6 saatlik görüşmeden çıkan o kağıt

Brüksel'deki "mülteci" kriziyle ilgili zirvede, Türkiye’nin önerisi olarak AB’ye 7 Mart’ta sunulan teklifin asıl mimarının Türkiye değil Almanya Şansölyesi Angela Merkel olduğu ortaya çıktı.

Duygu Güvenç

8 Şubat’taki Merkel-Davutoğlu telefon görüşmesi, AB’de alternatif arayışının da başlangıcı oldu. AB Konsey Başkanı Donald Tusk’un, 3 Mart’taki Ankara ziyaretinde Türkiye’nin mültecilerin geçişini önlemede yetersiz kaldığını söylemesi üzerine harekete geçildi. Merkel’in Şubat ayındaki son Türkiye ziyaretinde hava koşulları nedeniyle nisbi oranda mültecilerin geçişinde azalma gözlendi.

Ancak Şubat ayının ikinci yarısından itibaren havaların ısınmasıyla geçişler yeniden hızlandı. AB-Türkiye Zirvesi öncesindeki bu hareketlilik üzerine Başbakan Davutoğlu ile Merkel, 28 Şubat’ta telefonla görüştü. Soruna çözüm için alternatif arayışları başladı. Ardından AB Konsey Başkanı Donald Tusk’un, 3 Mart’taki Ankara ziyaretinde Türkiye’nin mültecilerin geçişini önlemede yetersiz kaldığını tekrarladı.

Tusk’un sözleri 7 Mart’taki Zirve için de umut kırıcı oldu. Ankara, Merkel’in Şubat ayındaki ziyaretinde dillendirdiği ‘takas’ yöntemini görüşmeye karar verdi. Tusk ile Merkel arasındaki gerilim ilk olarak Yunanistan’ın ekonomik krizi sırasında ortaya çıkmıştı. Merkel Tusk’un, çözüm üretememesinden şikayetçi olmuştu.

Başbakan Tahran’a uçarken de Ankara-Berlin arasında trafik hızlandı. İddiaya göre Davutoğlu ve Merkel, Davutoğlu’nun Tahran ziyareti öncesinde bir telefon görüşmesi daha yaptı. Bu çerçevede Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’tan da zirve öncesi için randevu istendi. Ardından da Davutoğlu’nun uçağı Brüksel’e hareket ederken olasılıklar üzerinde çalışılmaya başlandı.

Otel randevusu değişti

Davutoğlu’nun uçağı Brüksel’e uçarken Merkel ve Davutoğlu’nun 6 Mart akşamı otelde görüşmesi planlanıyordu. Bu görüşmeye Hollanda Başbakanı Rutte’nin katılması planlanmıyordu. Merkel, Rutte’nin de katılmasını isteyince görüşmenin yeri değişti ve liderler Türkiye’nin Daimi Temsilciliğe davet edildi. Temsilcilikte liderler önce baş başa Büyükelçi Selim Yenel’in odasına görüştü. Ardından odaya diplomatlar ve danışmanlar da girdi. Akşam 21’de başlayan görüşmeler geceyarısı olmasına karşın tamamlanmamıştı.

Ardından Davutoğlu, Merkel ve Rutte, ayrı ayrı odalarda kendi heyetleriyle biraraya geldi. Ardından tüm heyetler üç liderin uzlaştığı temel ilkeler etrafında teklif üzerinde ortak yazım çalışmalarına başladı. Saatlerin ilerlemesiyle birlikte acıkanlar için Brüksel’deki Türk mahallesindeki restoranttan, Daimi Temsilciliğe pide ve ayran servisi yapıldı. Başbakan Davutoğlu’nun 6 saat sürdüğünü söylediği o görüşmelerin ardından 03:00’te liderler binadan ayrıldı. Ancak Merkel ve Rutte’nin danışmanları, teklif üzerinde yazım çalışmalarına Türk meslektaşlarıyla devam etti. Danışmanlar metni tamamlayıp binadan ayrıldığında saatler 04: 30’u gösteriyordu. Liderler Zirve günü taslağın nihai halini gördü.

Çipras ve Tusk’a bilgi uçtu

Davutoğlu Zirve günü teklifi ilk olarak Çipras’a açmayı ve öneriyi kendisinden duymasını planlıyordu. Ancak görüşmede, Çipras’ın önceden öneriden haberdar olduğu ortaya çıktı. Planın oluşumunda tamamen devre dışı kalan Tusk da Zirve’de sunum yapılmadan önce plandan haberdar edilmişti. Kulislerde Tusk’u, Rutte’nin bilgilendirdiği konuşuluyor. Türkiye-AB Zirvesi başladığında tekliften haberdar olan bir diğer ülke lideri de Fransa Cumhurbşakanı Hollande idi.

Zirve öncesinde ise Davutoğlu ve Erdoğan arasında da temas kuruldu. AB para vermese de Suriyelilere bakacağını açıklayan Türkiye’den farklı bir ses geldi. Cumhurbaşkanı “3 milyar euro destek vereceğiz dediler. 4 ay geçti, hâlâ verecekler. Sayın Başbakan şu anda Brüksel'de. Temenni ederim ki bu parayı alarak döner”

Davutoğlu’nun ‘tarih’ hatası

Davutoğlu, Brüksel’den dönüşte yanındaki gazetecilere “Alınacak mülteciler 29 Kasım 2015’ten evvel gelenler. Bundan sonra gelenler için geçerli değil” açıklamasını yaptı. Oysa ‘Türkiye’nin kağıdı’ olarak sunulan teklifte de, Zirve sonunda yapılan açıklamada da tarih yer almıyordu. Çünkü Türk diplomatlar, tarih belirlemeyi bir pazarlık unsuru olarak düşünüyordu. Ancak Davutoğlu’nun tarih ile ilgili bu yanlış açıklamasını dün AB Bakanı Volkan Bozkır “Türkiye’nin geri kabul önerisi Yunan adalarındaki mevcut mültecileri değil, belli tarihten sonrakileri kapsayacak... Türkiye’ye iade edilecek göçmen sayısı milyonlar değil, bin, onbin rakamları” sözleriyle düzeltti.

Fesihten önce askı formulü

Türkiye, AB ile vize serbestisi karşılığı Geri Kabul Anlaşması pazarlığına otururken, vize serbestisinin sağlanmaması halinde anlaşmayı fesih edeceğini de hükme bağlamıştı. Bozkır Mayıs ayı başında aralarında yolsuzluk alanında Türkiye’nin atması gereken adımların da bulunduğu 72 maddeyi tamamlayacağını söylerken, başta pasaport ve kanuni düzenlemelerin yetişmesinin zor olduğuna işaret edildi. Üst düzey bir yetkili, “Çıkartılması beklenen yasalar yetişmezse ya da pasaportlar yetişmezse gecikme kabul edilebilir ama bunlar tamamlandıktan sonra da vize serbestisi başlamazsa önce fesih değil, uyarı-yavaşlatma ve askıya almayı deneriz” dedi.