2010 yılı bütçesi Genel Kurul'da
TBMM Genel Kurulu'nda, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nın 2010 yılı bütçeleri kabul edildi.
cumhuriyet.com.tr'AB üyeliğinde sonuçtan çok süreç önemli'
AKP Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan, partilerinin, AB üyeliği konusunda, sonuçtan çok sürece önem verdiğini söyledi. Kurumların bütçeleri üzerine söz alan AKP Amasya Milletvekili Akif Gülle, vakıf eserlerinin korunmasının ve amacına uygun kullanılmasının önemine değindi. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün bu kapsamda başarılı çalışmalar yaptığını ifade eden Gülle, 2002 yılı itibariyle tescil ve tespit edilen vakıf eseri sayısının 9 bin 483 iken 2009 yılında bu rakamın 19 bin 825'e ulaştığını söyledi.
AKP Yozgat Milletvekili Osman Coşkun da Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün bütçesi ile ilgili görüşlerini dile getirdi. Coşkun, özellikle yerel basının güçlenmesi için çaba sarf eden kurumun, bu kapsamda, eğitim seminerleri düzenlediğini, haber ve fotoğraf desteği sunduğunu, bilgilendirme toplantıları yaptığını ifade etti.
AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç da TÜBİTAK'a son 7 yılda sağlanan kaynağın, bu kurumun kurulduğu günden itibaren sağlanan kaynağın üzerinde olduğunu söyledi. TÜBİTAK'ın AR-GE çalışmalarını da başarılı şekilde yürüttüğünü kaydeden Domaç, özellikle bu alanda en önemli ihtiyaç olan insan kaynağının hızla arttığına dikkati çekti.
AKP Konya Milletvekili Mustafa Kabakçı ise Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) 20 ülkede 23 ofisi ile çalışmalarını sürdürdüğünü, kurumun, Pakistan, Suriye ve Irak'ta da ofis açmayı planladığını ifade etti. Kabakçı, TİKA'nın, kardeş devletlerle ilişkilerin gelişmesinde, tarih ve kültür miraslarının canlanmasında önemli rol oynadığını kaydetti.
'Türkiye bölgesinde önemli güç'
AKP Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan, Türkiye'nin, komşularıyla olan sorunların çözümünde ciddi adımlar attığını ve bölgede önemli bir güç haline geldiğini söyledi.
Bunun yanında AB üyeliği sürecinde de mesafe alındığını kaydeden Çalışkan, Türkiye'nin hedefinin tam üyelik olduğunu, ancak bu süreçte AB'nin de sözlerine sadık kalması gerektiğini ifade etti. AKP'nin, AB konusunda, sonuçtan ziyade sürece önem verdiğini belirten Çalışkan, Türkiye'nin üzerine düşeni yapmasının ardından karar verme konusunun Türkiye'yi değil AB'yi ilgilendireceğini vurguladı.
'Sessiz sedasız sivil darbe yaşanıyor'
CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ise grubu adına yaptığı konuşmada, AKP Hükümeti'nin tek tip medya oluşturduğunu ve bunu kullandığını ileri sürdü. İstihbarat ve dinlemelerle ''Hitler'in Almanya'sını'' aratmayacak bir uygulamanın söz konusu olduğunu öne süren Baratalı, bu şekilde halkın hak ve özgürlüklerinin engellendiğini iddia etti.
''Sessiz sedasız bir sivil darbe yaşanıyor'' diyen Baratalı, bu darbede asıl hedefin Cumhuriyet olduğunu savundu. Söz konusu darbeyi yapanların, darbeye karşı olduklarını söylediğini ileri süren Baratalı, ''yandaş medyanın'' da bu darbeye lojistik destek sağladığını söyledi.
TÜBİTAK ve TÜBA bütçeleri
CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu, TÜBİTAK ve TÜBA bütçeleri üzerinde görüşlerini ifade ederken, Türkiye'nin rekabet gücünde 133 ülke arasında 61, innovasyonda ise 58. sırada bulunduğunu belirterek, Panama, Azerbaycan, Endonezya, Güney Kıbrıs, Slovenya, Tunus ve Ürdün'ün Türkiye'nin önünde olduğunu kaydetti. Coşkunoğlu, ''TÜBİTAK'a sağlanan desteklerle övünülmesine rağmen bu durumdayız. Türkiye, bilim ve teknoloji alanında sürekli geriye düşüyor'' dedi. Türkiye'nin teknoloji politikası olmadığını, bunda sadece TÜBİTAK'ın değil, Hükümetin ''Ulufe dağıtır gibi yanlış teşvik politikasının da etkisi olduğunu'' ileri üren Coşkunoğlu, ''TÜBİTAK bilimle inancı birbirine karıştırmamalı. Sayın Bakan, bilimi inancın esiri haline getiren uygulamalardan vazgeçilsin. İzlenen politikayla Darwin küçük düşmüyor, bunu yapanları küçük düşürüyor'' diye konuştu.
