Ünlü ekonomist Alaattin Aktaş acı tabloyu ortaya koydu: 'KKM bu tempoda ne yok olur, ne yükü biter'

Kur Korumalı Mevduat hesaplarında gerileme üçüncü haftasına girmiş oldu. Ancak KKM'nin toplam büyüklüğü hala yüksek seviyede bulunuyor. Ekonomist Alaattin Aktaş, bu tempoda gerilemenin KKM'nin yükünü azaltmayacağını belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında üç haftadır düşüş yaşanıyor ancak KKM'nin toplam büyüklüğü hala yüksek seviyelerde bulunuyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre 8 Eylül haftasında kur korumalı mevduatlarda 15,7 milyar TL'lik düşüş gerçekleşti.

Bu düşüşle birlikte KKM'nin toplam büyüklüğü 3 trilyon 332 milyar 606 milyon liraya geriledi.

TOPLAM GERİLEME 75 MİLYAR LİRA

Merkez Bankası’nın kur korumalı mevduat hesaplarından TL mevduata dönüşüm hedefini açıkladığı 20 Ağustos gününden bu yana toplam gerileme ise 75.34 milyar liraya ulaştı. 

KKM hesapları, 25 Ağustos haftasında 40 milyar lira, 1 Eylül haftasında ise 20 milyar lira düşüş yaşamıştı.

Ekonomist Alaattin Aktaş ise bu tempoda gerilemenin KKM'nin yükünü azaltmayacağını belirtti.

Aktaş, yurttaşın KKM’den çıkıp TL mevduatı tercih etmesi için faizleri çok daha yukarıları çıkması gerektiğini ifade etti.

Alaattin Aktaş'ın Ekonomim'de yer alan ilgili yazısı şöyle:

"Bir dönemin gözdesi, diğer ülkelerin gıptayla bakıp adeta “Nasıl oldu da biz bunu akıl edemedik” dediği, bankaların vatandaşı sisteme dahil etmeleri karşılığında teşvik edildiği uygulama... Yani kur korumalı mevduat.

Nasıl da gözden düşüverdi değil mi...

Şimdi tam bir baş belası olarak görülüyor.

Ekonomiyi kemiren, kamuya büyük yük bindiren uygulama...

Bir an önce kurtulmaya çalışılan en büyük sorunlardan biri...

Bunun için çaba da gösteriliyor.

Önce KKM'den kaynaklanan kur farkı yükü "göz önünde olmasın" istendi ve TL cinsinden açılan hesaplar için bütçeden yapılmakta olan ödemeler temmuzun ortasında Merkez Bankası’na aktarıldı. Çünkü Merkez Bankası yaptığı kur farkı ödemelerini açıklamıyordu. Dolayısıyla açıklanmayan yük de fazla tartışılmazdı.

Bir dönem tasarruf sahibini KKM’ye yönlendirmesi için teşvik edilen bankalar, tam bir U dönüşü yaklaşım sergilenerek bu sefer vatandaşı KKM’den uzak tutmakla adeta görevlendirildi. Hatta görevlendirilmenin ötesinde ekonomik önlemlerle buna mecbur bırakılmak istendi.

Vadesi dolan KKM için TL mevduata dönüş oranı zorunluluğu getirildi ve öngörülen oranları tutturamayan bankaların uzun vadeli ve düşük faizli kağıt almaları kararı verildi.

ZORUNLU KARŞILIK ORANINDA DEĞİŞİKLİK

KKM’nin bankalar açısından cazibesini azaltmak ve bankaları vatandaşı ikna etmeye yönlendirmek için temmuz ayında zorunlu karşılık kararı alındı. Temmuzdaki bu kararla KKM hesaplarına tüm vadeler için yüzde 15 oranında zorunlu karşılık getirildi.

Dün alınan kararla ise zorunlu karşılık uygulamasında değişikliğe gidildi. Tüm vadeler için yüzde 15 olan zorunlu karşılık oranında vadelere göre değişiklik yapıldı.

