15 Temmuz önlenebilirdi (23.11.2018)
Gökhan Yüzbaşıoğlu, TSK içindeki FETÖ’cüleri savcılığa şikâyet etti ancak ‘Kovuşturmaya yer yok’ yanıtı aldı. 2 ay sonra ise darbe girişiminde bu isimler konuşuldu.
Sertaç EşGökhan Yüzbaşıoğlu, 2014 yılı sonlarına geldiğinde eşini, işini, hukuk mücadelesini ve umudunu kaybetmiş olarak anne babasının evine sığınmış bir kişidir. Aklında tek bir şeyle Ankara’ya gelir. 17- 25 Aralık sürecinden sonra AKP iktidarı ile FETÖ arasında yaşanan ayrışma onu cesaretlendirmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gider. Anayasal Düzene Karşı Suçlar Soruşturma Bürosu’nda o dönem FETÖ ile mücadele kapsamında en yetkili savcıya ulaşır. Tarih Ocak 2015’tir. Yüzbaşıoğlu, anlatmaya devam ediyor:
“Görüştüğüm savcı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’nda görevliydi. FETÖ soruşturmalarına bakıyordu. Bana doğal olarak şu soruyu sordu. ‘Şuçladığın kişiler için FETÖ üyesi diyebilecek misin? İfadenin altına imzanı atabilecek misin? Yani sözlerinin doğru olması yetmez, arkasında da durabilecek misin? Evet dedim. Görevlilerce ifadem alındı ve ifadem işleme konuldu. Ve benim hukuk mücadelem bu çerçevede yeniden başladı.”
Yüzbaşıoğlu, sonraki süreçte savcıyla görüşmeyi sürdürür. Her görüşmede savcı, “Gökhan Bey, bu öyle bir yapı ki, ur, habis kanser... Yılmayacağız, korkmayacağız, yorulmayacağız. Mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Sen ifadenin arkasında duracaksın, ben de yaptığımız işlemlerin arkasında duracağım” şeklinde telkinlerde bulunur.
'Üzerine gitmediler'
Ne karşılık verdin bu telkinlere?
Hepsine ‘evet’ dedim. 2015’in ocak ayında başlayan süreçte o günden bugüne kadar ifademin arkasındayım.
Sen orada bazı isimler sıralayıp bunlar FETÖ’cü diye ifade veriyorsun, sonuç ne oldu?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu, benim iddialarımı Genelkurmay Başkanlığı’na sordu. Ve soruşturma dosyasından gördüğüm şekliyle, Genelkurmay Başkanlığı çoğunluğu FETÖ üyesi kişilerin ifadelerine dayanarak, FETÖ’cü olarak adlandırdığım subaylar hakkında böyle bir şey olmadığına ve benim iftiracı olduğuma karar verdi. Bu çerçevede benim askeri kışlalara ve orduevlerine girişim yasaklandı. Bu kapsamda hazırlanan rapor da savcılığa gönderildi. Hatta 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gazetelerde bu durumla ilgili “Savcılık FETÖ’cüleri FETÖ’cülere sormuş...” şeklinde haberler yapıldı. Benim açımdan Genelkurmay Başkanlığı’nca o dönemde hazırlanan bu rapor tam bir skandaldı. Ancak gördüğüm kadarıyla savcılık da 15 Temmuz’dan sonra bu raporu hazırlayanların üzerine gitmedi.
Yüzbaşıoğlu, darbeden önce suç duyurusunda bulunur, ancak bir soruşturma ve yargılamaya yer olmadığı kararı verilir. Kovuşturmaya yer yoktur kararında suçlanan bazı kişiler hakkında kesinleşmemiş yargı kararı bulunmadığı için adlar mozaiklenmiştir. Belgenin aslı ilgili kurumdadır.
‘O isimlerden şüphe dahi duyulmadı’
Peki savcılık ne yaptı?
