"5. sınıf cinayet romanı"
Ergenekon davasının bugün görülen 78. duruşmasında avukat Kemal Kerinçsiz, 12 duruşma süren savunmasını tamamladı. Kerinçsiz, Ergenekon iddianamesi için "İddianame değil beşinci sınıf cinayet romanı" ifadesini kullandı.
cumhuriyet.com.trErgenekon davasında savunmasını 12 günde 60 saatte tamamlayan tutuklu sanık avukat Kemal Kerinçsiz, “İddianamede yapılan tekrarlar beni böyle bir savunma yapmaya mecbur etti” dedi. 20 Ekim’den bugüne kadar 3’ü tutuksuz 48 kişinin ifadesinin alındığı davada tutuksuz sanıkların sorgu ve savunmalarına geçilecek. Davada halen 36’sı tutuklu 86 sanık yargılanıyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi kampusunda görülen davanın 78. duruşmasında Kerinçsiz, savunması sürdürdü. Kemal Kerinçsiz, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın son Ergenekon operasyonunda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ın evinin aranmasına ilişkin değerlendirmelerine dikkat çekti. Kerinçsiz “Bir bakanın ‘onu görme, onu niye görüyorsun’ sözleri savcılar ile iktidarın ilişkilerini ortaya koymaktadır. İktidar ile savcılar arasındaki muazzam etkileşim olduğu izahtan yoksundur. Siz nasıl olur da bir bakan olarak savcılara emir ve talimat verirsiniz” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “Biz iktidara gelirsek Ergenekon soruşturmasını bitereceğiz” dediğini ifade eden Kerinçsiz şöyle devam etti: “Söylenen bu söz TCK’yi ve Anayasa’yı ihlaldir. Başlatan iktidar, bitiren anamuhalefet partisi. Hukuk nerede? Bu sözler davanın ne yönde yürüdüğünü yeterince göstermektedir.”
İddianamede varolduğu düşünülen ancak olmayan eylemlerden söz edildiğini ifade eden Kerinçsiz şunları söyledi:
“Başbakan’a suikast planları hazırlığından bahsedilmiş. Suikastı kim planlamış? Başbakana suikasta teşebbüs var ise bunun faillerinin, icra hareketlerinin tek tek ortaya konması ve bu araç suçtan cezalandırılma istenmesi gerekir. İddianamenin 382. sayfada örgütün gerçekleştirdiği suçlar arasında Başbakana suikast suçu sayılmamıştır.”
Danıştay saldırısı ile bu dava arasında bağlar yaratılmaya suçunu işleyenler ile bu davanın sanıkları arasında zorla bağlar yaratılmaya çalışıldığını savunan Kerinçsiz “Danıştay cinayetinin buradaki sanıklarla bağını tespit ettin mi Danıştay cinayetenin glock marka silahla işlenmesi tek delildir. Rahip Santoro cinayeti ile bağlarını ispat ettin mi? O zaman yazma” diye konuştu.
“İddianame değil beşinci sınıf cinayet romanı” diye konuşan Kerinçsiz, sanıkların “darbeye teşvik” ile suçlandığını ancak Türk Ceza Kanunu’nda böyle bir suç bulunmadığını söyledi. TCK’nin 312. maddesinin “hükümeti cebir ve şiddetle işbaşından uzaklatırmak”, 313. maddenin ile “Silahlı işyana teşvik” suçlarını içerdiğini anlatan Kerinçsiz “AKP İlçe Başkanı gibi iddianame yazılmış” dedi.
