5. Uluslararası Dadaş Film Festivali (21.10.2010)
Erzurum'da bu yıl 5'incisi düzenlenen ''Uluslararası Dadaş Film Festivali'' kapsamında ''Sinema Okulu'' programı düzenlendi.
cumhuriyet.com.trSinema eleştirmeni Atilla Dorsay, Atatürk Üniversitesi (AÜ) Kültür Merkezi'nde düzenlenen programda yaptığı konuşmada, önceki yıllara oranla sinema sektöründe önemli bir gelişme kaydedildiğini söyledi. Türkiye'de film anlamında çok önemli bir yere doğru gidildiğini ve dünyadan genelinden festivallere davet edildiklerini belirten Dorsay, Türkiye'deki dinamizmin sinemaya da yansıdığını ifade etti. ''Sinema sektörüne müthiş bir yeni kuşak geldi'' diyen Dorsay, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde hemen hemen bütün ödüllerin gençlere gittiğine ve bunun da genç neslin başarısının kanıtı olduğuna dikkati çekti.
Sinema sektörü olarak, Türkiye'nin Amerika, Fransa ve İngiltere gibi birkaç büyük ülkenin dışında, ''üçüncü dünya'' diye tabir edilen ülkelerin önünde olduğunu belirten Dorsay, Türk sinema sektörünün çok iyi bir noktaya ulaştığını vurguladı. Günümüz sinema filmlerinde oynayan oyuncuların, Yeşilçam filmlerindekilere göre daha başarılı olduğunu savunan Dorsay, şunları kaydetti: ''Eski Yeşilçam çok kalıplaşmıştı. Hepimiz çok seviyoruz ama hepsi bir tipin esiri olmuşlar ve devamlı o tipi, karakteri oynuyorlardı. Yeşilçam'da oyunculuk günümüzdeki kadar gelişmiş değildi, starlar vardı tamam ama gerçek anlamda oyunculuk, karakter oyunculuğu çok yoktu. Bugün öyle değil. Oyunculukta büyük bir atılım var. Her rol sadece star sistemine göre değil onu en iyi canlandıracak kişiye göre seçiliyor. Çok geniş bir oyuncular yelpazesi oluştu. Dizilerden de geliyor bazıları. Mesela bazen dizilerde kötü oynayanlar, filmlerde birdenbire mucizeler yaratıyorlar çünkü iyi hikayede, iyi bir yönetmenin elinde, birdenbire değişiyorlar.''
'Yeşilçam'ın yaptığı her şeye tapınma psikolojisinden kurtulmak gerekiyor'
Konuklardan birisinin, Yeşilçam dönemlerinde çekilmiş olan sinema filmlerinin konusunu, yaş ortalaması ne olursa olsun herkesin ezbere bildiğini ancak 2009 yılında çekilmiş bir filmin bile konusunun hatırlanmadığını söylemesi üzerine, Dorsay, sözlerine şöyle devam etti: ''Eski Yeşilçam'ı ne yüceltmek ne de yerin dibine batırmak gerekir. Eski Yeşilçam'da iyi filmler vardır ama çoğu da kötü filmlerdir. Bunu da kabul etmek gerekir. Senaryoların çok aceleye geldiği, bazen bir haftada çevrilmiş filmler vardır ve bunun kanıtı da o filmlerin büyük çoğunluğu bugün yoktur. Ortalıkta dolaşan, hepimizin çok sevdiği birkaç film var ama Yeşilçam'ın ürünlerinin büyük kısmı bugün kayıp. Çünkü saklamaya bile gerek duyulmamıştır. Ama Yeşilçam'ın çok büyük bir elzemi var, bugün halkıyla kurduğu ilişki benzersiz bir ilişki olmuştur. Tabii ki o zor şartlar altında çok güzel filmler yapıldı ama Yeşilçam'ın yaptığı her şeye tapınma psikolojisinden kurtulmak gerekiyor. Tabii ki o filmlerin konusu ezbere biliniyor. Çünkü bunların hepsi gösterildi. Bugün yapılan, hatta Antalya'da ödül alanlar dahi çok küçük bir seyirciye ulaşıyorlar.''
Bugün televizyon kanallarında Yeşilçam filmlerinin çok fazla gösterilmediğini de ifade eden Dorsay, kanallarda artık ''Recep İvedik'', ''Vizontele'' gibi popüler filmlerin gösterildiğini, kaliteli filmlerin artık televizyonlarda ekranlara getirilmediğini ileri sürdü. Yeşilçam'ın duyarlılığından yararlanıldığı için bazı dizilerin çok başarılı olduğuna da değinen Dorsay, ''Ama maalesef diziler çok yozlaştı bence. Sakız gibi uzamaya başladı. Müzik son derece yanlış biçimde kullanıyor'' diye konuştu. Programda ''Sinemada Müzik'' konusu üzerine bir konferans veren film müzik yapımcısı Cahit Berkay da filmin genel bir ritminin olduğunu ve insanı o hayal dünyasının içine çekebilmesi için ritm olayının başarılması gerektiğini ifade etti. Berkay, ''Sinemada müzik filmin önüne asla geçmemelidir. Filmi izledikten sonra kesinlikle o müziği ıslıkla çalmak yerine, o film konuşulmalı'' dedi.