2 çocuğun gaz fişeğiyle ölümü davasında 3 polise beraat... Deliller 'kayboldu' (26.04.2018)

Diyarbakır’da 2006 yılında çıkan olaylarda 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsum Mızrak’ın ölümüyle ilgili açılan davada, yargılama sürecinde adli emanetteki delillerin kaybedildiği ve mahkeme kararı olmaksızın telsiz kayıtlarının ortadan kaldırıldığı ortaya çıkarken “olası kast sonucu ölüme neden olmak” suçundan ömür boyu hapis istemiyle yargılanan 3 sanık polis sabit delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat etti.

Mahmut Oral

Diyarbakır’da 28 Mart 2006’da çıkan olaylarda, 7’si çocuk toplam 13 kişi hayatını kaybetti. Ölenler arasında 8 yaşındaki Enes Ata ve Mahsum Mızrak da bulunuyordu. Ata ve Mızrak’ın ölümüyle ilgili özel harekat polisleri H.A, N.Ö. ve B.Ö. hakkında “olası kast sonucu ölüme neden olmak”  suçundan  ömür boyu hapis istemiyle  Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemei’nde açılan davanın  40. oturumunda karar çıktı. Duruşmaya Enes'in babası Selamettin Ata ile Mahsum’un annesi Besire ve babası Hasan Mızrak ile avukatları katıldı. Sanık polisler ise yine oturuma katılmazken avukatları hazır bulundu. Duruşmada söz alan savcı, sanık polislerin beraati yönündeki mütalaasını tekrar ettiğini söyledi. 


Benim şikayetim var ve hep sürecek

Enes Ata’nın babası  Selamet Ata  “Oğlum 8 yaşında iken katledildi. Benim beraatlere karşı itirazım var ve şikayetim sürüyor. Hep de sürecek” dedi.  Mahsum Mızrak’ın babası Hasan Mızrak ise  oğlunun vücudundan çıkan fişeğin kaybedildiğini hatırlatarak “Davada bilerek ve isteyerek deliller kaybedilmiştir. Ben bu mütalaayı kabul etmiyorum” dedi.

Avukat Zeytun: Sanıklar cezalandırılsın

Ata ailesinin avukatı Abdullah Zeytun ise dosyaya giren evraklar incelendiğinde, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün, çocukların ölümüne neden olan fişekleri, sanık üç polise teslim ettiğinin anlaşıldığını, sadece hangisinin bu fişeği ateşlediğinin tespit edilmediğini,  delillerin kaybedilmesi nedeniyle bunun mümkün olamadığını söyledi. Bu nedenle sanıkların beraat etmelerine karşı olduklarını kaydeden Zeytun, her üç polisin de cezalandırılmasını talep etti. Kısa bir aranın ardından mahkeme heyeti, sanık polisler hakkında sabit delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi.  

Deliller yok edildi

Diyarbakır Valiliği, silah kullanan polisler hakkında soruşturma izni vermezken  ancak Diyarbakır İdare Mahkemesi’nin kararıyla polislere yargı yolu açıldı. Bu kez de adli emanetteki delillerin kaybolduğu anlaşıldı. Mahsum Mızrak’ın kafasına saplanarak ölümüne neden olan öldüren gaz fişeğinin yerine, adli emanette av tüfeği fişeği konulduğu ortaya çıktı. Enes Ata’nın ölümüne neden olan fişeğin ise yine adli emanette kaybolduğu belirlendi. Enes’in üzerindeki kanlı tişörtü de herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığı halde, polisler tarafından imha edildi. Ayrıca 2015 yılında Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nce mahkemeye gönderilen bir yazıyla, olay gününe ait polislerin yaptığı bütün telsiz konuşma kayıtlarının imha edildiği de saptandı. Kayıp gaz fişekleri ile ilgili suç duyurusu hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi. Davada etkin soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle Mızrak ailesinin başvurusu üzerine AİHM,  “yaşam hakkının ihlal edildiği” ve “etkin soruşturma yürütülmediği” kararı verdi. Dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacaktır” sözleri akıllarda kald