128 milyar dolarlık rezervin eritilmesine dayanak gösterilen protokole Cumhuriyet ulaştı

Yedi maddeden oluşan ve Merkez’in hesaplarındaki döviz alım satım işlemlerinin Hazine’ce yapılmasını öngören protokolde 5. ve 7. maddeler dikkat çekti. Beşinci maddeye göre işlemlerde Hazine aleyhine oluşacak kur farkları bankaya yüklendi.

Erdem Sevgi

Türkiye’nin “128 milyar dolar” gündemi, Merkez Bankası (MB) ile Hazine Müsteşarlığı arasındaki “içeriği bilinmeyen” protokole odaklandı. Cumhuriyet’in ulaştığı 7 maddelik protokol, MB hesaplarındaki döviz alım-satım işlemlerinin Hazine tarafından yapılmasını öngörüyor. Protokolde, “Hazine aleyhine oluşacak kur farklarının MB tarafından karşılanması” ve “protokolün, imzalandığı tarihten 22 gün önce yürürlüğe konulması” dikkat çekiyor.

Söz konusu maddeleri Cumhuriyet’e değerlendiren CHP’li Faik Öztrak, “Yasalar zorlanmış. Protokol, kanunun üstüne geçemez. Yürürlük tarihi, imza tarihinden geriye gidemez. Kılıf uydurmaya çalışmışlar” dedi. 

MB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 128 milyar dolarlık rezervin eritildiği iddiaları üzerine 16 Nisan’da yaptığı açıklamada, rezervin kullanılmasına yasal dayanak olarak 21 Şubat 2017’de Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ve TCMB arasındaki protokolü gösterdi. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan da, 19 Nisan’da katıldığı bir televizyon programında protokolün varlığını doğrulayarak, “Protokol ve bu protokol çerçevesinde yapılan işlemler de tamamıyla yasaldır. Yasalara aykırı bir durum söz konusu değildir” açıklamasında bulundu. Ancak MB ve bakanlık, söz konusu protokolün ayrıntılarına yönelik bilgi vermedi.

Türkiye’nin merak ettiği protokole Cumhuriyet ulaştı. 21 Şubat 2017’de Hazine Müsteşarlığı ile Merkez Bankası arasında imzalanan protokol, 7 maddeden oluşuyor. MB Başkanı Kavcıoğlu tarafından açıklanan protokolde yer alan 5 ve 7 numaralı maddeler dikkat çekiyor. 

‘KANUNUN ÜSTÜNE GEÇEMEZ’

Protokolün 5. maddesinde, “Bu protokol kapsamında gerçekleştirilecek işlemler nedeniyle Müşteşarlık (Hazine) aleyhine oluşacak teknik kur farkları, Banka (MB) tarafından karşılanır” ifadesi yer alıyor. İlgili maddeyi Cumhuriyet’e değerlendiren CHP’li Öztrak, “Burada kendi yetkilerini açıkçası zorlamışlar. Yasaların hükümlerini protokollerle değiştiremezsiniz, bunların bir silsilesi vardır. Sonuç itibarıyla protokol, yasanın altındadır. Kalkıp da yasayı, protokolle değiştiremezsiniz. Burada kendilerine kur farkı ödenmesi ile ilgili bir madde koymuşlar. Protokol, kanunun üstüne geçemez” ifadelerini kullandı.

‘22 GÜN GERİ GİTTİ’

MB ve Hazine Müsteşarlığı arasındaki protokolün 7. maddesinde, yürürlüğün 22 gün geriye işletilmesi de dikkat çekiyor. İlgili maddede, “Protokol, 21/02/2017 tarihinde imzalanmış olup yürürlük tarihi 30/01/2017’dir” ifadesi kullanılıyor. Öztrak, protokolün yürürlük tarihinin imza tarihinden geriye gidemeyeceğini kaydederek “Geçmişte yapmış olduğunuz bir işlemin, bir şekilde hukuki altyapısını hazırlama gayreti içerisinde oluyorsunuz. Bununla ilgili iki şeyi hatırlamak gerekiyor. Bu protokol niye bu kadar gizli kaldı? Neden yeni atanan Hazine ve Maliye Bakanı, ‘Biz geldiğimiz günden itibaren bu protokolü uygulamaktan vazgeçtik’ dedi? Hakikaten milletin selameti için yapılan bir işlem varsa neden vazgeçmişler?” yorumunda bulundu. 1 Ocak 2017’de yaklaşık 3.54 TL olan dolar kurunun protokolün yürürlüğe giriş tarihi olan 30 Ocak 2017’ye dek yükselip 3.78’e ulaşması, bu tarihten itibaren de düşüşe geçmesine ilişkin de değerlendirmede bulunan Öztrak, “Demek ki bu dönemde yaptıkları müdahaleye bir kılıf uydurmaya çalışmışlar. Yürürlük tarihi 30 Ocak olarak belirlendiğine göre işlemleri bu tarihte yapmaya başlamışlar. Bu işlemlere bir hukuki gerekçe kazandırma gayreti varsa burada, ki var, öyle olduğu anlaşılıyor. Türk Lirası’nın değerinde de bu yönde bir gidiş var. Burada da bir müdahalenin olduğu ortaya çıkıyor” dedi.

‘YASALARA UYGUN DEĞİL’

Protokolün geneli hakkında, “Bu iş, bir, yasalara uygun değil. İki, hangi amaçla yapıldığı belli değil” ifadelerini kullanan Öztrak şunları söyledi: “Açık bir piyasada döviz kuruyla faizi aynı anda tutamazsınız. Bunu tuttuğunuzda rezervlerinizi dibi delik kovaya boşaltmış olursunuz. Zaten öyle de olmuş baktığımızda. Bütün bunlar bir şeyi gösteriyor. Burada milletin 128 milyar doları heba edilmiş. Bunu yerine koymak oldukça güç. Ayda 100 milyon dolar koysanız 107 yılda zor yerine konacak bir para. Milletimize maliyeti oldukça yüksek. Bunun ciddi şekilde soruşturulması, kamuoyunun içine sinecek şekilde açıklama yapılması lazım. Ama mevcut hükümet; bağırarak, çağırarak, şirretlik yaparak bunun üstünü örtmeye çalışıyor.”