Cumhuriyet’e atılan bombalara ilişkin olarak iddianamede 3 ayrı tezin savunulduğunu anlatan Kerinçsiz, 533, 534, 471, 445, ve 442. safyalarında Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar ile Ümraniye’de bulunanlar arasında bağ kurulduğuna dikkat çekti. İddianamede 478. sayfada Eskişehir’de Fikret Emek’in annesinin evinde bulunanlar ile 476. sayfada Eskişehir ve Ümraniye’dekilerle bağlantılı bulunduğunun yazıldığını anlatan Kerinçsiz şöyle devam etti: “Savcılar test yapıyorum. ‘Cumhuriyet’e atılan bombalar hangi gruptandır: a.Ümraniye, b. Eskişehir, c. ikisi, d. Hepsi’ Böyle iddianame olmaz. Bu bombalar Osman Yıldırım ve Alparslan Arslan’ın eline nasıl geçti? Bunlar yok.” İlhan Selçuk’un kendi gazetesine bombalatmak ile suçlanmasının mantıksız olduğunu belirten Kerinçsiz “İddianame mahkemeyi yıldırmak, sayfa doldurmak amacıyla yazılmış” diye konuştu. Kerinçsiz 12. gününde tamamladığı savunmasının uzun sürmesinin kendi hatası olmadığını belirterek “İddianamede yapılan tekrarlar beni böyle bir savunma yapmaya mecbur etti. Ayrıca sanıklardan bazılarının içinde bulundukları psikoloji nedeniyle kendilerini savunmamaları da benim savunmamın uzamasına neden oldu” dedi.
AA'dan alınan bilgiye göre Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorularını yanıtlayan Kerinçsiz'e, ''Milli Güç'' sitesindeki yazarlar arasında kendisi, Sevgi Erenerol ve Şener Eruygur'un isminin yer aldığı hatırlatıldı.
Kerinçsiz de bu sitenin editörünün Muammer Karabulut olduğunu, genellikle ''Milli Güç Platformu''nun haberlerinin yayınlandığını kaydetti.
Turan Çömez'i, Azerbaycan hükümetinin davetlisi olarak gittiği toplantıda gördüğünü, Şener Eruygur ile bir miting sırasında tokalaştığını ifade eden Kerinçsiz, Tuncer Kılınç'ı ise hiç tanımadığını söyledi.
Muzaffer Tekin ile 2006 yılının Nisan ayında Beyazıt'taki Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'i anma töreninde tanıştığını ileri süren Kerinçsiz, ''Ondan önce 9 Mart 2006'da Galatasaray Lisesi önünde düzenlediğimiz etkinliğe katılmış ama o zaman ben onu tanımıyordum. Onun haricinde hiç karşılaşmadık. Beyazıt'a herkes bireysel olarak gelmişti. Muzaffer Tekin'in bir grubu yoktu. Kimse orada birbirini tanıştırmadı. Muzaffer Tekin ile tesadüfen tanıştık ve tokalaştık'' dedi.
Savcı Pekgüzel'in, Büyük Hukukçular Birliği'nde, aralarında geçen bir tartışmanın ardından Oktay Yıldırım'ın hastaneye kaldırıldığının iddia edildiğini belirtmesi üzerine Kerinçsiz, o tür bir şiddeti yapmasının mümkün olmadığını söyledi.
Olayın ardından hastaneye gittiğini, Yıldırım'ın kaşının yarıldığını anlatan Kerinçsiz ''Hastanede sert bir tartışma yaşanınca 'olay büyümesin' diye hastaneden ayrıldım ve bir daha da görüşmedim. Bu konuyla alakalı Muzaffer Tekin'i aramadım da bilgi de vermedim'' dedi.
Diğer sanıklarla ilişkisi
Bekir Öztürk ile telefonla tanıştığını, yüz yüze ilk görüşmelerinin ise 2006 yılının Nisan ayında olduğunu belirten Kerinçsiz, 5 Kasım 2006'dan itibaren cezaevine girene kadar aralarındaki husumetten dolayı tek bir görüşmeleri bulunmadığını söyledi.
Oktay Yıldırım, Bekir Öztürk ve Behiç Gürcihan ile aralarında geçmişe dayalı bir dostluk olmadığını ifade eden Kerinçsiz, ''Aramızda yoğun bir ilişki yoktu. Oktay Yıldırım'ı gazi olarak bilirim. Etkinliklere, bu gazilik sıfatıyla katılmıştır. Kişi olarak birlikte olamayacağınızı anladığınız insanlarla yollarınızı ayırırsınız'' diye konuştu.
