Tülin Tezer, 5 kıtada korna çalıyor
Tülin Tezer, Renault’tan, Tesla’ya, Ford’a dünya devi otomobil, kamyon, iş makinası markalarına korna üreten Seger'in başındaki yönetici. Şu anda 70 ülkeye korna satıyorlar. Uzayda bile korna çalmışlar.
Şehriban KıraçTürkiye’nin önde gelen korna üreticisi Seger Genel Müdürü Tülin Tezer’in makine mühendisliğinden mezun olup iş bulması pek kolay olmamış. İş ilanlarında hep “erkek eleman aranıyor” engeliyle karşılaşmış. Sonra erkek egemen bir alanda otomotiv yan sanayinde işe başlamış. Sonrası genel müdürlük ve aralarında Renault, Isuzu, Audi, Honda, Mercedes-Benz, Volkswagen, Tesla, Nissan, Ford, Dacia’ya, Karsan, Temsa, Otokar, DAF gibi dünya devlerine korna üretimi. Hatta uzaya çıkan Tesla aracın sesli ikaz cihazını da üretmiş. Şu anda 70 ülkeye korna satıyorlar.
Seger Genel Müdürü Tülin Tezer, Seger'in hep kadın dostu bir şirket olduğunu belirtirken “Her şirketin bir kalite, çevre politikası vardır, biz bunun yanına bir de toplumsal cinsiyet eşitliği politikamızı oluşturduk” diyor. Tülin Tezer ile ağırlıklı erkeklerin çalıştığı otomotiv yan sanayindeki başarısını ve hayallerini konuştuk.
* Seger’in hikayesinden biraz bahseder misiniz neler yapıyorsunuz?
Seger 1981’de kuruldu. Hemen hemen tüm araba modellerinde sesli ikaz cihazı olan korna olarak kullanılıyor. Binek araçlar, otobüs, kamyon, TIR, iş makinası, traktör gibi her alana ürün üretiyoruz. Renault gibi global markalra direkt ihracat yapıyoruz. Binek araçta Tesla’nın, ağır vasıtada MAN, Daimler gibi firmaların tedarikçisiyiz.
Türkiye’deki tüm üreticilere korna tedarik ediyoruz. Üretimimiz Bursa’da. 16 yıldır da Çin’de üretim merkezimiz var, orada da üretiyoruz. Rusya’da satış ofisimiz var. Toplam 350 kişi çalışıyor. Bunların 190’ı Bursa fabrikamızda. Toplam korna üretim kapasitemiz yıllık 16 milyon adet. Yenileme pazarında da kornalarımız var. Yaklaşık 70 ülkeye ihracat yapıyoruz. Üretimimizin yüzde 75-80’i ihracat. İhracatın büyük bölümü Avrupa’ya yenileme ürünleri ise Kuzey Afrika, Ortadoğu, Asya Pasifik, Latin Amerika bölgelerini kapsıyor. 5 kıtada ürünlerimiz satılıyor. Yıllık 24 milyon dolar ciromuz var.
* Tesla’nın uzaya giden aracına da siz mi korna ürettiniz?
Muhtemelen bizim kornamız kullanılmıştır. Çünkü o dönem korna tedarikçisi bizdik. 7-8 yıldır Tesla ile çalışıyoruz. İlk elektrikli araçlarına da üretim yaptık. Yeni modellerin artmasıyla Tesla ile iş hacmimiz de yıldan yıla artıyor.
AVRUPA TOK SES, ASYA TİZ SES TERCİH EDİYOR
* Coğrafya ya da ülke bazında korna sesleri değişiyor mu?
Elektrikli araçlarda salyangoz ve disk tipi diye iki korna çeşidi tercih ediliyor. Kornalar kullanım alışkanlıklarına göre şekilleniyor. Avrupa’da şehir içinde çok fazla korna kullanımı yok. O pazarlarda salyangoz korna daha çok tercih ediliyor. Çünkü sesi daha tok ve daha uzağa taşıyan bir yapısı var. Asya Pasifik ülkeleri, Afrika, Ortadoğu gibi ülkelerde günlük hayat içinde şehir içinde korna kullanımı daha fazla. Bu ülkelerde disk tipi daha tiz sesli ve yakındaki alana ses veren korna modelleri tercih ediliyor.
* Seger’e nasıl başladınız, erkek egemen bir alanda nasıl genel müdürlük statüsüne geldiniz, zor olmadı mı?
1989’da Uludağ Üniversitesi makine mühendisliği bölümünden mezun oldum. otomotiv sektörü kadınları işe alma fikrine çok da açık değildi. O dönemde çok firmaya başvurdum ama kadın olduğum için tercih edilmedim. Sonra yolum Seger ile kesişti. Seger 30 yıl evvelinden kadınlarla çalışma fikrine açıktı. İlk kalite bölümünde başladım çalışmaya. 10 sene sonra mühendislik departmanına geçtim. 2008’de genel müdür olarak atandım.
ÇALIŞANLARIN YÜZDE 25’İ KADIN
* Kendinizi kabul ettirme anlamında zorluk yaşadınız mı?
