TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez: İş dünyası işçi çıkarmayı düşünüyor
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, iç pazardaki durgunluk endişesi nedeniyle her 3 işverenden 2'sinin işçi çıkartmayı düşündüğünü söyledi.
ANKATürk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Sönmez 24. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi’nde ekonomideki sorunlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sönmez, “Girdi maliyetleri özellikle de bildiğiniz gibi enerji maliyetleri durmadan artıyor. Avrupa’daki resesyon ve iç pazardaki durgunluktan endişe eden her 3 iş insanından 2’si işçi çıkartmayı düşünüyor” diye konuştu.
Sönmez ayrıca, “Avrupa'daki resesyon ve iç pazardaki durgunluktan endişe eden her üç iş insanından ikisi işçi çıkartmayı düşünüyor. Altını çizerek söylemek istiyorum. Bizim doğal gazımız yok. Petrolümüz yok. Bizim tek bir kıymetimiz var. 85 milyon insanımız. Bu insanların umutla, gayretle, arzu ile çalışacakları koşulları yaratmak gençlerimizi tersine beyin göçüne ikna etmek zorundayız. Bunun için ekonomik refahı ve demokratik koşullarda çalışma ortamını sağlamak zorundayız. Unutmayalım, ifade hürriyeti, inovasyon kültürünün inşası için vazgeçilmez. Tek hayat tarzına, tek fikre, tek modele dayalı bir toplumsal anlayış üzerinden memleketimizin geleceğini inşa edemeyiz" dedi.
Sönmez sözlerine şöyle devam etti:
'KOBİ'LERİN ÇABASINI DESTEK OLMAMIZ GEREKİYOR'
Fakat tam da bu noktada çok dikkat çekici bir tabloyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Son 6 ayda 30’a yakın kentte düzenlenen tüm etkinlik ve çalıştaylara katıldım. İş insanlarının her şeye rağmen üretme sevdasına ve risk alma potansiyeline birebir şahit oldum. Bu umut veren yaklaşım ayrıca ülkemizin kalkınma yolculuğunun Anadolu'dan geçtiğini de bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Sevgili dostlar bugün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bütün büyük firmaların, birçok girişimin, yeniliğin ve patentin arkasında kısıtlı imkanlarla ancak büyük vizyonla kurulan KOBİ'lerimiz var. Ülkemiz büyürken, toplumsal refahı da ve istihdam bekleyen değil istihdam yaratan nesiller oluşturmak için KOBİ'lerimizin üretme ve değer yaratma çabasını desteklememiz, girişimciliği teşvik etmemiz ve onların yoluna rehber olmamız gerekiyor.
'YAŞAMIN HER ALANINDA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ ODAĞIMIZA ALMAK ZORUNDAYIZ'
Bir diğer gündemimiz ise iklim değişikliği. Bugün nasıl ki krizleri aşabilmek için toplumsal ekonomik ve siyasal uzlaşma yolları arıyorsak aynı şekilde dünyamızın karşı karşıya olduğu iklim krizini aşabilmek için de yerküreyle, havayla, suyla, toprakla yeni bir ilişki biçimi oluşturmak zorundayız. Yeşil ekonomik dönüşüm içinden geçtiğimiz zor dönemde ekonomi sıçramayı sağlayacak yeni bir kaldıraç olabilir. Sayısız fırsat alanı yaratabilir. Tasarruf, enerji verimliliği, eko-inovatif üretim, ihracat ve yeni pazar avantajları sayesinde dış dış ticaret açığının azalmasına, turizm sektörünün sağladığı kadar katkı sağlayabiliriz. Üstelik Türkiye olarak bu alanda atılım yapmaya son derece yatkınız.
'GELECEKTEN VAZGEÇMEYELİM'
Araştırmalar, Türkiye'nin yeşil rekabet gücü bağlamında 195 ülke arasında 6'ncı sırada olduğunu gösteriyor. Gelin bu fırsatı ıskalamayalım. Bugünün küçük faydalarına kapılıp gelecekten vazgeçmeyelim.