'AKP'nin iktidarıyla destek kesildi'
CHP Antalya Milletvekili Atila Emek, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yansız ve tarafsız olarak hizmet vermesi gerektiğini belirterek, ancak bütçesinin çok önemli kesiminin belli bir inanç kesimi için harcandığını savundu. Bu haksızlık ve eşitsizliğin giderilmesi için verdikleri yasa tekliflerinin AKP tarafından reddedildiğini anlatan Emek, cemevleri ve alevi yurttaşlara aktarılan desteğin de AKP iktidarıyla sona erdiğini ifade etti. Emek, ''AKP iktidarı, Alevi vatandaşların sorunlarını çözüm getirmek yerine, göstermelik çalıştaylar ve oruçlarda lüks otellerde vakit kaybediyor. Alevi vatandaşlarımız, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi için yasal düzenleme yapılmasını, Madımak otelinin müzeye dönüştürülmesini, ders kitapları ve diğer yayınlarda kendilerine ve inançlarına yönelik hakaret ifadelerinin kaldırılmasını istiyor'' diye konuştu.
Türkiye - AB ilişkileri
CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen, AB Genel Sekreterliği bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye-AB ilişkilerine değindi. Öymen, 2004 yılından beri, hem bazı AB yetkililerinin tavrı, hem de Hükümet'in yaptığı stratejik yanlışlıkların Türkiye'nin AB üyeliğini zorlaştırdığını ileri sürdü. Öymen, ''AB tarafından Türkiye'ye, üyeliğin ucunun açık olacağı söylendi. Bu, Türkiye'den başka kime söylendi? Bazı ülkelerden gelen tepkiler, Türkiye'nin üyeliğinin zor olacağını gösteriyor. Sarkozy ve Merkel'in açıklamalarının yanı sıra, eskiden bize destek veren bazı ülke politikacıları ise bu desteğini geri çekiyor. Bunlara karşı Hükümet yeterli tepkiyi göstermiyor'' dedi.
Hırvatistan'ın müzakereleri bitirmek üzere olmasına karşılık Türkiye'nin 35 müzakere başlığından birini açıp kapatabildiğini anlatan Öymen, ayrıca başka ülkelere tanınan hakların da tanınmadığını, bunlar arasında Türk yurttaşlarının vizesiz seyahat hakkı da bulunduğunu anlattı. AB raporlarında yer alan dokunulmazlıkların kaldırılması, HSYK'nın yapısında değişiklik yapılması, basın özgürlüğüne riayet edilmesi, Sendikalar Yasasının çıkarılması gibi talepleri CHP'nin de dile getirdiğine işaret eden Öymen, ancak Heybeliada Ruhban Okulunun açılması, askerlerin siyaset üzerindeki etkisiyle ilgili talep ve eleştirilere katılmadıklarını kaydetti. öymen, ''AB raporlarına bakarsanız sanki siyaseti askerler yönetiyor. Sayın milletvekileri sizler bir tek kere askerlerin telkiniyle oy kullandınız mı? AB ile aramızdaki ortak değerlere sahip çıkmalıyız. Türkiye, batı medeniyetinin karşısında değil içindedir'' diye konuştu.
MHP Samsun Milletvekili Osman Çakır da AB'nin Türkiye'ye özel statüyü kabul ettirmek istediğini, bundan vazgeçilmemesi halinde ''AB üyeliğinin sanal olacağını'' söyledi. AB üyeliği konusunda Türkiye için hiçbir şeyin belli olmadığını, yaşanan olumsuzluklar nedeniyle Türk kamuoyunda AB'ye yönelik desteği yüzde 75'lerden yüzde 30'lara düşürdüğünü belirten Çakır, ''AB'nin Türkiye'yi dışlayan, çifte standart bir tutum izlediğini, kendi kontrolünde tutmak istediğini'' ileri sürdü.
