"12 Eylül, hükümeti elimden aldı"
12 Eylül'ün yıldönümde, DYP'li partilileri evinde ağırlayan Süleyman Demirel "Türkiye öyle bir noktaya gelmiştir ki sorunlarını artık darbeyle çözmeyecektir." dedi. Konuşmasının devamında, Türkiye Cumhuriyet'inin değişmez ilkelerine atıfta bulunan Demirel, gündemdeki polemiklere girmekten kaçındığını "Ben daha çok günceli aşan şeyler söylemek isterim." diyerek belirtti.
cumhuriyet.com.trDokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ''Büyük Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin hiç kimse altını oyamaz, onun kurduğu düzeni çökertemez, hiç kimse laik, demokratik, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin birliğini, dirliğini bozamaz'' dedi.
"Türkiye öyle bir noktaya gelmiştir ki sorunlarını artık darbeyle çözmeyecektir, sorunlarını tartışarak çözecektir'' diye konuştu.
DYP Genel Başkanı Çetin Özaçıkgöz, 12 Eylül askeri müdahalesinin yıl dönümü nedeniyle beraberinde bazı partililerle Demirel'i, Güniz Sokak'taki evinde ziyaret etti.
Demirel, kabulde yaptığı konuşmada, darbelerin genellikle hükümetlerin değiştirilmesini öngördüğünü ancak Türkiye'deki darbelerin sadece hükümetleri değil Meclisin, siyasi partilerin, Anayasa'nın değiştirilmesiyle neticelendiğini ifade etti.
''Halkın seçtiği Meclisi kapatırsanız, bir süre sonra müsaade etseniz dahi o Meclis gücünün büyük kısmını yitirmiştir'' diyen Demirel, ''Darbeler güncel birtakım sorunların çözülmesine yardımcı olsaydı, ondan sonraki süreç içinde yeniden darbeyle karşılaşılmazdı. Demek ki o sorunların çözülmesi mümkün olmamıştır. Türkiye öyle bir noktaya gelmiştir ki sorunlarını artık darbeyle çözmeyecektir, sorunlarını tartışarak çözecektir'' değerlendirmesinde bulundu.
Memleketin bunaldığı zamanlar olacağını ancak ilk akla gelecek şeyin ''darbe'' olmaması gerektiğini ifade eden Demirel, ''Halkımızın bir kısmı sistem dışı birtakım arayışlar içine girmemelidir. O sistem dışı arayışların içine girerse kendisine destek bulur veya devletin kurumlarından kendisine destek bulur. O zaman sistemin dışına çıkılır'' diye konuştu. Demirel, şunları kaydetti:
''Darbe, sadece devletin bir kurumunun yaptığı bir iş değildir. Nitekim Türkiye'de darbeler halkın bir kısmı tarafından alkışlanmıştır. Neticede 1961 ve 1982 anayasaları, darbeden sonra yapılmış anayasalardır ve halkın çoğunluğu oy vermiştir. Darbeyi halkımız tedbir olarak düşünmemelidir. Şartlar ne kadar kötü olursa olsun 'yıkılıyoruz, çöküyoruz' gibi birtakım korkular içinde olmamak lazım. Büyük Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin hiç kimse altını oyamaz, onun kurduğu düzeni çökertemez, hiç kimse laik, demokratik, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin birliğini, dirliğini bozamaz ama bu istikamete yönelmiş birtakım tehditler vardır. Bunlar hiçbir zaman tehlike haline gelmez. Çünkü millet fevkalade şuurludur. Milletin bu sükunetini kimse yanlış değerlendirmemelidir.
Türkiye, hem birliğini, beraberliğini muhafaza edecektir hem geleceğe büyük Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in bütün özelliklerini koruyarak gidecektir. Bundan kimse tereddüte düşmemelidir. Tereddüte düşüp bunları 'kurtaralım' diye sistem dışı birtakım hareketlere girmek yanlıştır. Sabırlı olalım. Bugün beğenmediğimiz şartlar düzeltmenin yolu her gün sabah aklımıza geldikçe hükümet değiştirmekten geçmez. Usul sandıktır. Sandıkla gelinecektir sandıkla gidilecektir. Parlamento, partiler, Anayasa ortadan kaldırılıyorsa bundan daha büyük bunalım düşünebilir mi?
Dikkat etmek lazım devleti yeniden eskitmeyelim. Hükümet şapka gibidir, devlet baş gibidir. Başı eskitirseniz işiniz zordur. Biz devleti 60 sene içerisinde bir hayli hırpaladık.''
Sorular
Demirel, bir gazetecinin, ''Doğan Medya Grubu ile Başbakan Erdoğan arasındaki tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna, ''Onlar yürürlükte olan şeyler. 3 gün sonra başka istikamete girer. Benim onlara müdahil olmam, bu tartışmada yer almama gerek yoktur. Günceldir. Ben daha çok günceli aşan şeyler söylemek isterim. Onun tarafları var, ayrıca tarafa ihtiyacı yok'' karşılığını verdi.
Demirel, bir başka soru üzerine, 12 Eylül askeri müdahalesini kastederek, ''O harekat halkın bana verdiği hükümeti, parlamentoyu elimden aldı. Beni bu odada 7 sene oturttu. Ömrümün en iyi zamanında oturttu. Bunların hepsi demokrasiyi ayakta tutmak için ödenmiş faturalardır. Öyleyse gelin bunlar dahil bizi hiçbir şey ülkemizin geleceğine olan ümidimizden, inancımızdan caydırmasın'' dedi.
''Sessiz basın istemiyoruz, sessiz Türkiye de istemiyoruz'' görüşünü belirten Demirel, kendisini, bulunduğu odadan ''Konuşan Türkiye'' sloganının çıkarttığını söyledi. Demirel, ''Pervasızca herkes düşüncesini söyleyebilmeli. Ülkemizde birtakım tartışmalar cereyan ediyorsa, bunları şekli, şemali belki sevimli olmayabilir. Olmasa daha iyi ama eğer bunlar hür ve serbest rejimin eserleriyse, tartışılabiliyor olması bir nimettir'' değerlendirmesinde bulundu.