Türkiye'de giyim sektörü: Sürekli güncellenen fiyatlar, düşen satışlar, 36 ay vadeli kaban

Tüketicilerin yılbaşından sonra asgari ücret artışı ve diğer maliyetler sebebiyle hazır giyimde yeni bir zam dalgasıyla karşılaşması bekleniyor. Çevrimiçi alışveriş platformlarında ise bot, kaban gibi kışlık gereksinimler için uzun vade seçenekleri sunuluyor, bir kaban 36 ay vadelik banka kredilerine uygun şekilde satılıyor.

BBC Türkçe

Son bir yılda hazır giyim fiyatlarının en az iki kat arttığı, bazı ürünlerde bu fiyat artışlarının çok daha yüksek olduğunu değerlendiriliyor.

Bugün açıklanan Kasım ayı Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 85,51 olurken "giyim ve ayakkabı" kalemindeki yıllık enflasyon yüzde 41,30 oldu. Üretici enflasyonu ise yıllık olarak yüzde 157,69 oldu.

Ekim ayı itibariyle, emek yoğun sektörlerin başında gelen hazır giyimde işten çıkarmaların başladığı görülüyor.  

Bazı online alışveriş platformlarında kredi kartına vadeli satışlardan farklı olarak, doğrudan bankalarla anlaşmalı bir şekilde uzun vadeli “alışveriş kredisi” uygulaması getirildi.

“Krediye uygun” ifadesiyle satışa sunulan giysiler uzun vadeli kredi seçenekleriyle pazarlanıyor, örneğin orta kalite bir kışlık mont “36 ay vadeli” alışveriş kredisi kapsamında alınabiliyor.

BBC Türkçe’nin konuştuğu sektör temsilcileri, bu yeni ödeme seçeneklerinin piyasadaki durgunluğa işaret ettiğini değerlendiriyor.

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya, “Mallar satılmadığı zaman böyle yöntemler bulunuyor. Kışlık ürünler mağazalara girdi ama çok ciddi talep eksiği var” diyor.

Kredi kartında taksit sınırı olduğunu hatırlatan Kaya bu yöntemle taksit sayısının artırıldığını ve böylece malların stok maliyetinden kurtulmanın hedeflendiğini değerlendiriyor.

Uzmanlara göre hazır giyimdeki fiyat artışlarının temel sebepleri arasında enerji ve işçilik maliyetleri yer alıyor.

Kaya işçilik maliyetinin son bir yılda yüzde 85, enerji maliyetinin ise yüzde 400 arttığını ve bu maliyetlerdeki artışın süreceğini değerlendiriyor:

“Hazır giyimde yüzde 150’lere varan fiyat artışlarıyla karşı karşıya kaldık. Geçen sene 100 lira olan bir ürün bugün en az 200-250 liraya satılıyor.”

Özellikle yılbaşında sonra asgari ücrete gelecek zam ve enflasyon tahminleriyle birlikte hazır giyim ve tekstil ürünlerinde de paralel zamlar bekleniyor.

Kaya, “Şu an reyona koyulan ürünler birkaç ay önce üretildi ama yeni yılla birlikte asgari ücretteki artış ile yeni ürünlerde de fiyat artışları görülecek” diyor.

'HAZIR GİYİM FİYATLARI SÜREKLİ GÜNCELLENİYOR'

Birleşmiş Markalar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel, “Son bir yılda tüm hazır giyim fiyatları ortalamada en az ikiye katlandı” diyor ve enflasyon sebebiyle artık hazır giyimde fiyatların sezonluk değil, tüm yıla yayılan zamlarla belirlendiğini belirtiyor.

Kış sezonuyla birlikte gün ışından daha az faydalanacak mağazaların aydınlatma ve ısıtma maliyetlerinin artacağını söyleyen Öncel, yeni zamların ‘kaçınılmaz’ olduğunu değerlendiriyor:

“Hazır giyimdeki fiyat artışları piyasada kademeli olarak yapılıyor. Artık yılda iki defa koleksiyon yapalım, sezon başında fiyatı koyalım, sezon sonuna kadar fiyat aynı kalsın ve sezon sonunda da indirime girelim alışkanlığı kalmadı.''