TTK binası
CHP Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal, Türk Tarih Kurumuna (TTK) bina alımıyla ilgili iddiaları gündeme getirdi. Çankaya ilçesindeki bir binanın alımının hukuk ve usule aykırı olduğunu, ''AKP nüfuzu kullanılarak'' değerinin çok üstünde 2,5 milyon liraya alındığını ileri süren Ünsal, bina sahibinin vekaletinin Mehmet Akın Dinçer adlı bir AKP Milletvekilinin oğluna ait olduğunu söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Aydın'dan konuyu araştırmasını isteyen Ünsal, ''Atatürk'ün mirasının kullanılması konusunda hasas olduklarını'' ifade etti.
AKP Van Milletvekili İkram Dinçer, Ünsal'ın oğlunun adı verilerek bazı iddialarda bulunulduğu gerekçesiyle söz istedi. TTK'nın bir bina almak için emlakçılara başvurduğunu belirterek, ''Üzerinde satılık ve kiralık yazan bir bina için oğlum da dükkan sahibiyle birlikte görüşme yapıyor. Dükkanın gerçek sahibi yurtdışına çıkarken, tapu işlemlerinin yapması için oğluma vekalet vermiş. Trabzon'da yaptığımız işlerle vergi ödeyenler arasında ilk 10'dayız. Bizi böyle bir işle ilişkilendirmek doğru değil. Üzgünüm. Konunun özünde, TTK içinde yeni ideolojik sorunlar vardır'' dedi.
Bakan Yılmaz: Küçülme yaşanacak
Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, ekonomik krizin etkisiyle Türkiye'de bir küçülme yaşanacağını ancak bunun yapısal bir tahribata neden olmayacağını söyledi.
Yılmaz, 2002 sonrası dönemde, nereden bakılırsa bakılsın, Türkiye'nin ölçek değiştirdiğini belirtti. Yılmaz, Türkiye'nin, yalnızca sayısal anlamda değil, nitelik anlamında da farklı bir kategoriye geçtiğini ifade ederek, ''Artık Türkiye, eski Türkiye değil, yepyeni bir Türkiye'' dedi.
Bu başarıdaki en önemli unsurlardan birinin, çok hızlı karar alabilen ve uygulayabilen tek başına bir hükümetin ülkeyi yönetmesi olduğunu belirten Yılmaz, AKP'nin çatışmacı değil, uzlaşmacı yaklaşım izlediğini, popülizmi değil orta ve uzun vadeli politikaları esas aldığını ifade etti.
Ekonomi politikalarını, demokrasi, hukuk, sosyal politika ve dış politikadan bağımsız düşünmediklerini belirten Yılmaz, başarılarının en önemli sırlarından birinin de bu olduğunu kaydetti.
Özellikle büyümede güçlü bir performans gösterdiklerini anlatan Yılmaz, DPT'nin de kurum olarak bunda önemli katkıları bulunduğunu dile getirdi. Acil Eylem Planı'nda güçlü bir planlama yapıldığını ifade eden Yılmaz, ''Kağıt üzerinde planlama yapmak önemli değil. Bunu herkes yapabilir. Önemli olan bu planları uygulama iradesini gösterebilmektir. Biz Acil Eylem Planını hayata geçirdik ve onun sonuçlarını da vatandaşımız yaşıyor. Alınan buzdolaplarının, otomobillerin sayısı, üniversite, konut sayısı ile vatandaşımız bunu yaşıyor. Yaşamasa biz burada iktidara devam ediyor olmazdık'' diye konuştu.
''Yapısal tahribat olmayacak"
Ekonomik krizin etkisiyle Türkiye'de bir küçülme olacağını, bunun Orta Vadeli Programda da ilan edildiğini kaydeden Yılmaz, ancak bunun yapısal bir tahribata yol açmayacağına dikkati çekti. Bankacılık sistemi batan ülkelerde, bankalara kamu bütçesinden destek verildiğini belirten Yılmaz, ancak bu desteğin bedelini, bu ülkelerin yurttaşlarının ödeyeceğini kaydetti.
Kriz sonrası dünyanın çok iyi algılaması ve Türkiye'nin buna göre konumlandırılması gerektiğini belirten Yılmaz, ''Yeni bir dünya oluşuyor. Artık dünyanın iyi yönetilmediğini herkes görüyor. Dengesizliği görüyor. Dünya iyi idare edilmedi ve bugünkü noktaya geldi. Bundan sonraki süreçte, dünyanın yeniden şekillenmesinde biz de katkımızı sunmak durumundayız'' diye konuştu.