Savcı Pekgüzel, Kerinçsiz'e ''Size yeni açılan iddianamedeki bazı isimleri sayacağım. Bunları tek tek tanıyıp tanımadığınızı ve tanıyorsanız nasıl tanıştığınızı, irtibatınızı söyler misiniz?'' sorusunu yöneltti.
Kemal Kerinçsiz bu soruya ''Ahmet Hurşit Tolon'u, sadece Eminönü'nde Turgut Özakman'ın bir konferansı sırasında gördüm ama tanışmadık. Elini dahi sıkmadım. Bir telefon görüşmesi görünüyor ama ben bir kez bile görüşmedim'' karşılığını verdi.
Bu sırada Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, savcı Pekgüzel'i ''Bu sorular diğer dosyanın soruları. Daha sonra sorarsınız'' şeklinde uyarması üzerine Kerinçsiz, ''Benim için sorun değil. Rahatlıkla cevaplayabilirim'' dedi.
"Veli Küçük ile samimi değilim"
Kerinçsiz, Savcı Pekgüzel'in, ''Büyük Hukukçular Birliği'nin yönetim kurulu toplantısına yabancı hiç kimsenin katılmadığını söylüyorsunuz. Ancak Levent Temiz, savcılık ifadesinde bu toplantılara Oktay Yıldırım, Halil Behiç Gürcihan ve Güler Kömürcü'nün katıldığını söylüyor. Açıklar mısınız?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Güler Kömürcü basın mensubu olarak beni aramıştır. Basınla ilgili haber konusu olabilecek etkinlikler konusunda görüşmüşüzdür. Levent Temiz'in, Güler Kömürcü'nün Büyük Hukukçular Birliği yönetim kurulu toplantılarına katıldığı yönündeki ifadesi doğru değildir. Bu toplantılar, sivil toplum örgütlerinin yapacakları etkinliklerden önce bir araya geldikleri toplantılardır. Her toplantı, farklı bir sivil toplum kuruluşu merkezinde yapılırdı. Güler Kömürcü ve Zekeriya Öztürk, bırakın Büyük Hukukçular Birliği'ne girmeyi, yerini dahi bilmez. Levent Temiz'in ifadesinin nasıl alındığını ben de biliyorum. Sorguyu siz yaptınız. Sizin tavrınız nedeniyle müdafisi sorgunun yarısında odanızı terk etmiştir.''
Bunun üzerine Savcı Pekgüzel, ''Kendisi de bir avukat. Üç müdafi eşliğinde ifadesi alındı. Hiç kimse de sorguyu terk etmedi'' dedi.
Kerinçsiz de ''Levent Temiz'in bu konudaki ifadelerini kabul etmiyorum. Çünkü aramızda husumet vardı. Büyük Güç Birliği Platformunun Başkanı olmak istiyordu. Ben şahsen onun başkan olmasını istemedim. Zor ve sorunları olan bir insandır. Bir derneğin başkanlığını yürütecek yapıda birisi değildir. Bu nedenle bu ifadelerinin tamamen husumetten kaynaklandığını düşünüyorum'' görüşünü dile getirdi.
Savcı Pekgüzel, Dünya Azerbaycanlılar Toplantısında çekilen bir fotoğrafı Kerinçsiz'e gösterdi. Fotoğrafın çekildiğini hatırladığını belirten Kerinçsiz, Veli Küçük ile fazla samimi olmadığını söyledi.
Kerinçsiz, ''Keşke samimi olabilseydik. Yollarımız hiç kesişmedi. Saygın bir paşadır. Sadece iki-üç toplantıda karşılaştık. Kendisiyle hiçbir irtibat kurmadım. Bizim etkinliklerimiz, açtığımız davalarımız, duruşma günleri internet sitemizden yayınlanır. Ben Veli Küçük'e bu konularla ilgili hiçbir bilgi göndermedim, vermedim. Siteden bu bilgileri rahatlıkla alabilirler. Veli Küçük'ten çıkan belgeler de bu siteden alınmış olabilir'' diye konuştu.
