1000 yaşını görecek yeni insanla tanışın

Nanoteknoloji, biyoteknoloji ve bilişimin tüm imkanlarından faydalanan yeni akımlar sayesinde yapay zekayla desteklenmiş, vücutları hastalık nedir bilmeyen, uzun hem de çok uzun ömürlü insanlar yolda. Hem de sadece 20 yıl içinde...

Aytun Çelebi

Geçen hafta, doğal olanlarla iletişime geçebilen yapay sinir hücreleri üretildi. Yapay zeka ve robotlar ise günden güne ilerliyor. Vücuda takılabilen çipler, basit fonksiyonları kontrol etmekten öteye geçerek ciddi hastalıkları önlemeye doğru adım adım ilerliyor. Bazı akımlar ise tüm bu çalışmaları birleştirmeyi hedefliyor. Kaliforniya’da 60’lı yıllarda ortaya çıkan Transhümanizm, gelişen teknolojilerle insanın doğasını, hatta ölümlü olma durumunu değiştirmek istiyor. Transhümanizme göre nanoteknoloji, biyoteknoloji, bilişim teknolojisi ve bilişsel bilim bir arada ilerleyecek. Bunun bonucunda da gerçeklik simülasyonu yaratma, yapay zekayla insan zekasını birleştiren süper zekayı gerçekleştirme ve insan vücudunu dondurarak gelecekte çözebilme gibi teknolojilerin önünü açacak.

YAPAY ZEKA İLE BEYİN BİRLEŞİYOR

Bir başka akım olan Singularity ise fütürist Ray Kurzweil öncülüğünde taraftar topluyor. Kurzweil 90’larda kitaplarında yer verdiği gelecek tahminlerinin büyük bölümünün gerçekleşmesiyle gurur duyuyor. Yüzde 86’sı gerçeğe dönüşen 147 tahminden bazıları şöyle: 2009 yılında insanların büyük bölümünün taşınabilir bilgisayar kullanması, kabloların ortadan kalkması ve bilgisayar ekranlarının gözlüklere taşınabilmesi.

Google’ın, mühendislik bölümünün başına getirdiği Kurzweil’in gelecek tahminlerinin başında yapay zeka geliyor. Kurzweil 2030 yılında insan beyninin bir kısmının yapay zekayla birleşeceğini, 2040’ta ise büyük bölümünün yapay zekadan ibaret olacağını iddia ediyor. Bu işin peşinde sadece fütüristler yok. Rusya’nın genç milyarderlerinden Dimitry Iytskov’un başlattığı Avatar 2045 projesinin hedefleri şöyle: 1) 2020 yılına kadar insan vücudu, eş bir robot kopyası üretilerek uzaktan yönetilebilecek, 2) 2025’e kadar beyin ve anılar bu avatara aktarılabilecek, 3) 2035’te insan kişiliği tamamen aktarılacak, 4) 2045’te ise fiziksel formdan uzak bir hologramda tüm insan kopyalanacak. Beyin kopyalama işiyle büyük devletler de ilgileniyor. ABD, Japonya ve Çin’de yıllardır benzer çalışmalar var. Avrupa Birliği de yapay bir beyin yaratmayı hedefleyen Human Brain Project’e 1 milyar euro yatırım yaptı. İlk sonuçların 2023’te alınması hedefleniyor.

DEPRESYONA İLAÇSIZ TEDAVİ

İnternetin ilk halini Arpanet adıyla geliştiren kurum olan DARPA’nın (ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Defansif İleri Araştırma Projeleri Ajansı) yeni projeleri de tüyleri diken diken edecek nitelikte. Geçtiğimiz yıl başlayan ElectRx, sinir sistemine doğrudan yerleştirilen implantlarla kireçlenme, travma sonrası stres bozukluğu, Crohn hastalığı ve depresyonun ilaçsız tedavisini amaçlıyor. Şu an bir iskambil destesi büyüklüğünde olan implantlar, 1 santimetrekareden küçük boyuta düşecek. Böylece doğrudan sinire eklenerek düzenli olarak sinir iletilerini dinleyebilecek. Diyabet, kalp rahatsızlıkları, sinirsel hastalıklar akıllı bir çip ile yönetilebilir hale gelebilecek. Bu çiplerle duyma ve görme engelleri de ortadan kaldırılabilecek. Ayrıca bu çiplerin internete bağlanabilmesi, vücut işlevlerimizin tek bir noktada toplanarak yeni hastalıkların anbean izlenerek tanınabilmesini ve tedavi edilmesini kolaylaştıracak. Hatta bunları yapay zekaya bırakarak tedavi simülasyonlarını yapmak ve doğru tedavinin insan denek olmadan bulunmasını sağlamak da mümkün.

MATRİX’TEKİ GİBİ ÖĞRENEBİLECEĞİZ DARPA’nın RAM adlı programı hafıza kayıplarını da beyne yerleştirilen bir çipte saklanan anılar sayesinde önleyecek. Bu çip doğru sinirleri uyararak öğrenmeyi kolaylaştıracak ve insanın tepki sürelerini düşürecek. Bu teknoloji mükemmel askeri yaratmak gibi bir hedef taşıması açısından korkutucu olabilse de, Matrix filminde Neo’nun kung-fu öğrendiği sahneyi de çağrıştırıyor.

Kurzweil’in tahminlerinden birisi de beynimizin bilgisayar gibi harici bir cihaz olmadan internete bağlanabilmesi. Ancak bu gerçekleşirse, beynimizi de hack’leyecek birileri çıkabilir ve anılarımızı bizden çalabilir. Diğer yandan şu sıralar popüler olan Sense8 adlı dizideki gibi, uzaktakilerle anlarımızı, hislerimizi kolayca paylaşabilmek de mümkün olabilir. İşin felsefi boyutuna bakınca, bu gelişmeleri değerlendirmek son derece zor. Stephen Hawking yapay zeka konusunda endişeli. Kendini kopyalabilen bir yapay zekanın, homo sapiens’in son buluşu olacağını her fırsatta dile getiriyor. İnsan ve robot birleşimi sayborg konusuyla ilgilenen İsveçli antropolog Danielle Cerqui ise bu gelişmeler sonrasında insandan değil, “insan sonrası”ndan (post human) bahsedebileceğimizi, bunun ise tüm değer yargılarımızı değiştireceği görüşünde. Fransız felsefeci Dominique Borg bu gelişmelerin sadece zenginlerin erişiminde olacağından endişeleniyor. Borg’a göre demokrasi bireyciliğe yenik düşecek. En çarpıcı yorum ise yaşlanmanın genetik kökenlerini araştıran bir bilim dalı olan gerontoloji uzmanı İngiliz Aubrey De Burn’den geliyor: 1000 yıl yaşayacak insan çoktan doğdu bile.