” dedi.

Sena Yaşar

 AKK Başkanı Yılmaz, Cumhuriyet Anadolu’nun sorularını yanıtladı. Yılmaz, Kent Konseyi’nin faaliyetlerini, çalışma esaslarını ve Ankara için hazırladıkları projeleri şöyle değerlendirdi: 

- AKK ne zaman aktif hale geldi?

- Belediye Yasası’nda, “Seçimlerden 3 ay sonra kent konseyi toplanır” maddesi var. Ankara Kent Konseyi, Ankara’da, amacına uygun olarak bugüne kadar çalışma fırsatı bulamadı. Biz, seçimlerin ardından ilk genel kurulumuzu topladık. Bugüne kadar görülmemiş bir yoğunluk ve ciddi katılımla genel kurul yaptık. İlk genel kurulun ardından, paydaşları artırmaya devam ettik; yeni dönem projelerini hazırladık. Kentin acil sorunlarını Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’ne önerge olarak vermek için çalışmalarımızı bitirdik.

‘ORTAK AKLI GELECEĞE YANSITIYORUZ’

- AKK yeni dönemde neler yapıyor, çalışma esasları neler?

- Kent konseyi bir istişare heyetidir. Bütçesi yoktur, farkındalık oluşturur. Dolayısıyla bir ihale yapmaz, bir projeyi geliştirmez. Büyükşehrin ve diğer belediyelerin projelerinin halk tarafından algılanmasını, halkın endişelerinin projeye yansımasını sağlar. Bizim yapmaya çalıştığımız da kentin ortak aklını kentin geleceğine yansıtmak. 200 yıl sonrasını konuşuyor ve planlıyor olmamız gerekiyor. Bu nedenle Kent Konseyi, kentin geleceği ile ilgili görüş hazırlar ve Büyükşehir Meclisi’ne sunar. Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki 4 grubun başkanı da Kent Konseyi’nin doğal üyesidir. Kent Konseyi siyasi ve tek merkezli bir yapı değildir. Çalışmalarına ideolojik bir görüş yansıtmaz. Bizim de ortak paydamız, kent ve kentin geleceği.

- Kent Konseyi Başkanı olarak göreve geldiğiniz günden bu yana Ankara’da hangi eksiklikleri gördünüz?

- Bu kent, Türk dünyasının başkenti. Buranın yıldız olması gerekiyor. Ama biz, dünyada en az bilinen başkentlerden biriyiz. Bu haksızlığı ortadan kaldırmak için doğru projeler üretmeliyiz. Dünyayla iletişime açık bir kent oluşturmak zorundayız. Bu kentin insanları, kendini buraya ait hissetmiyor. Türkiye’nin en özel öğrencilerinin ve en nitelikli iş gücünün olduğu bir kentte, kent aidiyetinin diplerde olması, katılımcılığın bu kadar az olması izah edilecek bir durum değil. Bütün güzelliklerin ilk konuşulması gereken kent burası olması gerekirken; farklılıklarla, ayrışmalarla, tahammülsüzlüklerle anılıyor.

‘ZAMAN KENTE KATKI YAPMA ZAMANI’

- Bu algıyı yeni dönemde yıkmak için neler yapacaksınız?

- Bütün paydaşlarla konuşmak zorundayız. Zaman farklılaşma zamanı değil, müştereklerle kente katkı yapma zamanı. Biz, kent konseyine çok anlam yükleyip hayal kırıklığı oluşturmayacağız. Kanunun bize verdiği görev çok net: Kentte aidiyet ve hemşerilik duygusunu yüksek tutmak, kentin yönetimine katkıda bulunmak. Bu çerçevede bütün birikimlerimizi kente gelecek kurgulamak için kullanacağız. Bu şehrin bir dünya şehri olması ve bundan 500 yıl sonra da bu şehrin bir medeniyet şehri olarak gelecek nesillere bırakılmasıyla ilgili iradeyi ortaya koymakta çok geç kaldık, artık koymak durumundayız. 

