16 bin 798 sayfalık ‘geçersiz’ gerekçe
Kapatılan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üyeleri 8 ay sonunda Ergenekon kararını açıkladı.
Hatice Tuncer/Canan CoşkunErgenekon davasını karara bağlayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 8 ay sonra gerekçeli kararı açıkladı. Mahkeme heyeti, gerekçeli kararında “üzerindeki bütün baskı ve zorluklara karşın titiz bir çalışma ile”davayı tamamladığını anlattı. Mahkeme, gerekçeli kararında, “Ergenekon örgütünün gladyo denilen bir derin devlet” yapılanmasına karşılık geldiği sonucuna vardığı görüşüne yer verdi. Mahkeme “Toplumda geçmişten bu yana Ergenekon ismi dahil değişik isimlerle bilinen, kabul edilen ve eylemleri şikâyet edilen ‘derin devlet yapılanması’ hakkında ilk kez bir yargı kararı verilmiştir” şeklinde hüküm verdi.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili olarak “Bir genelkurmay başkanından nasıl terörist olur” söylemleriyle bir algı oluşturulmak istendiğine dikkat çeken mahkeme heyeti, kararında “Terörist kelimesi hukuki değildir. Hukukta ‘terör suçlusu’ kavramı tercih edilir” görüşüne yer verdi. Mahkeme, “Genelkurmay Başkanı’nın bir altı statüde bulunan Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, yine iki altı statüde bulunan Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, generaller Nusret Taşdeler, Mehmet Eröz, Veli Küçük ve daha bazı alt rütbe mensubu komutanlar da, sanık İlker Başbuğ ile aynı cezaya çarptırılmışlardır. Bu algı referans alınırsa hiçbir üst düzey generalin veya diğer askeri kişilerin cezalandırılmaması gerekirdi” değerlendirmesinde bulundu. Kararda, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay saldırısı değerlendirilirken “Cumhuriyet gazetesinin tahrik ediciliği açık ve somut” şeklinde suçlayıcı ifadeler yer aldı. Cumhuriyet gazetesine insanlara zarar vermeyecek şekilde 3 el bombası atıldığı, “domuza türban” karikatürünü çizen Turhan Selçuk’a zarar vermediği vurgulandı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın da sanıkları arasında yer aldığı 275 sanıklı Ergenekon davasının gerekçeli kararı tamamladı. 20 Ekim 2008’de başlayan, 5 Ağustos 2013’te sona eren davaya bakan Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, üye hâkimler Sedat Sami Haşıloğluve Hüsnü Çalmuk’tan oluşan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, gerekçeli kararında mahkemeye yöneltilen eleştirilere de yanıt verdi. Kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından gerekçeli karar için verilen 15 günlük süre 21 Mart’ta dolmasına karşın gerekçeli kararı dün imzalayarak UYAP’a yükledi. 16 bin 600 sayfadan oluşan gerekçeli kararın 20 sayfalık önsözünde 5 yıllık dava sürecine ilişkin mahkeme heyetinde oluşan görüşler açıklandı.
Gladyo örgütlenmesi
Gerekçeli kararın önsözünde “Bu yargılama sonunda, Ergenekon diye bir örgüt olduğu, bu örgütün yapısı, eylemleri ve belgeleri dikkate alındığında mevcut yasalara göre silahlı bir terör örgütü özelliği taşıdığı, bu silahlı terör örgütünün bir derin devlet yani gladyo/kontrgerilla yapılanmasına karşılık geldiği ve esas olarak Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yasadışı olarak oluşturulup faaliyet gösterdiği, mensupları arasında asker-sivil toplumun her kesim ve statüsünden insanların bulunduğu sonucuna varılmıştır. Toplumda geçmişten bu yana Ergenekon ismi dahil değişik isimlerle bilinen, kabul edilen ve eylemleri şikâyet edilen ‘derin devlet yapılanması’ hakkında ilk kez bir yargı kararı verilmiştir” görüşü yer aldı.
Darbe suçu
Kararda “Ergenekon Terör Örgütü’nün özellikle Bülent Ecevit başbakanlığındaki 57. Hükümeti ve Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan başbakanlıklarındaki 58. ve 59. hükümetleri hedef alan faaliyetlerini yoğunlaştırdığı anlaşılmaktadır” denildi.
