8 Soruda Erdoğan Şiiri Krizi
ZDF’teki Böhmermann belaltı Erdoğan şiiri krizini 8 Soruda Elmas Topcu özetliyor.
ELMAS TOPÇU31 Mart gecesi, ZDF’in görece genç hedef kitleye hitap eden ZDF-Neo kanalında yayınlanan, belaltı
Erdoğan şiiri ile ilgili kararını Berlin Cuma günü açıkladı. Almanya Başbakanı Merkel’in bizzat
kameraların karşısına geçtiği dikkat çekti. Merkel yaptığı açıklamada, Ankara’nın Erdoğan şiirini
yayınlayan sunucu Jan Böhmermann’a soruşturma açılması talebine olumlu cevap verildiğini
duyurdu. Bu ne anlama geliyor?
İşte 8 soruda krizin özeti:
Alman hükümetinin soruşturma için yeşil ışık yakması ne demek?
ZDF’teki belaltı Erdoğan şiirini yayınlayan Böhmermann’a karşı, Alman Ceza Yasası’nın, yabancı devlet ve hükümet başkanlarına hakareti düzenleyen maddesine göre savcı soruşturma başlatabilecek anlamına geliyor, zira Alman Ceza Yasası’nın 103’ncü paragrafına dayanarak savcılığın soruşturma başlatabilmesi için Alman federal hükümetinin yetki vermesi gerekiyor. Dünkü kararıyla Merkel hükümeti, bunu vermiş oldu.
Bundan sonra süreç nasıl işleyecek?
Türkiye’nin 7 Nisan’da Berlin’e sözlü nota iletmesinin ardından, ZDF’in bulunduğu Mainz Başsavcılığı zaten ön soruşturma için incelemelere başladığını açıklamıştı. Şimdi savclılar resmi olarak soruşturma yürütecek. Ancak Merkel hükümetinin verdiği siyasi bir yetki, bu savcılığın soruşturma başlatıp, dava açacağı anlamına gelmiyor. Zaten Başbakan Merkel de dün kameraların karşısına geçip, konuyla ilgili kararını duyurduğunda, savcılığın soruşturmasının ucu açık süreceğini ve her şüphelide olduğu gibi
Jan Böhmermann’ın da suçsuz olduğu ilkesinden yola çıkılarak sürecin işleyeceğini vurgulamıştı.
Soruşturma ne kadar sürecel ve dava açılacak mı?
Savcılık, ilk olarak Türk hükümetinin yaptığı resmi başvuru olan Alman Ceza Yasası’nın 103’ncü
paragrafına göre soruşturma yürütecek. Yabancı bir devlet başkanına hakaret ile basın, fikir ve sanat
özgürlüğü arasındaki değerlendirmesinden sonra, dava açılabilmesi için yeterli kanıt bulunduğuna
hükmederse dava açacak. Eğer Erdoğan şiirinin sanat ve basın özgürlüğü sınırlarınnı aşmadığına
kanaat getirirse dava açılmadan takipsizlik kararı verecek.
Edoğan, yabancı bir devlet başkanına hakareti düzenleyen madde dışında şahsi olarak da suç duyurusunda bulunmuştu.Ona dair süreç işleyecek mi?
Alman ARD televizyonunun da bileşenlerinden olan, Güney-Batı Almanya Radyo TV Kurumu SWR’in
yargı konularındaki uzmanı Christoph Kehlbach, başsavcılığın kişisel başvuruya dair soruşturma
başlatmadan önce 103’ncü, yani yabancı devlet başkanına hakaret iddiasıyla yapılan suç duyurusunu
değerlendireceğini, ona dair gelişmeye bağlı olarak Erdoğan’ın şahsi başvurusunun, yani Alman Ceza
Yasası’nın 185’nci maddesine dayanan şikayetin işleme konacağını kaydediyor.
Merkel Türkiye’nin talebine olumlu cevap verildiğini duyururken, koalisyon içinde yoğun
tartışmalar yaşandığını, Sosyal Demokrat Parti SPD’nin suç duyurusu için savcıya yetki verilmesine karşı çıktığını da belirtti.Bu ne demek?