Kemal Alemdaroğlu'nu tanımadığını, hiç telefon görüşmesi yapmadığını, birlikte hiçbir etkinliğe katılmadığını anlatan Kerinçsiz, ''Ergun Poyraz'a, 'Musa'nın Çocukları' ve 'Musa'nın Gülü' kitaplarından dolayı sivil toplum kuruluşları olarak bir ödül vermek istedik. Ancak cezaevine girdiği için ödülünü veremedik. Ergun Poyraz, bu ödülü kendisine verilmesini söylememiştir. Biz uygun gördük'' dedi.
"Siyasi düşünceme ters"
Kemal Kerinçsiz, Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın sorusu üzerine, yüksek lisans yaptığını, doktoraya da başladığını belirterek, işlerinin yoğunluğu nedeniyle üniversitede kalmadığını, kazanmasına rağmen aynı nedenlerle savcı olmadığını anlattı.
Savcı Taşkın'ın, Danıştay davasının sanıklarından Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ı tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Kerinçsiz, ''Siyasi düşünceme ters. Bu kişilerle işim olmaz. Bu tür gruplarla sokakta bile yan yana geçtiğimi hatırlamıyorum. Hiçbir etkinlikte bulunmadım'' diye konuştu.
Taşkın'ın ''Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin açtığı davalar sonrasında yaptığınız basın açıklamalarındaki tavırlarınızla suç işlediğinizi düşündünüz mü? Açıklamalarınızın kalabalık olması için çabaladınız mı?'' sorusuna Kerinçsiz, Hrant Dink ve Elif Şafak davaları başlamadan tek satır açıklamada bulunmadıklarını, davalar bittikten sonra 3 dakikalık bir bilgilendirme yaptıklarını, bunların açıklama olmadığını ileri sürdü.
Kerinçsiz, ''Irkına hakaret edilen insanlar, tepkisini koyabilir. Bu hak arama kapsamında değerlendirilmeli. Tahrik içeren davranış ve tavırları asla tasvip etmem'' dedi.
Sanık Kerinçsiz, başka bir soruya karşılık da katıldığı Taksim'deki Azerbaycanlılar mitinginde iki ayrı grubun olduğunu ifade ederek,
''Veli Küçük bir tarafta duruyordu. Muzaffer Tekin ile Sevgi Erenerol diğer tarafta. Çünkü ikisinin arası açıktı. Burada barıştılar. O olaydan sonra verdiği beyanat nedeniyle araları açılmıştı''diye konuştu.
Kerinçsiz savcıların kişiliklerini yönelik hakaret kastı olmadığın yaptıkları hukuk dışı ve yanlış işlemleri ifade etmeye çalıştığını söyledi.20 Ekim 2008’de başlayan Ergenekon davasında üçü tutuksuz 49 sanığın sorgu ve savunması alındı. 2455 sayfalık iddianame 9 gün toplan 40 saatte okunurken Kerinçsiz iddianameyi aşarak 12 oturumda 60 saatte savunmasını tamamladı. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ise savunmasını 4 günde toplam 18.5 saatte verdi. Tutuklu sanıklardan Selim Akkurt ise 15 dakikada savunmasını tamamlamıştı. 46 tutuklu sanıkla başlayan davada Mahmut Öztürk, Vedat Yenerer, Gazi Güder, Muammer Karabulut, Orhan Tunç, Abdulmuttalip Tonçer, Vatan Bölükbaşoğlu, Sami Hoştan, Hüseyin Gazi Oğuz farklı tarihlerde tahliye oldu.
Cezaevi kapısında kaza
Silivri Cezaevi’nin çıkışında tutuklu ve hükümlüleri taşıyan araç freni boşalarak basın mensuplarının kullandığı ve çay ocağının bulunduğu çadırlara girdi. Kazanın sabah erken saatlerde gerçekleşmesi ve çadırların boş olması can kaybını önledi.