'3. havalimanı şantiyesi ‘faili meçhul’lerin adresi midir?'
İnşaat-İş, 3. havalimanı şantiyesinde cesedi rögardan çıkarılan ve nasıl öldüğü-kim olduğu konusunda halen bir açıklama yapılmayan işçiyle ilgili ikinci bir yazılı açıklama yaptı.
cumhuriyet.com.tr<haber-dikey:1119422>
3. havalimanı şantiyesinin saklanan iş cinayetleriyle bildiklerini, aynı zamanda faili meçhul cinayetlerin de adresi olduğunu söylemelerinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen İnşaat-İş, açıklamada şunları belirtti:
"Üçüncü Havalimanı şantiyesinde adını henüz net olarak koyamadığımız bir cinayet işlendi. Bu cinayetin nasıl ve neden gerçekleştiğine dair netleşmiş bilgiler yok elimizde. Keza başta bu şantiyedeki işçilerin can güvenliğinden sorumlu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere konuyla ilgili doğrudan sorumluluğu bulunan hiçbir adres tek bir söz söylemedi. İGA patronları keza öyle.
Türkiye’nin en büyük prestij projelerinden biri olan, ‘Tüm dünyanın gözü üzerimizde’ denilerek caka satılan, son işçi direnişi nedeniyle adeta bir kışlaya dönüştürülen, tabi-i caizse kuş bile uçurtulmayan böylesi bir şantiyede bir işçinin ölümünün –nasılı ve nedeninden de bağımsız olarak-günlerdir gizleniyor olması bile başlı başına dehşet vericidir.
Resmi yetkililer, İGA patronları bu ciddiyetsiz tutumlarıyla şantiyedeki her türlü kuralsızlığı devam ettireceklerinin güvencesini vermek dışında bir şey yapmıyorlar. ‘Burası bizim çiftliğimiz, işçiler ölebilir, öldürülebilir, bundan size ne?’ demiş oluyorlar. Bu tutumlarıyla aynı zamanda ‘hiçbir konuda hesap vermek zorunda değiliz’ mesajının da altını kalınca çizmiş oluyorlar.
“Faili meçhul cinayetlerin de adresi”
Eylül 2016’da da Diyarbakır nüfusuna kayıtlı, 36 yaşında, iki çocuk babası Mehmet Aytaç bu çok güvenlikli şantiyede oda arkadaşı tarafından diri diri yakılmıştı. Bu cinayetin de aynı şekilde üstü kapatılmaya ve olay ‘namus meselesine’ çekilmeye çalışılmıştı. Oysaki Mehmet ırkçı bir saldırının hedefi olmuştu. Fakat birçok manipülasyonla bu bile resmi olarak netleştirilememişti!
3’üncü Havalimanı şantiyesindeki büyük işçi direnişinden sonra yandaş medyanın körüklediği, resmi ağızların ateşe benzin dökerek işçileri birbirine düşmanlaştırmaya çalıştıkları bu koşullarda orada neler olabileceğini sadece tahmin edebiliyoruz. Direnişten hemen sonra işçilerin Kürt-Türk, terörist-vatan evladı şeklinde ayrıştırılarak, kutuplaştırılmaya çalışıldıklarını biliyoruz. Son işçi ölümünün de böyle bir iklimin ürünü olması işten bile değildir.
Böyle olmasa bile İGA patronları, bakanlıklar artık gizlenmesi mümkün olmayan bu ‘cinayete’ ilişkin bir açıklama yapmak zorundadırlar. Yapılmadığı takdirde saklanan iş cinayetleriyle bildiğimiz bu şantiyenin aynı zamanda faili meçhul cinayetlerin de adresi olduğunu söylememiz kaçınılmazdır."