‘GEÇMİŞİ TEDAVİ EDECEĞİZ’

- Özellikle kültür ve sanat alanında Kent Konseyi Ankara’ya neler katacak?

- Bununla ilgili önergeler hazırlıyoruz. Kentin geçmişindeki kültür sanat çalışmalarını incelediğimizde, bugün olduğumuz yerden utandık. Bu kent 1960’lı yıllara kadar kültür ve sanatın başkentiydi. Bugün İstanbul’da kültür ve sanat adına faliyet gösteren bütün üstadlar Ankara’dan gitmiştir. Çünkü cumhuriyetin ilk yıllarında kültür ve sanatın merkezi Ankara’ydı. Devlet Opera ve Balesi’nden, Devlet Tiyatroları’na kadar hepsinin kurulduğu yer Ankara. Şimdi geçmiş kazanımlarımıza dönerek, bu kent 24 saat yaşayan, kültür ve sanatın başkenti olsun diye çalışacağız. Geçmişte bu kentte bulunan, Ankara’da kendini ifade etmiş büyük sanatçıların evlerini tespit edeceğiz. Orada yaşayanlardan da müsade alarak oraları turizmin konusu haline getirmek istiyoruz. Batı’da bunun çok örneği var. Parklarda bile o kentin büyük yazarlarının bankları vardır. Biz de geçmişte bu kentlerde yaşayanların anılarını binalarda, parklarda yaşatmak istiyoruz. Bu kentin geçmişindeki güzel hikâyeleri tekrar gündeme getirerek, tedavi edeceğiz.

- Ankara’daki turizm faaliyetlerini nasıl artırmayı hedefliyorsunuz?

- Ankara’nın bugün 400 bin olan yabancı, 1 milyon 700 bin olan yerli turist sayısını onlarla, yirmilerle çarpmak zorundayız. Turistlerin gelmesinin ekonomik faydasının ötesinde yeni nesillerin farkındalığını artıran bir tarafı vardır. Anadolu’nun birçok bölgesinde ilkokula giden çocuklar oraya giden turistlere yardımcı olmak için kentin tarihini öğrenmek zorunda kalır. İç turizmin hareketlenmediği bir yere, yabancı turist gelmez. Çünkü iç turizmle oradaki standartları yükseltirsiniz. Kentteki üretimi de turizm ile hareketlendireceğiz. Bugün yüzlerce Japon turist gece Ankara’da konaklayıp sabah Kapadokya’ya gidiyor, çünkü Ankara’da gezilecek hiçbir yer olmadığını düşünüyor. 

‘BAŞKA YER YOK ZANNEDİYORLAR’

Anıtkabir’e gelen milyonlarca vatandaşımız öğlen yemeğini bile Ankara’da yemeden kendi kentine dönüyor. Burada görülecek başka yer yok zannediyorlar. Farklı nedenlerle ziyarete gelenleri kentin bütün potansiyelini görmesini sağlayan bir paket hazırlayacağız. Avantajlarımızla bu kenti bir turizm kenti yapmalıyız. Bu kent Mevlana’dan Kapadokya’ya, oradan Safranbolu’ya kadar Anadolu’nun en değerli turizm kaynaklarının tam ortasında. Konaklamayı Ankara’da yapmak kaydıyla Ankara ve çevre illeri aynı pakette dünyaya tanıtacağız. Kentin hediyeleşmesinde bile kente ait bir endüstriyel ürün yok. Anadolu’nun değişik yerlerinden porselen getirerek hediye ediyoruz. Avrupa’nın birçok yerinde çok popüler olan tiftik keçisinden yapılan şallar aslında buranın ürünü. Bu kentte üretilmeyen bir şeyi başkasına hediye etmeyerek bu kentin ekonomik gelişimini sağlayacağız. 

‘BİNLERCE ÖĞRENCİ DUATEPE’YE’

- AKK’nin ‘Başkent Sizi Bekliyor’ projesinin detaylarını anlatır mısınız?