İlk başladığım yıllarda hep atölye ortamında çalıştım. O dönemde ufak tefek önyargılar oluyordu. Ama sonuçta kararlı durursanız önyargıların üstesinden geliyorsunuz. İnsanlar da sizi kabulleniyor. Sonrası desteğe dönüşüyor. Tepeden gelen bir genel müdür olmadığım için zorlukla karşılaşmadım. Seger’de kadın erkek birlikte çalışma kültürü çok yerleşti artık. Toplam çalışanların yüzde 25’i kadınlardan oluşuyor. Beyaz yakada yüzde 30’a çıkıyor. Montaj atölyesinde de plastik enjeksiyon bölümünde de çalışan kadınlarımız var.
* Toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili çalışmalarınızdan dolayı çok ödül de aldınız, bu başarının sırrı ne?
Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını 2017’de Birleşmiş Milletler Kadını Güçlendirme İlkeleri’ne (UN Women Empowerment Principles - UN WEPs) imza atarak kamuoyuna da duyurmuştuk. Şirket içerisinde bir eşitlik grubu oluşturduk. Sonrasında toplumsal cinsiyet eşitliği politikası oluşturduk. Her şirketin bir kalite, çevre politikası vardır biz bunun yanına bir de toplumsal cinsiyet eşitliği politikamızı oluşturduk.
Bursa Platformuna katıldık. Aile içi şiddete karşı çalışmalar yapıyoruz. Bu gerçekten toplumsal bir sorun acı bir şekilde yaşıyoruz. Sabancı Vakfı ve BM Nüfus Fonunun gerçekleştirdiği iş dünyası aile içi şiddete karşı gerçekleştirdikleri projeye katıldık. Çalışanlarımızı aile içi şiddete karşı bilinçlendimek için Mor Salkım Derneği ile protokol imzaladık. Bunun bir yansıması olarak da ödüllendiriliyoruz. Bu hem bize güç veriyor hem de bu alandaki motivasyonumuzu arttırıyor.
ÖNYARGILARI YIKMALIYIZ
* Çalışma hayatında kadın sayısı hala çok düşük, bu oranı arttırmak için neler yapılmalı?
Türkiye’de kadınların iş güçüne katılımı yüzde 32’ler seviyesinde, pandemi nedeniyle de düşüyor. Her şirkette kadın ve erkeğin birlikte ve eşit seviyelerde bulunması şirketlere büyük kazanımlar sağlıyor ve verimliliği artırıyor. Bu gerçeği şirketlere ve yöneticilere anlatmak gerekiyor. Cam tavanları oluşturan ön yargıları yıkmak lazım. Tabi burada eğitim ve rol modeller çok önemli.
Kız çocuklarını iş hayatına sokmak için belki lise çağlarına inmemiz lazım. Rol modelleri o çocuklara göstermemiz gerekiyor. Bunu yasalarla desteklemek lazım. Kadın kotaları da konulabilir.
* Girişimci olmayı düşünen kadınlara neler önerirsiniz?
Cesaretli olsunlar. Kadınların da kendilerine koydukları bir takım ön yargılar var, önce bu önyargıları kadınlar kırmalı. Erek işi kadın işi kavramını öncelikle beynimizde yıkmalıyız. Kadınlar başarılı olacaklarına kendilerini inandırmalı, sorumluluk almaktan kaçınmamalılar. İş yaşamında yükselmeleri için kendilerini her anlamda donatmaları gerekiyor.
AÇIK KAPI POLİTİKASI UYGULARIM
* Günlük rutininiz nasıl?
Pandemi ile çalışma şeklimiz değişti. Artık her şey online. İletişime çok önem veriyorum. Klasik bir genel müdür değilim, yani özel bir oda formatım yok, açık kapı politikasını uyguluyorum. Her şeyi konuşarak hallediyoruz. Her türlü kararı birlikte alıyoruz. Her kararımı onlara danışırım.
* Tutkularınız, hobileriniz neler?
Fırsat buldukça kitap okurum. Teknolojik gelişimlerle ilgili videolar izlemeyi seviyorum. Yeni teknoloji, gelecek nereye gidiyor tarzı şeylere meraklıyım. Yürüyüş yapmayı seviyorum.
* Ne dinlersiniz?
Türküleri çok severim. İçinde bulunduğum moda göre değişiyor ama sanat müziğini, klasik müzik müziği de çok severim. Zeki Müren, Sevcan Orhan ve Funda Arar’ı dinlemeyi seviyorum.
* Neleri izlemekten hoşlanıyorsunuz?
Daha çok Netflix izliyorum. Gerçek yaşam, biyografik filmler ilgimi çekiyor. Oradan da kendime dersler çıkarıyorum. Kitap seçimim de daha çok tarihsel ve gerçek olaylardan yana olur.
* Dostlarınızı neye göre seçersiniz?
En büyük değerim dürüst olmak. Dürüstlükten korkmamak gerekiyor. Samimiyet çok önemli.
HAYALİM DAHA ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR TÜRKİYE
* Nasıl bir Türkiye hayaliniz var?
Çoğu değerimizi kaybettik, daha ileriye gitmemiz gerekirken geriye gittik. İnsanların dürüst olduğu, bir takım değerleri kaybetmediği, herkesin düşüncelerini özgürce ifade ettiği bir Türkiye hayal ediyorum. Daha fazla teknoloji ürettiğimiz bir ülke olmalıyız.