19 Mayıs ateşi

Türk ulusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919 tarihinde milli mücadele meşalesinin ateşlenmesinin 90. yıl dönümünü gururla kutlamaya hazırlanıyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün doğum günü olarak kabul ettiği 19 Mayıs, tarihimizde çok önemli bir başlangıca işaret ediyor.

cumhuriyet.com.tr

Milli mücadele meşalesinin ateşlendiği ve Anadolu'da yeni Türk Devleti'nin temellerinin fiilen atıldığı 19 Mayıs yarın büyük bir coşkuyla kutlanacak.

Birinci Dünya Savaşı'nın galibi olan İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nu kağıt üzerinde paylaşmıştı. Bu planlara göre Türk ulusunun siyasi varlığı bütünüyle yok ediliyor ve üzerinde yaşadığı bin yıllık vatanı da ufak bir bölge dışında elinden alınıyordu.
30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi hükümlerine dayanarak 1 Kasım 1918'den itibaren Türk vatanının bazı yerleri işgal edilmeye başlandı. Türk ordusu dağıtılırken ülke içinde çeşitli ayrılıkçı örgütler ayaklanma hazırlıklarına girişmişti.

Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra Mustafa Kemal Paşa, 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelerek yaklaşık 6 ay burada kaldı. Bu süre içerisinde vatanın kurtuluşu için çeşitli girişimlerde bulundu. Padişahla birkaç kez görüşerek ona bu konudaki düşüncelerini aktardı. Güçlü bir hükümetin kurulması için çaba gösterdi. Basın yoluyla geniş kitleleri bilgilendirmeye, halkı aydınlatmaya çalıştı.

Büyük kurtarıcı, kurtuluşa giden yolun temel ilkelerini yine bu dönemde ortaya koydu, bunları çok yakın arkadaşlarına anlattı. Böylece milli mücadeleden yana az sayıda, fakat etkin bir grup oluşturmayı başardı. Milli mücadeleyi Anadolu'dan başlatmak için öncelikle birer görevle Anadolu'ya geçilecek, mecbur kalınmadıkça görev terk edilmeyecek, görevi bırakmak gerektiğinde asla İstanbul'a dönülmeyecek, çalışmalar gayrı resmi bir biçimde sürdürülecekti.

 

Samsun'a bir güneş doğuyor

Samsun, o dönemde doğrudan Dahiliye Nezareti'ne bağlı Canik Sancağı'nın merkez ilçesiydi. Karadeniz kıyısındaki bu şirin kasaba, Birinci Dünya Savaşı'nın yükünü taşıyan yerlerden biriydi.

Savaş sırasında özellikle Rus istilasına uğrayan Türk topraklarından göç eden çok sayıda insanın gelmesiyle kasabanın havası birden değişmiş, yeni gelenlerin barındırılması da bazı sıkıntılar yaratmıştı.

Samsun, aynı zamanda Pontus faaliyetlerinin de yoğun olduğu bir yerdi. Karadeniz'de dolaşan İtilaf Donanmasından, Yunan savaş gemilerinin varlığından cesaret alan ve Samsun Rum Metropoliti Germanos tarafından örgütlenen Pontus çeteleri sokaklarda dolaşıyor, asayişi bozuyor, köylere baskınlar düzenliyor, evleri, binaları ateşe veriyor ve korumasız Türkler'i öldürüyorlardı.

9 Mart 1919'da Samsun'a çıkarılan 200 kişilik İngiliz birliği, Pontus çetelerini büsbütün şımarttı. Mütarekenin bozulacağı endişesiyle güvenlik kuvvetleri ya kullanılamıyor ya da asayişsizliği önlemede yetersiz kalıyordu.

Bu durumda sırf kendini savunmak adına Türkler de harekete geçince, bu zamana kadar Pontus çetelerinin faaliyetlerini seyreden İngilizler seslerini yükseltti. 21 Nisan 1919'da Osmanlı Hükümeti'ne bir nota vererek Orta Karadeniz'de Türklerin Hristiyanları katlettiklerini öne sürdüler. Bunun önüne geçilmediği takdirde bölgenin işgal edileceği tehdidinde bulundular.

İngilizler gerçekleri tahrif ederek, Pontuscuları korumayı ve karışıklıkların devamını amaçlıyor, bölgeyi işgal etmek için bahane arıyorlardı. İstanbul Hükümeti hemen bölgeye yetkili birini göndermek için kolları sıvadı. Derinlemesine araştırmadan sonra Mustafa Kemal Paşa üzerinde mutabakat sağlandı.

Mustafa Kemal Paşa, Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliği'ne atandıktan sonra Harbiye Nezareti'nden çıkarken çok heyecanlıydı. O, İkinci Meşrutiyet'in çalkantılı döneminde siyasete bulaşmamış, girdiği bütün savaşlarda zafer kazanmış başarılı bir kumandandı. İşte bu noktada Mustafa Kemal Paşa ile Samsun'un, bütün Anadolu'nun ve Türk milletinin kader çizgisi kesişti. O, sebatla, inançla, doğru bildiği yoldan ayrılmadan Türk milletinin geleceğini kurtaran kahraman oldu.

Mustafa Kemal Paşa'ya asayişsizliğe neden olan olayları tayin ve tespitle bunların ortadan kaldırılmasının yanında daha başka görevler ve görevin gerektirdiği yetkiler de verilmişti. Mustafa Kemal, söz konusu yetkilerini değerlendirirken, bunları çok fazla bulduğunu ve İstanbul Hükümeti'nin bilerek, anlayarak bunları kendisine vermediğini belirtti.
Aynı günlerde ve daha sonra Anadolu'ya bir kısmı şehzadelerin başkanlığında olmak üzere heyetler gönderildi. Bunlar da önemli yetkilerle donatıldı. ''Nasihat heyetleri'', ''tahkik heyetleri'', ''teftiş heyetleri'' adı altında Anadolu'da dolaşan bu kurulların da vatanın kurtuluşu yolunda büyük sonuçlar elde etmeleri bekleniyordu. Basın, bu beklentilere tercüman oluyor, heyetler hakkında geniş bilgiler veriyor, gittikleri yerlerde karşılanmalarından her türlü faaliyetlerine kadar hemen her konuda kamuoyunu aydınlatıyor, hadiseyle yakından ilgileniyordu.

 

Doğum günü kabul etti

Halbuki Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya gönderilmesi, İstanbul basınında çok az ve sadece haber niteliğinde yer almaktaydı.

Bu halde esas olan görev ve görevin gerektirdiği yetkiler değil, yetkileri yerinde ve zamanında tam bir liyakatle kullanmak, mutlak zafere ulaşabilmekti. 15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden 1 gün sonra 9. Ordu Müfettişliği'ne atanan Mustafa Kemal, karargahına aldığı bazı arkadaşlarıyla İstanbul'dan Anadolu'ya hareket etti.

Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasıyla Türk tarihinde kişisel egemenlikten ulusal egemenliğe geçiş süreci başladı. Bir milletin kaderi değişiyordu... Samsun'da ve daha sonra da Havza'da yapılan hazırlıklar ilk kurtuluş meşalesini tutuşturdu. Türk tarihine geçen 19 Mayıs 1919, Anadolu'da yeni Türk devletinin fiilen temellerinin atıldığı gün oldu.

Büyük Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına uzanan sürecin de başlangıcı olan 19 Mayıs'ı doğum günü kabul etti. 19 Mayıs, bu yönüyle Atatürk'ün ulusuyla özdeşleşmesini en güzel biçimde yansıtan bir gün olarak belleklere kazındı.