Cumhuriyet’e suçlama
Danıştay’a silahlı baskın değerlendirilirken Anadolu Vakit gazetesinde 13 Şubat 2006 tarihinde türban konusundaki kararı veren Danıştay 2. Dairesi üyelerini teşhir eden haberin yayımladığı anlatılarak “19 Nisan 2006’da Cumhuriyet gazetesinde Turhan Selçuk imzası ile türbanlı domuz karikatürü yayımlanmıştır. 5 Mayıs 2006’da Cumhuriyet gazetesi binasına el bombası atılmıştır. 10 Mayıs 2006’da Cumhuriyet gazetesi binasına ikinci kez el bombası atılmıştır. 11 Mayıs 2006’da Cumhuriyet gazetesi binasına üçüncü kez el bombası atılmıştır. 17 Mayıs 2006’da Danıştay saldırısı eylemi gerçekleştirilmiştir” şeklinde olaylar özetlendi.
Kararda Cumhuriyete gazetesi şöyle suçlandı: “Sanık Alparslan Arslan yargılama aşamasında kendisine ısrarla sorulmasına karşılık, henüz tahrik ediciliği açık ve somut olan Cumhuriyet gazetesine insanlara zarar vermeyecek şekilde bir eylem gerçekleştirmiş ve bu karikatürü çizen kişiye herhangi bir zarar vermemişken, daha önceki tarihli bir mahkeme kararı üzerine kararı verenlere neden anılan şekilde zarar verdiği ve neden üzerinden uzunca bir süre geçtikten, yani bir anlamda karar soğumuşken saldırı yaptığı konusunu izah edememiştir.”
İlker Başbuğ
Sanıkların ortak bir savunma stratejisi geliştirdiği savunulan kararda, İlker Başbuğ’a yöneltilen suçlamalara “Genelkurmay başkanından terörist mi olurmuş” söyleminin çelişki içerdiği anlatılarak “Bir mahkeme eğer böyle bir kişinin hiyerarşik olarak altındaki kişilere aynı eylem dolayısıyla ceza vermişse, ‘Yasalar önünde herkes eşittir’ ilkesi gereği bu kişilerin eylemlerinin ortağı olan komutana da ceza vermesi kaçınılmazdır”denildi.
1960 darbesi
Savunmalarda, Türk ordusuna büyük bir “bühtan” yapıldığının iddia edildiği ve sanki Türkiye’de hiç darbe olmamış gibi yaklaşım sergilendiği belirtilen kararda “Sanıkların özellikle belli bir kısmının gerek telefon konuşmalarında, gerek yazılarında ve gerekse savunmalarında 1960 askeri darbesini bir devrim olarak değerlendirdikleri, bu tür bir müdahalenin gerçekleşmesini açıkça ifade ettikleri, ordu millet el ele bir araya gelmesiyle ordunun gidişata ‘dur’ demesi gerektiğinden bahsettikleri görülmüştür” şeklinde ifadeler yer aldı.
Karargâh Evleri
Ergenekon Terör Örgütü’ne ait muhtelif yerlere gizlenmiş nitelik ve nicelik olarak vahamet arz eden silah, bomba, mühimmatın ele geçirildiği anlatılan kararda şöyle devam edildi: “Örgütün Karargâh Evleri ismi altında Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlendiği anlaşılmış, bazı sivil sanıkların Harp Okulu’nda okuyan askeri öğrencileri buralardaki örgüt mensubu öğrenciler aracılığıyla kazanma amaçlı çalışmalar yaptıkları ve bu öğrencileri üstlerine hatta o tarihteki mevcut Genelkurmay Başkanı aleyhine kışkırttıkları görülmüştür. Yine geçmişte devlet içindeki derin yapıyla ilişkisi gündeme gelen ve çete lideri olmaktan mahkûm olan dosyamız sanığı emekli Emniyet mensubu bir sanığın liderliğinde bazı suikast ve sabotaj planları yapıldığı, bu eylemler için subay ve Emniyet teşkilatındaki örgüt üyelerinden kadrolar oluşturulduğu, bu kişilerin özellikle azınlık cemaat önderlerine ve Alevi toplum temsilcilerine karşı eylem hazırlıkları içine girdikleri anlaşılmıştır. Dosya genelinde azınlıklara karşı sistematik olarak bir nefret söylemi geliştirildiği açıktır.”