4. Köprüye Hayır!
cumhuriyet.com.trİstanbul tıkandı ve yaşanmaz hale geldi. İstanbul’un büyük sorunu, kontrolsüz, plansız anormal büyümesidir.
Çözüm; nüfus, yerleşme ve ulaşım konularının bütüncül planlama anlayışıyla ele alınıp çözülmesine bağlıdır.
“Daha üçüncüsü ortada yok, dördüncüsü nereden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyim. 3. Boğaz köprüsünün temeli 29 Mayıs günü atıldı. Bu gidişle, ömrümüz yeterse dördüncüsünün tartışıldığını, onaylandığını ve yapıldığını da göreceğiz. Bu nedenle 4., hatta 5. köprülere şimdiden karşı çıkmak gerekiyor.
Artık, öteden beri söylediğimiz köprüler tuzağına düşmüş bulunuyoruz. Yine söyleyelim: Köprüler doğurgandır.
Yapılan köprü ileriye dönük bir tehlikeyi de beraberinde getirir; geçişleri teşvik ederek kendisini izleyecek başka köprülerin yapımını zorunlu kılar. İstanbul Boğazı’nda bugün yaşanan durum budur.
Öte yandan, “köprü” yalnızca bir köprüden ibaret değildir; bir sistemin yalnızca bir bölümüdür. Bağlantı yolları, çevre yolları köprünün tamamlayıcılarıdır. Üstelik, yapılmış olan ilk iki köprünün yalnızca lastik tekerlekli araçlara, hatta özellikle otomobillere göre düzenlenmiş olması o köprülerin geçiş verimliliğini de azaltmıştır.
2. köprünün yalnızca transit trafik için yapılacağı söylenmişti. Bu yolun İstanbul’un dışından transit geçen kıtalararası bir yol olacağı düşünülmüştü. Oysa çok geçmeden çevresinde gelişen yoğun yapılaşmayla, ağırlıklı olarak özel otolara hizmet veren bir şehir içi yolu haline geliverdi.
Köprülere dayalı ve otomobile yönelik ulaşım çözümleri İstanbul’un her iki yakasındaki yerleşim dengelerini kökünden sarstı. Şehir yanlış ve başıboş şekilde kuzeye doğru yayıldı.
3. köprü konusu 2. köprünün 1988’de açılmasından kısa bir süre sonra gündeme gelmişti. Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde yeni bir köprüye karşı olduğu, hatta “3. köprü İstanbul için cinayettir” dediği biliniyor. İstanbul Şehir Gazetesi’ndeki 20 Mart 1995 günlü haberi aktaralım: Başkan Erdoğan, Başbakan Tansu Çiller’in Japonya gezisi dönüşünde kendisine 3. Boğaziçi köprüsü için müjde verdiğini söylemiş, “3. köprü İstanbul için cinayettir. Kuzey bölgemizde kalan yeşil alanların imara açılarak katledilmesinden başka bir şey değildir. İnşallah bu cinayet bitmeden hükümet değişir” demiş.
Şimdi Çiller’in yerinde Erdoğan var. O dönemde Çiller’in önerisine tepki gösteren Erdoğan’ın girişimiyle bu kez 3. köprünün temeli büyük coşku ve gösterişli törenlerle atıldı. İki yıl içinde bitirileceği söylenen köprü, İstanbul’un iyice kuzeyinde Garipçe ile Poyrazköy arasında yer alıyor. Demek ki geçen sürede Sayın Erdoğan’ın görüşleri değişmiş.
Köprüler tuzağı etkisi nedeniyle, 3. köprü girişimi gündemden hiç düşmemişti. 2005’te İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, Karayolları Genel Müdürlüğü’nce getirilen, Boğaz’a 3. köprü teklifini onayladı. Öneriye göre, “İstanbul Boğazı Raylı Sistemli 3. Karayolu Geçişi” projesinde köprünün Arnavutköy-Vaniköy arasında yapılması öngörülüyordu. Ne var ki güzergâhı konusunda net bir bilgi verilmiyordu. Buna karşın, öneri AKP’li üyelerin oylarıyla kabul edildi.
Arnavutköylüler köprüye karşı çıkarak kararı sürekli protesto ettiler, gündemde tuttular, direndiler.
Belediye Başkanı Kadir Topbaş, belediye meclisinin o kararını sonradan nedense veto ederek meclise geri gönderdi. Topbaş bu kez, Başbakan’ın, köprünün daha kuzeye, Karadeniz’e doğru bir yere yapılmasına yönelik görüşlerinin Meclisçe dikkate alınacağını belirtiyordu.
3. köprü önceki planlarda olmadığı gibi İstanbul için hazırlanıp 2009’da onaylanmış olan 1:100.000’lik Çevre Düzeni Planı’nda da bulunmuyordu. O planın hazırlanmasında görev alanlar, İstanbul Metropoliten Planlama Bürosu (İMP) uzmanları ve danışmanları, anılan köprünün gereksizliği ve yaratabileceği zararlar konusunda görüş birliğine varmışlardı. Ayrıca ilgili 3 No’lu Koruma Kurulu daha 1994 yılında Garipçe ve Poyrazköy’ü “sit” ilan etmiş ve köprü için o güzergâhı reddetmişti.
Tartışmalar sürerken Başbakan’ın, yöreyi helikopterle gezerek köprünün yerini belirlemeye çalıştığını medyadan öğrendik.
Evet, şimdi 3. köprü yapılıyor. Yeni havalimanı ile birlikte şehrin kuzeye doğru tümüyle yayılmasına neden olacağı kaygıları çok yaygın. Kaygılar yetkililerce göz ardı ediliyor. Önümüzdeki süreçte yüzbinlerce ağaç kesilecek, su havzaları yok olurken ekolojik dengeler bozulacak; İstanbul, o yörelerdeki yeni yerleşmelerle daha da azmanlaşacak. Dahası, yeni köprü İstanbul’un ulaşım çilesini azaltmayacak.
İstanbul tıkandı ve yaşanmaz hale geldi. İstanbul’un büyük sorunu, kontrolsüz, plansız, anormal büyümesidir. Çözüm; nüfus, yerleşme ve ulaşım konularının bütüncül planlama anlayışıyla ele alınıp çözülmesine bağlıdır. Bu da ancak, politik kararların ötesinde, ciddi bilimsel yaklaşımlarla olabilir.
“4. köprüye hayır!” demeye başlamanın tam zamanıdır.