3 hakime 120 bin TL'lik tazminat davası

''Balyoz Planı'' davası sanıklarından eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ile emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görev yapan 3 hakim aleyhine toplam 120 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı.

cumhuriyet.com.tr

Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz aracılığıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığına verdiği 12 sayfalık dava dilekçesinde, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Davut Bedir, Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü'den ''hukuka aykırı işlemlerden kaynaklanan manevi zararın tazmini'' amacıyla ayrı ayrı 20'şer bin TL tazminat talep etti.

Dilekçede, ''CMK'nın 39, 230, 98, 100 ve 247. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5 ve 6. maddelerine aykırı kararlar vererek müvekkilin özgürlüğünden yoksun kalmasına ve sağlığını kaybetmesine, bu suretle müvekkilimiz Çetin Doğan'ın manevi eziyet çekmesine neden olan davalılardan ayrı ayrı 20 bin TL olmak üzere toplam 60 bin TL manevi tazminatın tahsil edilerek tarafımıza ödenmesini talep ederiz'' denildi.

Tanyeri de yine Ülgen ve Ersöz aracılığıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığına verdiği 11 sayfalık dava dilekçesinde, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Davut Bedir, Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü'den ''hukuka aykırı işlemlerden kaynaklanan manevi zararın tazmini'' dolayısıyla ayrı ayrı 20'şer bin TL tazminat talebinde bulundu.

Tanyeri'nin dilekçesinde de ''CMK'nın 39, 230, 98, 100 ve 247. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5 ve 6. maddelerine aykırı kararlar vererek müvekkilimiz Süha Tanyeri'nin manevi eziyet çekmesine neden olan davalılardan ayrı ayrı 20 bin TL olmak üzere toplam 60 bin TL manevi tazminatın tahsil edilmesi'' istendi.

Doğan ve Tanyeri'nin avukatlarından Hüseyin Ersöz, yaptığı yazılı açıklamada, Doğan'ın, kamuoyunda ''Balyoz'' olarak adlandırılan soruşturmanın başlangıcında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimi Ali Efendi Peksak tarafından tutuklandığını hatırlatarak, bu karara karşı itirazlarını değerlendiren hakimler Davut Bedir ve Murat Üründü tarafından itirazlarının reddedildiğini ifade etti.

Kararların her ikisinin de klişe ve soyut gerekçelere dayandığını ve CMK'nın 34 ve 230. maddelerine aykırılıklar içerdiğini ileri süren Ersöz, ''Müvekkilimize isnat edilen suçları konu edinen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/420 numaralı iddianamesi İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 19 Temmuz 2010 tarihinde kabul edilmiştir. Aynı gün sanık müdafileri tarafından iddianame teslim alınmakla birlikte ek delil klasörlerinin alınması 3 Ağustos 2010 tarihinde mümkün olmuştur. Mahkeme bu gecikmeye gerekçe olarak klasörler içinde yer alan dokümanların taranması işlemlerinin uzun sürmesini göstermiştir. Ancak delil klasörlerini savunma hakkını kısıtlamak suretiyle 14 gün sonra dağıtan mahkeme, sanıklar daha henüz isnatlara konu dokümanları inceleme fırsatı dahi bulamadan 23 Temmuz 2010 tarihli tensip zaptının 4 numaralı kararı uyarınca müvekkilimiz ve daha başka 101 kişi hakkında yakalama kararı vermiştir'' ifadesini kullandı.

Doğan'ın, İstanbul'a geldikten sonra polislerce götürüldüğü Adli Tıp Kurumundan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne, daha sonra da Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevki yapıldığını anımsatan Ersöz, şöyle devam etti:
''Müvekkilimiz burada bir süre koroner yoğun bakım ünitesinde tutulduktan sonra tetkik ve tedavisinin devamı için odaya alınmıştır. Müvekkilimizin tansiyon değerlerinin bir türlü kontrol altına alınamaması ve tutuklu olduğu süre içinde anjiyo olduğu damarın tıkanmış olabileceğinden hareketle yeniden bir anjiyo yapılmıştır. Müvekkilimizin hastanedeki odasının kapısında hukuka aykırı olarak verilen yakalama kararı uyarınca 12 gün süreyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları nöbet tutmuştur.

Müvekkilimizle birlikte 102 sanık hakkında tensip zaptında usule aykırı olarak verilen yakalama kararı uzun bir süre kamuoyunun gündemini meşgul etmiş ve söz konusu hukuka aykırı karar dayanak gösterilerek müvekkilimiz medyada 'kaçak' olarak nitelendirilmiştir. Bu çerçevede müvekkilimizin kişilik hakları da zedelenmiş bulunmaktadır. Zira basın ve yayın organları da haklı olarak bir mahkeme kararını temel almak suretiyle haber yapmışlardır. Bu doğrultuda tarafımızdan, asıl hukuki sorumluluğun, usul hükümlerine aykırı olarak karar veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimleri Davut Bedir, Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü'de olduğu değerlendirilmektedir. Bu sebeplerden dolayı müvekkilimiz Çetin Doğan'la ilgili olarak hukuka aykırı şekilde tutuklama ve yakalama kararı veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri hakkında Yargıtay 4. Hukuk Dairesine tazminat davası açılmıştır.''