Yılmaz, küresel ısınma konusunun, geleceğe yönelik büyüme politikalarında çok dikkatli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini, çevre, enerji ve sanayi politikalarının küresel ısınma sürecinde nasıl yeniden ayarlanabileceğinin düşünülmesi gerektiğini ifade etti.
AB'nin Lizbon Stratejisinin 2010 yılında sone ereceğini belirten Yılmaz, 2020 yılı ile ilgili tartışmaların yapıldığını söyledi. Türkiye'nin bu tartışmaları dikkatli bir şekilde izlemesi gerektiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
''Bu tartışmalarda yenilik stratejileri ön plana çıktı. Yerel düzey çok fazla vurgulanıyor. Artık makro politika yeterli değil. Rekabetçi dünyada yenilik yapmak istiyorsanız yerel düzeye inmek durumundasınız. Bütün ülkedeki potansiyeli harekete geçirmek gerekiyor. AB bölgesel politikaların bu anlamdaki önemini ön plana çıkarıyor. Biz bu konuda aslında son yıllarda GAP ve Kalkınma Ajansı ile önemli atılımlar yaptık. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Önümüzdeki dönemlerde Anadolu'nun potansiyelini hayata geçirebiliriz. Bunun gayreti içindeyiz.''
Kalkınma ajanslarından çok şey beklediklerini belirten Yılmaz, bunların, bölgelerin potansiyelini ortaya çıkaracağını söyledi.
GAP Eylem Planı
GAP Eylem Planı'na da değinen Yılmaz, projenin önemli ivme kazandığını anlattı. Yılmaz, 400 kilometre uzunluğunda ana kanallar inşa edildiğini belirten Yılmaz, bunun, GAP'ın sulama sisteminin omurgasını oluşturduğunu kaydetti.
Yılmaz, ayrıca, bunun yanında 16 sulama şebekesinin yapımının ihale edildiğini, 1 milyon 178 bin hektar alanda toplulaştırma ihalesi yapıldığını söyledi. Bakan Yılmaz, bölgede eski eserlerin onarıldığını, 4 ilin cazibe merkezi ilan edildiğini, Sosyal Destek Programının uygulandığını anlatan Yılmaz, ''Biz, GAP'ı sadece fiziki altyapı olarak görmüyoruz. Sosyal boyutunu, ekonomik boyutunu çok önemsiyoruz. Bölgede, ülkemizde huzur ve güven ortamının da pekişmesiyle bu kamu yatırımlarını özel sektör yatırımlarıyla, kalkınma ajanslarıyla destekleyeceğiz. Bölgeyi çok farklı bir noktaya taşıyacağız'' diye konuştu.
''TÜİK ümidi kırık işsizleri de hesaplıyor"
Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz da soruları yanıtlarken, işsizlik rakamları konusunda, TÜİK'in uluslararası standartlar ve karşılaştırılabilir nitelikte verileri hesapladığını belirterek, ''Ümidi kırık işsizleri hesaplayıp yayınlayan da yine TÜİK'tir. işsizlik rakamlarını, uluslararası tanım ve Avrupa'nın tanımı neyse aynı tanım üzerinde üretmekte ve mukayese edilebilir şekilde kullanmaktadır'' dedi.
OECD üyesi ülkelerdeki işsizlik rakamlarının ortalama yüzde 39 artış gösterdiğini kaydeden Yılmaz, ''Türkiye'de yüzde 10,7'den yüzde 14,6'ya çıktı, yani yüzde 36... Türkiye, OECD ortalamasının altında ama geçmişten gelen işsiz stokumuz yüksek olduğu için yüksek düzeyini korumaya devam ediyor'' diye konuştu.
GAP personelinin bölgede çalışmasına karar verildiğini, her türlü kararın tartışmaya açılması halinde ülkede hiçbir işin yapılamayacağını kaydeden Yılmaz, belli fedakarlıklara herkesin katlanması gereğini vurguladı.
Yılmaz, istihdamla ilgili kayıtdışılık oranının yüzde 45 düzeyinde olduğuna işaret ederek, tarım sektöründe bu oranın yüzde 87-88 olduğunu, tarım dışı alanlarda ise yüzde 30 olduğunu söyledi. Yılmaz, TÜİK'in kayıtdışı oranını da tespit ettiğini kaydetti.
TBMM Genel Kurulu'nda, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nın 2010 yılı bütçeleri kabul edildi.
Başkanvekili Sadık Yakut, kurum bütçelerinin kabul edilmesinin ardından birleşimi yarın saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.