200 yıl sonraki okurların Dağlarca'sı

Ataç, 1938'de ilk kitabı "Havaya Çizilen Dünya" için, 200 yıl sonraki okurların, genç Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın çağdaşlarını, "Nasıl olmuş da bu güzellikleri farkedememişler?" diye kınayacağını anlatmıştı.

cumhuriyet.com.tr

Bu upuzun sürenin neredeyse üçte birini yeni yapıtlar vererek, yeni çevrenler göstererek, yeni okurlar edinerek yaşadı Dağlarca. 200 yıl tamamlanınca onunla ilgili olarak neler düşünüleceğini kestirmek, olanaksız. Peki, bugünkü okurları onun yapıtını nasıl değerlendiriyor?

Kültür Bakanlığı için ozanın ilk ölüm yıldönümüne yetiştirmek üzere hazırladığımız kitaba göre;

Dağlarca’nın şiirini mercek altına alan günümüzün belli başlı yazarlarından büyük bir bölümü, onun başyapıtının “Çocuk ve Allah” olduğunu ileri sürmektedir. Dağlarca bu kitabıyla ilgili olarak “Sen en çok okunan yapıtımsın. (...) Seni bütün derinliğine dek inceleyecek birisi çıkarsa, işi çok güç. Diyebilirim ki, ben seni açıklamak için sonraki yazdıklarıma ulaştım. Bitiremedim seni bugün bile” demişti.

Dağlarca’nın çalışmalarını değerlendiren günümüz yazarlarının büyük bir çoğunluğuna göre ise o, “Karşı Duvar Dergileri”yle en üst noktaya ulaşan toplumsal şiirlerin ozanıdır. Yine Dağlarca bu aşamadaki şiirlerinin amacını, “toplumun günlük olaylar karşısındaki tepkisini gün ışığına çıkarmak” diye belirlemiş, bu şiirler için, “yakın yılların tarihi yazılırken bir döneme tanık olacaktır” demişti.

Çok uzun bir süreyi kapsayan, çok geniş bir alana yayılan şiirlerinde Dağlarca; Türklüğü tarih içindeki konumuyla ele alan, başka toplumlarla ilişkilerimizi konu edinen, Cumhuriyet aydınlanmasını yorumlayan, çağdaş dünyanın gelişmelerini, sorunlarını algılayan kimliğiyle de karşımızdadır.

Ayrıca, çocuğun dünyasını anlamaya, kavramaya girişmiştir. Çocuğa seslenen, duyarlığını onlarla paylaşan şiirlerin sahibidir.

Özleşip gelişenTürkçeyi en arı biçimiyle şiire uygulamıştır.

Doğanın gizlerini, yaşamın anlamını kavrama çabası “Âsû” kitabında yoğunlaşan ozan, olgunluk döneminde bu izleklere örneğin “Uzaklarla Giyinmek/Sığmazlık Gerçeği” kitabında bu türlü soruları derinleştirerek yeniden dönecektir. İnsanın bilinçaltı dünyası, evreni algılaması, doğaötesiyle ilişkileri gibi konularda çok şiir yazmış, “Uzaklarla Giyinmek/Sığmazlık Gerçeği”nde bu konularda gizemli görünen, kavranması güç yargılar geliştirmiştir: “Karşı Duvar dergisi” dönemi kapandıktan sonra Dağlarca’nın çalışmalarında büyük ölçüde çocuklar için kitaplar yer almıştı. Bu kırılma noktasında ozan, edebiyat dünyasına eni konu uzak duruyordu. Yıllar yılı eleştiriye kapalı yaşadı, özeleştiriye hiç girmedi. Dolayısıyla bu dönemin ürünleri sınanmadı, okurun önünde yargılanmadı.

Önümüzde uzayıp gidecek dönemde edebiyat dünyasının, okur topluluklarının yargıları neler olacaktır? Dağlarca’nın hangi yapıtları ötekilerin önüne geçecektir?

Zaman içinde şiir türünün işlevi, işçiliği az ya da çok değişse de Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın yaşadığı günler boyunca, çağından sorumlu aydın yaklaşımını dile getiren şiirleri okunmayı sürdürecektir. Evrenin sonsuzluğu karşısında insanoğlunun bilincinde yer alan soruların pek çok yanıtının bu şiirde olduğu daha yakından sezilecektir. Gelecekteki meslektaşları şiirin karmaşık düğümleri karşısında herhalde onun bulup uyguladığı çözümlerden pek çok yararlanacaklardır...