Ne yazık ki savcılık ifademi aldığı tarihten bir buçuk yıl sonra, “Dosya kapsamı itibarıyla müştekinin şikâyetine konu olan şahısların paralel devlet yapılanması olarak da bilinen FETÖ/PDY örgütüne mensup olduklarına ya da müşteki ve tanık hakkında bu örgüt faaliyeti kapsamında hareket ederek işlem tesis ettiklerine dair haklarında kamu davası açılmasını gerektirecek CMK 170/2. maddesi anlamında yeterli şüphe ve bu şüpheyi destekleyen delilin bulunmadığı yönünde kanaate ulaşılmamış olmakla birlikte kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi” şeklinde kovuşturmaya yer yok kararı (KYOK) verdi. Burada geçen, “... yeterli şüphe ve bu şüpheyi destekleyen...” ifadesi beni hep yaralamıştır. Buradaki kritik nokta şu: Şüphe dahi duymadılar...
Gökhan Yüzbaşıoğlu - Sertaç Eş
Peki senin FETÖ’cü olduğunu iddia ettiğin kişiler 15 Temmuz 2016’da ne yaptı?
Şüpheli bir: 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki Askeri Şûra’ya katılmadan emekli edildi veya emekli oldu. Şüpheli iki: Genelkurmay Başkanlığı’ndaki baş sorumlulardan olduğu değerlendirilerek şu an FETÖ şüphesiyle cezaevinde ve yargılanıyor. Şüpheli üç: Genelkurmay Başkanlığı Karargâh sorumlusu olarak darbe girişimini başlatan mesajları çektiği için şu an cezaevinde ve yargılanıyor.
Mehmet Partigöç’ten bahsediyorsun galiba?
Evet ondan bahsediyorum. Bir önceki de İlhan Talu. Darbe girişimi olduğu sırada Genelkurmay Personel Başkanıydı. Daha önce anlattım. Ben General-Amiral Şube’de görevliyken, yurtdışı görevlere personel seçimi çalışmalarında göreve başkasını seçtirmek için Balanlı General’e bilerek yanlış bilgi verdiğini düşündüğüm kişidir aynı zamanda.
Ya diğerleri?..
Şüpheli dört: Ahmet Kunduracıoğlu. Benim zamanımın Hava Kuvvetleri Subay Şube Müdürü. Şu an cezaevinde ve yargılanıyor. Şüpheli beş: Mehmet Barış Avıalan. O da aynı şekilde darbe girişiminde bulunma suçlamasıyla halen yargılanmakta, cezaevinde. Şüpheli altı: Osman Akman. Aynı şekilde darbe girişiminde bulunma nedeniyle cezaevinde ve yargılanıyor. Şüpheli sekiz: Mustafa Serdar Sevgili. Darbe girişiminde bulunma suçlamasıyla cezaevinde ve yargılanıyor. Şüpheli dokuz: Eren Yücel. FETÖ şüphelisi olarak ihraç edildi. Böyle devam ediyor.
Senin bu iddialarda bulunduğun ve işlemlerin yapıldığı dönem net olarak ne zaman?
15 Temmuz darbe girişiminden önceki dönem. Ben bu suçlamayı FETÖ çatı davasına bakan yetkili cumhuriyet savcısına yaptım. Haklarında suç duyurusunda bulunduğum kişiler, üzülerek söylüyorum suç duyurumdan sonra, darbe girişimine kadar geçen bir buçuk yıl süresince Ankara’nın göbeğinde farklı farklı yerlerde darbe girişimi toplantısı ve provası yaptı. Takdiri kamuoyuna bırakıyorum. Ben bunlara FETÖ’cü demekten, elimi taşın altına koymaktan çekinmedim. Başımı da, vücudumu da taşın altına koydum. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra şu an firarda olan askeri savcı tarafından, bu suç duyurum sebebiyle hakkımda açılacak sözde iftira davaları ve tazminat davaları ile tehdit edildim. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Genelkurmay Başkanlığı’ndaki FETÖ’cülerin kaleme aldığı rapora itimat etmeyip, ifade ettiğim insanları takibe alsaydı şahsi görüşüm, darbe girişimi gerçekleşmezdi. Çünkü yukarıda ismini zikrettiğim sırf Mehmet Partigöç’ü bile izlediğinizde darbe girişiminin belkemiğini de kırmış olurdunuz...
Savcılık kararından sonra hangi gelişmeler oldu?