'İNSANLARI TERSİNE BEYİN GÖÇÜNE İKNA ETMEK ZORUNDAYIZ'
İnsan, çevre odaklı, yeşil ve dijital bir geleceğin inşası için gereken bilgi, beceri ve etkinliğe erişebilmemizin ön koşulu ancak ve ancak yeni ve kapsamlı bir eğitim reformudur. Altını çizerek söylemek istiyorum. Bizim doğal gazımız yok. Petrolümüz yok. Bizim tek bir kıymetimiz var, 85 milyon insanımız. Bu insanların umutla, gayretle, arzu ile çalışacakları koşulları yaratmak, gençlerimizi tersine beyin göçüne ikna etmek zorundayız. Bunun için, ekonomik refahı, demokratik koşullarda düşünüp üretecekleri bir ortamı yaratmamız gerekiyor. Unutmayalım, ifade hürriyeti inovasyon kültürünün inşası için vazgeçilmez. Tek hayat tarzına, tek fikre, tek modele dayalı bir toplumsal anlayış üzerinden memleketimizin geleceğini inşa edemeyiz. Çeşitliliği ve çoğulculuğu korumalı farklılıklar arasında yeni iletişim yolları açmalıyız.
'KURUMLARIN ŞEFFAFLIĞINI, HESAP VEREBİLİRLİĞİNİ BAĞIMSIZLIĞINI TESİS ETMELİYİZ'
Belirtmem gerekir ki bu da sivil toplumu güçlendirmekle mümkündür. Bu doğrultuda eğitimden kadına, girişimcilikten gençliğe, cinsiyet ve fırsat eşitliğinden kurumsal yurttaşlığa uzanan çerçevede toplumsal dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. Hukukun üstünlüğü ilkesini, gerçek manada tüm kurumlarımızla hayatın her alanında yaşatabilmeli, kurumlarımızın şeffaflığını, hesap verebilirliğini ve bağımsızlığını tesis etmeliyiz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giderken, tüm dünya için büyük önem arz eden bu değişim döneminde TÜRKONFED olarak kamuyu, özel sektörü, üniversiteleri, siyaset ve sivil toplumun tüm paydaşlarını uzlaşma zemininde bir arada çalışmaya davet ediyoruz. Gelin, orta gelir, orta demokrasi ve orta eğitim tuzaklarından kurtularak hayalimizdeki Türkiye'yi hep birlikte yaratalım, hep birlikte ulaşalım.
'ENFLASYON ÜCRET SARMALARINA DA GİRMİŞ GÖRÜNÜYORUZ'
Enflasyon kur ve faiz ekonomide dikkatle takip edilmesi gereken alanların başında geliyor. Bununla birlikte enflasyon ücret sarmalına da girmiş görünüyoruz. Asgari ücret konusunun bireylerin onurlu yaşam hakkı bağlamında ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çalışanlarımızın enflasyona ezdirilmemesini her platformda dile getirdik. Ancak enflasyon sorununu çözmeden yapılacak asgari ücret zammı çalışanların refah ve alım gücünü arttırmayacaktır. Bununla birlikte TÜRKONFED olarak bölgesel asgari ücret uygulamasını son derece önemli görüyoruz.
'EYT BİR HAK VE BU HAK SONUNA KADAR SAVUNULMALI'
Kamuoyunun gündemindeki bir diğer başlık EYT'yle ilgili. EYT bir hak ve bu hak sonuna kadar savunulmalı. Bu konuda hükümet, işçi ve işveren aynı masada oturmalı, ortak çözüm üretmeli demiştik. Bu adımın atıldığını görmek bizi çok memnun ediyor. Kıdem tazminatı konusunda da Kredi Garanti Fonu’nu devreye sokarak bir finansman yaratması söz konusu. Bunlar iç dünyamız açısından olumlu gelişmeler.
'OLANAKLARINI ARTTIRACAK KAPSAMLI TEŞVİKLERİ HIZLA DEVREYE ALMALIYIZ'
Diğer yandan üretim ve ihracat kaybı yaşamamak nitelikli insan kıymetimizi korumak ve kayıt dışı istihdamın önüne geçmek için gereken düzenlemelerin de eş zamanlı olarak hayata geçirilmesini önemsiyoruz. Gençler ve kadınlar çözümün bir parçası olmalı. Mademki 1,5 milyon kişiye EYT olanağı tanınacak, o halde gençlerin ve kadınların istihdam olanaklarını arttıracak kapsamlı teşvikleri hızla devreye almalıyız.
'EKONOMİK OLARAK DAHA DİKKATLİ OLMAMIZ GEREKEN BİR DÖNEME GİRİYORUZ'
Önümüzde bir de seçim gündemi var. Seçim ekonomisiyle gelişmemiz, para politikası uygulamalarının kısa vadede siyasi ve politik avantajları olabilir. Ancak orta ve uzun vadede ekonomik ve toplumsal hayatta dezavantaj yaratacağını düşünüyorum. Daha dikkatli olmamız gereken bir döneme giriyoruz. Ekonomi bilimi çerçevesinde adım atmanın önemini bir kez daha vurgulamak isterim."