Resmi Gazete’de dün yayımlanan ve 1 Eylül’den geçerli olması kararlaştırılan kararı göre altı aya kadar (altı ay dahil) vadeli KKM hesapları için zorunlu karşılık yüzde 25’e yükseltildi, altı aydan uzun vadeli hesapların karşılık oranı ise yüzde 5’e çekildi.

Bu değişiklikteki amaç çok açık; isteniyor ki yeni açılacak ya da yenilecek KKM hesapları olabildiğince uzun vadeli olsun. KKM’de en düşük vadenin üç ay olduğunu da hatırlatalım.

KKM'Yİ AZALTMA GÖREVİ BANKALARA VERİLDİ

Kur korumalı mevduat bankalara getirilen yaptırımların etkisiyle artık artmıyor; iki haftadır da düşüş var.

Eylülün ilk haftasında TL bazında 15.7 milyar, dolar bazında 1.2 milyar düşüş yaşandı.

KKM 8 Eylül itibarıyla 3 trilyon 333 milyar lira, dolar olarak ise 124.7 milyar düzeyinde bulunuyor.

Ancak KKM’nin bu düzeydeki azalmalarla kayda değer bir şekilde gerileyeceğini beklemek fazla iyimserlik olur.

Bankaların tasarruf sahibini KKM’den vadeli TL mevduata çekebilmesi için bu mevduata hatırı sayılır bir faiz uygulaması gerekiyor; ancak ortada öyle bir faiz yok. KKM dönüşlü TL mevduata verilen faiz yüzde 45-50 dolayında bulunuyor. Bu faiz her ne kadar normal mevduat faizine göre yüksekse de, KKM’de vadesi dolan hesabın döviz kuru artışına dönük bir beklentisi, bir endekslenme durumu var.

Kaldı ki döviz kurundaki artış çok yüksek olmasa bile KKM’deki faiz de artık pek düşük değil. Bu hesaplara mevcut durumda yüzde 25 faiz uygulanıyor. Merkez Bankası’nın politika faizindeki artışa bağlı olarak KKM’deki taban faiz de artacak.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun haftaya bugün, yani 21 Eylül'deki toplantısında faizin en az 2.5 puan, muhtemelen 5 puan daha artırılacağı beklentisi olduğunu belirtelim. Hatta daha fazla artış bekleyenler de yok değil. Dolayısıyla KKM faizinin yüzde 30 dolayına çıkarıldığı bir durumda tümüyle TL’ye döndürülmüş KKM’ye bankaların yüzde 45 ya da yüzde 50 faiz vermesi pek de cezbedici olmayacaktır.

BU ENFLASYONLA ÇÖZÜLME ZOR

Bankaların KKM’den gelecek mevduata yüzde 45-50 dolayında faiz verdiği bir dönemde resmi enfl asyon beklentisi yüzde 65, o da bu düzeyde kalınabilirse...

Gerçi enflasyon tahmini bu yıl sonu için, verilen faiz önümüzdeki bir yıl için, yani zaman farklılığı var, ancak hesap pek böyle yapılıyor ve bu iki oran kıyaslanıyor.

Aslında en doğru hesaplama tabii ki vade süresiyle o dönemde oluşabilecek enfl asyonu kıyaslamak...

Önümüzdeki üç ayda yüzde en iyi ihtimalle 12-15 arası bir enfl asyon bekleniyor. Yıllık faizin yüzde 50 olması bile üç ay için bu enfl asyonu karşılamıyor. Kaldı ki o faizde bir de stopaj kesintisi var."

Bu yüzden vatandaşın KKM’den çıkıp TL mevduatı tercih etmesi için faizin çok daha yukarılarda oluşması gerekiyor.

Olur mu, bankalar daha yüksek faiz verir mi? Bankalar KKM’deki çözülme oranına ve cezai yaptırım sayılabilecek borçlanma kağıdı almanın mı, yüksek faiz vermenin mi hangisinin daha zararlarına olacağına bakıp karar verecek.