Almanya’daki federal hükümetin Türkiye’nin başvurusunu inceleme sürecine Başbakanlık, Dışişleri, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı dahil edildi. Alman hükümeti üç partili bir koalisyon ve dışişleri ile adalet bakanlıkları SPD’nin sorumluluğunda. Merkel’in, onların itirazına rağmen karar alındığını belirtmesi, akabinde Almanya Dışileri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in de mikrofonların karşısına geçip, savcıya yetki verilmesine kendilerinin onay vermediğini açıklaması iç politikaya dair nedenlerden. Ve koalisyon içi kriz demek.
Koalisyon ortaklarının itirazına rağmen Merkel’in yetki vermesi iddia edildiği gibi Ankara’ya karşı zayıf tutumundan mı?
Merkel ve daha sonra Başbakanlık Müsteşarı Peter Altmaier’in açıklamasına göre, aksine federal hükümet bu adımla son iki haftadır Almanya gündeminin başmaddesi haline gelen bu zor konuda olayı siyasetin denetiminden çıkarıp, yargıya teslim etmeyi hedeflediğini vurguluyor. Özünde de Merkel bu kararı ile artık uluslararası bir krize evrilen olaydan en az zararla çıkacağı, zekice bir adım atmış oldu. Eğer savcıya soruşturma yetkisi vermese, belki iç politikada daha az eleştiri alacaktı, ancak Ankara ile başlayan siyasi kriz daha da derinleşecekti. Kaldı ki Türkiye ile mülteci meselesi ve Suriye’de çözüm konusunda işbirliği zaruriyeti ortadayken, Merkel sorumluluğu kendi üzerinden yargıya teslim etmiş oldu. Savcılar, Erdoğan‘a hakaretten basın ve sanat özgürlüğü gerekçesiyle dava açmazsa Merkel kendini onaylanmış görecek. Aksi durumda da sorumluluğun yargıda olduğuna dikkat çekecek.
Peki 103 veya 185’nci paragraflardan biri gereği dava açılması ihtimali nedir?
Bu konuda ağır basan görüş, Bohmermann hakkında dava açılmayacağı yönünde, yani şiirin basın ve sanat özgürlüğü kapsamında değerlendirileceği. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Yargıtayı eski başkanı Michael Bertrams, Alman hükümetinin soruşturma izni vermesinin, kendi ülkesindeki özgürlükleri yok sayan otokratların ve despotların elini güçlendireceğini vurgulayarak, Böhmermann’ın Erdoğan şiirinin, sanat ve fikir özgürlüğü kapsamında olduğunu savunuyor. Medya hukuku uzmanlarından Ralf Höcker ise 103 veya 185‘ten Böhmermann’ın mahkum edileceğinden yola çıkıyor ve yayınladığı şiir ile Böhmermann’ın bir dakikadan fazla bir sürede hakaretler silsilesi yayınladığını belirtiyor.
Merkel hükümetinin kararına siyasi tepkiler nasıl?
Hükümet ortağı SPD kararı onaylamadığını duyurdu. SPD’nin Avrupa Parlamentosu milletvekili İsmail Ertuğ da partisi gibi düşündüğünü ve Alman hükümetinin kararını onaylamadığını söylüyor.
Cumhuriyet‘e konuşan Ertuğ, şiirin belaltı olmasının kabul edilemez olduğunu, ancak Ankara’dan buna verilen tepkinin daha da abartılı olduğunu ve Erdoğan ve Türkiye’nin imajının asıl bu tepkiyle zedelendiğini belirtiyor. Ertuğ ayrıca, bir devlet başkanının kamuya mal olmuş bir kişi olduğundan eleştiriler almasının kaçınılmaz olduğunu, ancak her eleştirinin karşılığının da dava açmak olamayacağını vurguluyor.
Muhaleffetteki Yeşiller Partisi ile Sol Parti ise Merkel hükümetinin kararını sert biçimde eleştiriyor. Sol Parti Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Sahra Wagenknecht mesela, Merkel’in „baskıcı“ Erdoğan’a karşı sustuğunu ve basın özgürlüğünü kurban ettiğini iddia etti. Yine Sol Partili Federal Meclis Milletvekili Sevim Dağdelen de Alman hükümetinin kararının, Erdoğan’ı herkese karşı dava açma çılgınlığı konusunda daha da yüreklendireceğini kaydetti. Cumhuriyet’e konuşan Dağdelen, ayrıca Erdoğan’ı „AB’nin kapı bekçisi yapan“ Merkel’in gelecek hafta Türkiye’ye yapacağı ziyaret ile Erdoğan’ın konumunu daha da güçlendireceğini iddia etti.