112 yolsuzluğuna jet hızıyla takipsizlik
Yalçın Akdoğan’ın eniştesi, Suat Kılıç’ın ise kayınpederi hakkında 112 Acil Servis İstasyonu inşaatlarında müteahhitleri dolandırdığı iddiasıyla yapılan suç duyurusuna jet hızıyla takipsizlik kararı verildi.
Alican Uludağ/CumhuriyetTürkiye’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yankıları sürürken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın eniştesi Oktay Ferşat ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın kayınpederi olan Ali Yüksel’in adının karıştığı 112 Acil Servis İstasyonu vurgununa ilişkin yürütülen soruşturma dosyası jet hızıyla kapatıldı. Sağlık Bakanlığı’ndan 4 bin adet Acil Servis İstasyonu işini aldıklarını söyleyip, bağış adı altında müteahhitlerden 60 milyon TL topladıkları iddia edilen Yüksel ve Ferşat’ın kamu kuruluşları aracılığıyla dolandırıcılık suçunu işlemediğini savunan savcılık gerekçesinde “Suç duyurusu soyut olup dolandırıldığı iddia edilen şahıslara ilişkin hiçbir bilgi bulunmamaktadır” denildi. Takipsizlik kararını 10 günde veren savcılık, iki şüphelinin ifadesini dahi almadı. Savcılık, Ferşat’ın, internete düşen görüntülerdeki “Sağlık Bakanlığı’nın 2 numarasına 100 bin lira verdim. Anlatırsam, hükümet düşer” ifadesindeki geçen “rüşveti” de soruşturmadı.
Oktay Ferşat ile Ali Yüksel, Türkiye genelinde 4 bin adet Acil Servis İstasyonu inşa edeceklerini öne sürerek, müteahhitlerden iddiaya göre 60 milyon lira toplandı. Habere göre bu ikili, her ilde inşaat için anlaşmaya vardığı her müteahhitten 200 bin TL aldı. Müteahhitlerden para alınırken, Acil Servis işi konusunda Sağlık Bakanlığı ile anlaşmaya varıldığı savunularak güvence verildi. Ferşat ve Yüksel’in şirketi ile protokol imzalamadıklarını ve bu nedenle inşaatı biten istasyonların kabulünü yapmayacaklarını açıklayan Sağlık Bakanlığı, mağdurların savcılıklara suç duyurusunda bulunmalarını önerdi. Bu olay basına yansıdıktan kısa bir süre sonra Oktay Ferşat ve Ali Yüksel’in rüşvet konuşmalarını içeren görüntü ortaya çıktı. Ferşat’ın, bu görüşmede “Sağlık Bakanlığı’nın 2 numarasına 100 bin lira verdim. Anlatırsam, hükümet düşer” dediği görüldü. Basında çıkan bu haberler üzerine Sağlık Bakanlığı’nın Ali Yüksel ve Oktay Ferşat hakkında Ankara Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bakanlık, iki isim hakkında “Kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçundan dava açılması istendi. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından savcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde, iki şüpheli şöyle suçlandı:
“Sağlık Bakanlığı’nca 112 istasyon binalarının yapımı ile ilgili olarak, bir kamu kaynağı kullanılmamışken, herhangi bir ihale yapılmamışken ve yine bu kişiler ile tek bir sözleşme dahi imzalanmamışken Sağlık Bakanlığı’nın adı kullanılarak iyi niyetli insanlar sömürülmüş, bağış yapmak isteyen insanlar kandırılmıştır. Sonuç olarak bir tarafla hileli hareketler neticesinde atlatılan bu insanlar maddi-manevi zarara uğrarken, diğer tarafla şüpheliler kendilerine bu yolla haksız menfaat temin etmişlerdir.”
Soyut dedi, araştırmadı
Ankara Sahtecilik ve Dolandırıcılık Suçları Bürosu Savcılığı, “Suç duyurusu soyut olup dolandırıldığı iddia edilen şahıslara ilişkin hiçbir bilgi bulunmamaktadır” gerekçesiyle iki şüpheli hakkında dava açılmasına yer olmadığına karar verdi. Yasada, mevzuatta ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında kurum ve kuruluşların adının kullanılmasının tek başına bu kuruluşun araç olarak kullanıldığı anlamına gelmediği savunulan kararda, şöyle denildi:
“Dolandırıldığı belirtilen kişinin bu kuruluşa olan güvenini fesada uğratarak eylemin gerçekleşmesi gerektiği, iddiaya göre ise sadece ilgili bakanlıkla anlaşmaya yapıldığının sözlü olarak şahıslara söylendiği ve bu suçun unsurlarının oluşmayacağı açıktır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın adının kullanılması nedeniyle kurumun itibarının zedelendiği sebebiyle kurum zararına dolandırıcılık olarak nitelenen suçun ise hukuk mahkemelerinde tazminat yoluyla ileri sürülmesi gereken hukuki bir ihtilaf konusu olduğu, bakanlığın konuşmalarda isminin geçmesinin TCK’deki suçun tanımı ve unsurlarına uymadığı anlaşılmaktadır. Olay dilekçede anlatıldığı şekli ile şahısların, henüz bakanlıkça kabul edilmemiş olan taleplerinin kabul edildiğini beyan ederek kişilerden para aldıkları şeklinde kabul edilmiş olup, soyut dilekçe içeriğinden kimin kime, ne şekilde para veya menfaat temin ettiği hususları dilekçeden anlaşılmamaktadır. Mağdurların bizzat savcılığa suç duyurusunda bulunmaları gerekmektedir.”
Öte yandan Yalçın Akdoğan, eniştesi Oktay Ferşat’ı “ticari ilişkilerinde kendi adını kullanarak menfaat elde etmeye çalıştığı” suçlamasıyla savcılığa şikayet etmişti. Akdoğan’ın şikayetine ilişkin soruşturmanın ayrı bir savcılıkta sürdüğü öğrenildi.