30 bin yarasayı insanlık öldürdü
Kirpikli yarasalar TOKİ’nin yaptığı yapay mağaralara gitmedi. Çevreciler diyor ki, “ölüme yattılar”...
Hikmet Çetinkaya / CumhuriyetHavran ovası, Kaz Dağları ve Madra Dağı arasında kalır. Binlerce yılın tarihini ve uygarlığını, içinde barındırır.
İki dağın arasında kalan ova zeytin ağaçlarıyla kaplıdır...
Binlerce yıldır bu böyledir...
İnsanlar geçimini zeytincilikle kazanır.
Antik çağlarda kokulu üzümleriyle, Pergamon kraliçelerine ürün sunan bereketli topraklar, Edremit ovasıyla birlikte Thene ovası olarak anılırdı. Kaz Dağları ve Madra Dağı’nın suları yetip artıyordu bile yöre insanlarına. Çokuluslu altın avcıları oralara yerleşti. Barajlar yapıldı, orada yaşayan uzun kirpikli 30 bin yarasa yitip gitti. Çünkü barajın yapıldığı kayalık alanda, yarasaların doğal barınakları vardı...
Doğa onlara yuva kurmuştu...
O uzun kirpikli, uzun bacaklı yarasalar zeytin zararlılarını yiyerek, meyveleri ve ağacı korurlardı. Yöre onların doğal yaşama ortamıydı...
Devletimiz TOKİ’nin önderliğinde yarasalara yapay mağaralar yaptı...
Doğal mağaralarından kovalamak için doğal mağaraların içerisini aydınlattı ve soğuttu...
Evdeki hesap çarşıya uymadı...
20-30 bin yarasa doğal mağaralarını terk edip yeni yapılan yapay mağaralarına yerleşmedi...
Ölüm orucuna yattılar
Yarasalar ilginç bir varlıktır...
Uçabilen tek memeli hayvandır. Kanatları deridir. Küçük gözleriyle de görebilir, ama genellikle kanatlarını çırparken çıkardığı yüksek frekansta seslerin bir cisme çarpıp yansımasıyla çevresindeki avları algılar. Ses dalgalarına çok duyarlıdır yarasalar...
Canlı bir radar gibidir!
İnsan kulağı, frekansı en çok 20 bin olan sesleri duyarken yarasa, frekansı 200 bin olan sesleri rahatlıkla duyabilir.
Yarasalar böceklerle, sineklerle, meyvelerle beslenir...
Yuvaları olan doğal mağaralarında, baş aşağı durarak uzun kış uykusuna yatıp
ilkyaza dek doğaya çıkmazlar...
Beş yıl önce zeytin ülkesi Edremit Körfezi’nde yarasalar konuşuluyordu...
Nereye gitmişti yarasalar?
Konu Meclis gündemine getirildi Balıkesir milletvekilleri tarafından. Hükümet umursamadı...
Zeytin alanlarında ölü yarasalar bulundu...
Belki yaşıyorlar, doğal mağaralar arıyorlar...Bu bir umut!
Çevreciler diyor ki:
“İğneboğazı’nda bulunan mağaralar baraj sularına gömüldü ve onlar yapay mağaralarda yaşamak istemeyip ölüm orucuna yatıp öldüler...”
Arılar yok olursa...
Yazımı yazarken aklıma geldi Albert Einstein’in şu tümcesi:
“Arılar yok olursa insanlık da bir süre sonra yok olur!”
Muğla ve Aydın yöresinde madenciler o güzelim çam ağaçlarını kestiler, arılar öldü...
Zeytin ağaçları mayıs ayı sonlarına doğru ya da haziran başında çiçeklenir...
Zeytin dalı barışın simgesidir!
Sarı beyaz çiçekler, arılarla böceklerle, öteki uçucularla döllenir, meyveye yatar.
Eğer poyraz esiyorsa, uçan canlılar, polenleri ağaçlar arasında iyi taşırsa o yıl ürün bol olur!
Ürün kasım ayında toplanmaya başlar zeytin ağacından...
Aralık ortasında ürün toplanmış olur!
Bu yıl da zeytin bol ürün vermedi...
O uzun kirpikli, küçük gözlü, memeli yarasa sürüleri yoktu...
Ölüme yattılar ve öldüler...
Bir hayatın sayfası kapandı, umutlar söndü...
Doğal yaşamı sürdürürlerdi onlar, ölüme süreklenen yarasalar...
Çevre dostuydu onlar!
Sevdaları vardı, dişileri baştan çıkaran erkekleri; o mağaralarda doğum evleri...
Homurtuları aşk şiirlerini anımsatırdı...
Doğanın yasaları öldürmedi onları, insanlık öldürdü...
İnsanlık kendini öldürdü aslında!