49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali (07.10.2012)

49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin geleneksel korteji yapıldı.

cumhuriyet.com.tr

Kortej öncesinde Antalya Kültür Merkezi (AKM) önünde düzenlenen törende konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Altın Portakal'ı ''Halkın Portakalı'' olarak kabul ettiklerini belirtti. Altın Portakal'ın bu yılki temasının ''Mizah, Muhalefet ve Demokrasi'' olduğunu hatırlatan Akaydın, şöyle konuştu: ''Türkiye Cumhuriyeti gerçekten hoşgörüyle yönetilmesi gereken bir cumhuriyettir. Kin ve nefretle, öfkeyle yönetilmesi gereken bir cumhuriyet değil. Hoşgörüyü en güzel temsil eden de mizah. Mizah anlayışımızı yeniden gözden geçirmemiz lazım diye düşünüyorum. Muhalefetimizin, özellikle sanatsal muhalefetimizin çok daha özgürce yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin daha kaliteli bir demokrasiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.''

Mustafa Akaydın, çeşitli davalar nedeniyle tutuklu bulunan kişileri hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İçlerinde belki benim idrak edemediğim suçlu insanlar olabilir, ama ben 'Hasdal'a ve Silivri'ye özgürlük' diyorum. İçlerinde yakından tanıdığım bilim adamları var. Prof. Kemal Gürüz, Prof. Mehmet Haberal, Prof. Fatih Hilmioğlu... Bu insanların isimleri unutturulmaya çalışılıyor. Çok güzel milletvekilleri var, Mustafa Balbay... Çok güzel yazarlar var, Ergun Poyraz, Sevgi Erenerol, Doğu Perinçek... İçlerinde bir Cem Tuğamiral var ki ben bunun kadar vatansever bir Türk subayı, ben de subay çocuğuyum, tanımadım. Ben bu insanlara özgürlük diliyorum. Bu çağrı Antalya'nın.''

Törene, eski Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen de katıldı. Konuşmanın ardından üstü açık araçlara binen sanatçılar, AKM önünden Büyükşehir Belediyesi'ne kadar düzenlenen kortejde halkı selamladı. Antalya halkı sanatçılara büyük ilgi gösterdi. Özellikle kortejin önündeki araçtan halkı selamlayan Türkan Şoray en fazla ilgi çeken isim oldu. Yurttaşlar Türkan Şoray'a çeşitli hediyeler verdi.

Öte yandan, kortej sırasında uzun süre Türkan Şoray'ın içinde bulunduğu aracın peşinden koşan Selma Utku adlı yurttaş, Şoray'ın dikkatini çekmeyi başardı. Türkan Şoray, eğilerek Utku ile fotoğraf çektirdi.

Selma Utku, yaptığı açıklamada, sırf Türkan Şoray'ı görmek için bir günlüğüne Ankara'dan Antalya'ya geldiğini anlattı. Şoray'a hayran olduğunu ve onun için kilometrelerce yürüyebileceğini belirten Utku, ''Yorulmadım, onun için yorulmuyorum. Sırf onun için geldim'' dedi.

Sanatçılar daha sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi'nde düzenlenen kokteyle katıldı. Bu sırada Anadolu Ateşi gösteri sunarken, Yaşam Akademi'nin zihinsel engelli sanatçıları da konser verdi.

 

Derin Düşünce'nin galası yapıldı

49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasında yarışacak Derin Düşünce'nin galası yapıldı. Antalya Kültür Merkezi Aspendos Salonunda düzenlenen galaya filmin yönetmeni Çağatay Tosun ile oyuncular Hakan Gerçek, Berrak Kuş ve çok sayıda izleyici katıldı.

Yönetmen Tosun, film gösteriminin ardından düzenlenen söyleşide, filmi 1,5 sene önce yapmaya karar verdiklerini, filmin çıkış noktasının toplumsal eleştiri yapabilmek, aile kavramını sorgulamak ve yetişkinlerin çocuklar üzerindeki etkisini belirgin olarak ortaya koyabilmek olduğunu söyledi.

Filme yapılan eleştiriler

Tosun, bir izleyicinin, ''Filmi temposu neden düşüktü'' şeklindeki sorusu üzerine, ''Bir çocuğun bakış açısıyla zamanı akıtmaya çalıştık. Bir çocuk için zaman, bir yetişkin gibi hızlı akmıyor. Kendi çocukluğumuzdan bunu biliyoruz. Bu nedenle filmin temposunu düşük tutmanın doğru olabileceğini düşündük'' diye konuştu.

Söyleşiye katılan bir izleyici, filmin kendisini sinirlendirdiğini belirterek, ''Türk toplumunun değerlerini, kıstaslarını öyle bir ortaya koymuşsunuz ki bir baba olarak tüylerim diken diken oldu. Ensest ilişkiyi mi anlatmaya çalıştınız, verdiğiniz mesaj nedir? Onu da anlamış değilim. Bir baba, bir kız... 'Yazıklar olsun' diyorum size...'' şeklinde konuştu.

Bu tepki üzerine Tosun da filmde bir baba ve bir kızın arasındaki olağan baba-kız sevgisini anlatmaya çalıştıklarını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Aslında beyefendinin reaksiyon gösterdiği şeyi eleştirdik. Sadece bir baba ve kız arasında, yapısı itibarıyla kötü bir ailenin içinde doğmuş olan, hayatını tek başına kalarak öğrenmek zorunda kalan bir çocuğun aile kavramını yeniden üretmesi üzerinden gittik. Bir baba ve kızın arasında olması gerekenin dışında en ufak bir temas yoktur. Filmin tüm kodları bunun üzerine kuruludur. Geleneksel aile yapısı sinema sanatının kriterleriyle örtüşmüyor olabilir, ama geleneksel Türk aile yapısına aykırı bir cümle kurmadık. Tüm film boyunca eleştirmeye çalıştığımız şey bu ön yargılardı. Bir baba ve kızı arasındaki samimi, sıcak, sadece bu ilişkiyi içeren bir anlatı sunmaya çalıştık. Aslında tüm kodlarımızla ensesti eleştiren, enseste karşı çıkan, ensestin fiziksel ve psikolojik şiddet olduğunu ortaya koymaya çalıştık. Filmin bütün ana konusu budur.'' Bazı izleyiciler de yönetmen Tosun'u genelde açıklanmaktan korkulan şeyleri filminde gösterdiği için tebrik etti.

 

Film

Yönetmenliğini Çağatay Tosun'un yaptığı 88 dakikalık filmde, annesinin ölümünün ardından hayata küsmüş babasını hayata döndürmeye çalışan, bu sırada babasına kontrolsüz bir sevgi besleyerek annesinin yerine geçmeye çalışan bir kızın hikayesi anlatılıyor.