- “Başkent Sizi Bekliyor” başlığıyla önce Türkiye’deki bütün öğrencileri bu kentte getireceğiz ve Ankara ile tanıştıracağız. Ankara, Kars’taki bir öğrencinin de Edirne’deki bir öğrencinin de kenti. Avrupa’da ve dünyada birçok örneği vardır, başkentler ülkeden daha fazla tanınırlar. Ankara’nın, bir halkın yeniden var olma hikâyesi üzerinden, dünyaya model olacak bir başkent olduğunu önce kendimize, sonra dünyaya anlatacağız. Ankara, Viyana’dan başlayan geri çekilmenin durduğu kent. Sakarya Meydan Muharebesi’nin yapıldığı kenti, üniversite öğrencilerimiz bile Ankara değil, Adapazarı sanıyor. Sakarya Meydan Muharebesi’nin yapıldığı Duatepe’den başlayarak yeniden farkındalığı arttıracağız. Polatlı ve Haymana bölgesi duygumuzun merkezi olmak zorunda. Buralara, Ankara Ticaret Odası 3 bin öğrenci gönderdi. Proje ile Ankara’daki bütün belediyeler de yılda 3 bin öğrenci göndermek zorunda olacak. Çanakkale’ye gitmeyen öğrenci kalmadığı gibi, Polatlı’ya Duatepe’ye gitmeyen bir tek öğrenci kalmayacak. Nasıl Çanakkale’yle ilgili bu topraklarda farkındalık oluştu, şimdi sıra Duatepe’de. Yeniden dirilişimizin fitilinin ateşlendiği Duatepe, çocuklarımızın o duyguyu yaşayacağı topraklar olacak. 

- Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. yılına özel olarak ne yapacaksınız?

- Bu toprakların “yurt” yapılma hikâyesinin Ankara’da başladığını da dikkate alarak Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. yılında, “İyi ki geldi” başlığıyla “100. Yılında 100 Yıllar” adlı programı başlatacağız. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. yılı; TBMM’nin açılışının 100. yılını ve ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını takip edecek. Bu sembolik yılları, sadece 5-6 Seğmen’in Dikmen’de, 27 Aralık’ta gündeme getirdiği ve onlarla sınırlı kalan bir kutlamayla değil; 80 milyonluk bir kutlamayla bilinir hale getireceğiz. TBMM’nin 100. yılında toplumun bütün kesimlerini I. Meclis’in önünde toplamak zorundayız. Cumhuriyetin 100. yılında ise dünyada görülmemiş bir etkinliğe imza atmalıyız. Herkes kurulduğu günkü azimle bu hikâyelere sahip çıkacak. “100 Yıllar” etkinliklerini çok önemsiyoruz; “Herkes bir sorumluluk alsın, 5.5 milyon harekete geçsin” diyoruz. Bu kentte, 27 Aralık akşamı, Atatürk’ün Ankara’ya geldiği günün 100. yıldönümü olduğunu bilmeden uyuyan bir tek çocuk kalmayacak. “İyi ki geldin” diyeceğiz ve bütün çocuklarımız bu “İyi ki geldin”in ne demek olduğunu bilerek ve sorumluluğunu taşıyarak uyanacak. 

- Cumhuriyet Anadolu, ikinci sayısı ile yurttaşlarla buluşuyor. Neler söylemek istersiniz?

- Cumhuriyet’in böyle bir ek çıkarmasını çok büyük heyecanla karşılıyorum. Cumhuriyet’in çok duyarlı bir okuyucu kitlesi var. Bu kitle bizi de yönlendirecek. Cumhuriyet okurları, Ankara’nın tekrar kültür ve sanat kenti olma duygularını bütün hücrelerinde yaşıyor. Onların birikimlerinden istifade edebilmemiz için, bizim ne yaptığımızı görmeleri gerekiyor. Cumhuriyet Anadolu, aradaki bu köprü görevini görecek. Bir ülkenin başkenti kültür, sanat, edebiyata kadar bütün geçmişi ile ilgili yapılan çalışmaları yansıtacak mecmualara sahip olmalı. Cumhuriyet Anadolu, bu konudaki eksikliğimizi giderecek. ANKARA