Savcılığın bana göre skandal olan kararına tabii ki hemen itiraz ettim. Ben itiraz ettikten tam bir ay sonra, benim FETÖ’cü dediğim, savcılığın ise haklarında kovuşturmaya yer yok verdiği kişiler, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirdiler. Bu esnada benim itirazım da 6’ncı Sulh Ceza Hâkimliği’nde görüşülüyormuş. Bu kişiler darbe girişiminde bulununca 6’ncı Sulh Ceza Hâkimliği de savcılığın verdiği kovuşturmaya yer olmadığı kararını kaldırdı. Bu kapsamda; başka bir savcı hem benim hem eski eşimin konu ile ilgili ifadelerimizi yeniden aldı.
Şimdi bildiğim kadarıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı benim ve eski eşimin yapmış olduğu suç duyuruları hakkında iddianame hazırlanması aşamasında. Ancak ifadelerimizin alınmasının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen iddianame hazırlanmış değil henüz. Bu konuyla ilgili görüşmek için savcılığa gittiğimde, savcı bey yapmış olduğum yaklaşık 1 dakikalık görüşmede bana dosya üzerinde gizlilik kararı alındığını, bu çerçevede daha fazla bir şey söyleyemeyeceğini ve dosyamı da gösteremeyeceğini söyledi. Suç duyurumun akıbeti ile ilgili benim de bilgim bu kadar.
‘Generali söyledim’
Peki darbe girişiminden sonra herhangi bir devlet yetkilisi seninle görüştü mü?
Önce Milli Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili benimle görüşmek istedi. Ankara’ya geldim kendisine başımdan geçenleri ve bildiklerimi anlattım. Sonra sözü bir generale getirdim. Kendisinin benim TSK’den maaşsız olarak emekli olmama sebep olan son sicilimi verdiren kişi olduğunu, terfi ettirildiğini ancak onun da FETÖ’cü olduğunu düşündüğümü söyledim. Ancak görüştüğüm yetkili bana onun referansının sağlam olduğunu söyledi. Bir daha da kendisiyle bir görüşmem olmadı. Sonra MSB’den başka bir yetkili benimle görüşmek istedi. Kendisiyle hem İstanbul’da hem de Ankara’da görüştüm ancak ikinci görüşmenin sonunda bana kendisinin o kadar da yetkili olmadığını açıkladı. Üçüncü görüşmem MSB Personel Genel Müdürü ile oldu. Beni davet ettiklerinde sekreterine askeri kimlik kartımın yasaklı kategorisinde olduğunu söyledim. Bana o dönem eskide kaldı, buyurun gelin denildi. Ancak Genelkurmay Başkanlığı nizamiyesine geldiğimde kartıma el konulmak istendi. Kısa bir telefon trafiğinden sonra içeri alındım.
Bu görüşme darbe girişiminden sonra oluyor yani?
Evet. Darbe girişiminden 4-5 ay sonrasında dahi yasaklıydım. Askeri yetkililer önce beni içeri almak istemediler, sonrasında da çıkarken askeri kimlik kartıma el koymak istediler. Ancak MSB Personel Genel Müdürü duruşunu ortaya net koydu ve hiç bozmadı. “Bu durumu basın haber alırsa darbe girişiminden 4 ay sonra Gökhan Bey’in hâlâ yasaklı olmasını açıklayamayız” dedi.
İlhan Selçuk mahkûm ettirmişti
FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz’ün Ergenekon kumpasında yargıladığı gazetemizin eski imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un gereksiz konuşmalarını tapelere alması yargı konusu olmuştu. Davayla ilgisi olmayan üçüncü kişilerin anlatımlarının ve ilgisiz konuşmaların yayımlanması nedeniyle FETÖ’cü savcı Öz, kınama cezası almıştı.
Alev Coşkun da yazmıştı
Gazetemizin imtiyaz sahibi Alev Coşkun,11 Ağustos 2011 Perşembe günü yayımlanan yazısında FETÖ’cülerin kumpası olan Ergenekon ve Balyoz davalarının ileride siyasi tarihçilerce titizlikle analiz edileceğine dikkat çekmişti.
YARIN: GENELKURMAY’DA TEHDİT
<haber-yatay:1144810,1147826>