12 Eylülcüler kıskanacak

Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Müdürlüğü, bir tutuklu mektubunun yayımlandığı Cumhuriyet gazetesinin 8 Nisan 2011 tarihli sayısını 3 tutukluya vermedi.

cumhuriyet.com.tr

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Müdürlüğü, 12 Eylül askeri cuntasının uygulamalarını aratmayacak bir kararla, Cumhuriyet gazetesinin “cezaevinde keyfi ve antidemokratik uygulamalarda bulunulduğu”na ilişkin bir tutuklu mektubunun yayımlandığı 8 Nisan 2011 tarihli sayısını 3 tutukluya vermedi. Gazetemizin 8 Nisan 2011 tarihli sayısı, ilgili tutuklular adına depoya kaldırıldı. Gazetemizin verilmediği tutuklulardan Faruk Erdoğan gazetemize gönderdiği mektubunda “12 Eylülcülerin, bize yapılan işkenceleri ‘vay be, biz niye bu kadarını yapamadık’ kıskançlığıyla izlediklerine eminiz” ifadelerine yer verdi.

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Müdürlüğü Eğitim Kurulu, 11 Nisan 2011 tarihinde Cezaevi Müdürü Rahmi Günen başkanlığında, Cezaevi İkinci Müdürü Muharrem Kazan, öğretmen üye Hasan Kaya, psikolog Seçil Yıkar, kütüphane görevlisi üye Muharrem Yıldırım’ın katılımıyla “hükümlü/tutuklu olarak kalmakta olan Faruk Erdoğan, Cevdet Genç ve Mehmet Yeşiltepe’ye gelen Cumhuriyet gazetesinin 8 Nisan 2011 sayısı hakkında görüşmek üzere” toplandı.

Depoda muhafaza

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Müdürlüğü Eğitim Kurulu Başkanlığı’nın 2011/19 sayılı kararında şu ifadeler yer aldı: “Cumhuriyet isimli gazetenin 8 Nisan 2001 tarihli 31229. sayısının 1. ve 8. sayfasında yer alan haberlerde ceza infaz kurumu çalışanlarını suçlayıcı ve karalayıcı asılsız iddialar içeren haber ve yazıların bulunduğu tespit edilmiştir. ... Cumhuriyet isimli gazetenin 8 Nisan 2001 tarihli 31229. sayısının ilgililerine verilmemesine, ilgilileri adına depoda muhafazasına itirazı kabil kalmak üzere oybirliğiyle karar verilmiştir.”

Tecrit, sesin boğulmasıdır

Faruk Erdoğan, Cumhuriyet'e gönderdiği mektupta karara tepkisini dile getirdi. Tutuklu Faruk Erdoğan mektubunda “Tecrit yasak, baskı ve zorla insanı örselemektir. Tecrit sesinizin boğulması demekir. Yapayalnız bırakılıp düşüncelerinizden, kimliğinizden, kişiliğinizden, vazgeçmenizi sağlama politikasıdır. Tek başına veya 3 kişilik bir hücrede başka insan yüzü görmeden, sesi duymadan on yıllar boyunca tutulmak işkence değil, tecrit değil de nedir” ifadelerine yer verdi.

Son nokta el koyma

Sayımların aramaya dönüştürüldüğünü, dergi ve kitaplara el konulduğunu anlatan Erdoğan, yaşananları şöyle kaleme aldı: “Saldırının geldiği son boyut, güncel gazetelere el koymak olmuştur. Tüm hapishaneleri düşünecek olursanız, 12 Eylülcülerin bize yapılan işkenceleri ‘vay be, biz niye bu kadarını yapmadık’ kıskançlığıyla izlediklerine eminiz.”