“Tüm yıla yayılan maliyet artışları sebebiyle, halihazırda satılmakta olan ürünlerin yeni stoklarında indirim yapılamıyor. Çünkü yeni gelen stokun maliyeti, hızlı bir şekilde satmakta olduğumuzun satış fiyatına yaklaşıyor.''

“Dolayısıyla herkes bu maliyet ortamında, tipik bir enflasyonist dönem davranışı olarak; ürününü maliyetini sürekli kontrol altında tutarak satıyor. Her yeni gelen ürün, maliyet artışıyla beraber fiyatı artırılarak satışa sunuluyor.”

Öncel, yılbaşından sonra asgari ücrete yapılacak zammın bütün kademelerdeki çalışan maaşlarını artıracağını söylüyor.  

'HANE HALKININ HAZIR GİYİME BÜTÇESİ KALMIYOR'

Hazır giyimde ve tekstil sektöründe yaşanan durgunluk sebebiyle, pek çok bölgede tekstil atölyelerinin kapandığı ve işten çıkarmaların başladığı ifade ediliyor.

Kaya, “Hane halkının alım gücünün yavaşlamasıyla hazır giyimde çok ciddi durgunlukla karşı karşıyayız. İşçi çıkarmaları, üretim atölyeleri ve fabrikalar kapanmaya başladı” diyor.

Kaya, yerli malların üretiminde ve ihracatında şu an yüzde 20-30 civarında düşüş yaşandığını belirtiyor:

“Hane halkının alım gücü düştükçe hazır giyime bütçesi kalmadığı için sektörde daralma yaşanıyor. Şu an Türkiye’de hazır giyimde yapılan alışverişlerin yüzde 60-65’ini turistik yani yabancıların yaptığı alışverişler oluşturuyor.

'Bunlar orta ve orta üstü dediğimiz lüks grupta yapılan ithal ürün alışverişleri. Bunun aslında sektöre çok büyük bir faydası yok, sadece AVM’lerin genel gideri ve ticaretin cirosunu artırıyor.”

'ADET SATIŞLAR GİDEREK DÜŞTÜ'

Kış sezonuyla birlikte turist alışverişlerinin de azaldığını söyleyen sektör temsilcileri, sektörde ciddi bir ‘kâr sorunu’ yaşandığını değerlendiriyor.

Şimdiye dek fiyat artışları ve turist satışlarıyla birlikte şirketlerin cirosunda kayıp yaşanmadığı ancak adet satışların giderek düştüğü belirtiliyor.

Kaya, “Etiket fiyatları yükseldiği için ciroyu yakalamış görünüyoruz ama kârlılığa baktığımızda sektör çok ciddi kâr azalışı ile karşı karşıya” diyor.

Üreticilerin giderek düşen kârlarla üretimin sürdürülemeyeceğini belirten Kaya, bunun sonuçlarının hem iç piyasada hem de ihracattaki daralmada görüldüğünü aktarıyor:

“Sermaye sınırlı ve krediye ulaşımda da sıkıntılar var. Paraya kolay ulaşma şansınız yok, ulaştığınızda o faiz oranlarıyla o ticareti yapmanız da kolay değil. Ekim ayı ile çözülmeler başladı.

“İşçi çıkarmalar, ödeme krizleri… Çek/kredi ödeme performansları yavaş yavaş geriye gitti. Bu resesyon sebebiyle önümüzdeki bir yılda hazır giyim sektöründe çok ciddi durgunluk olacağını öngörüsü içindeyiz.”

ERDOĞAN: YILBAŞINDAN SONRA ENFLASYON İNECEK

Eylül ayında Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) 21. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise yılbaşından sonar enflasyonun düşeceğini söyledi:

“Beni biliyorsunuz, en büyük savaşım faizledir. Şu anda yine faizi 12'ye kadar düşürdük. Yeter mi, yetmez. Önümüzdeki Para Politikası Kurulları toplantılarında bunun daha da inmesinin gereğini telkin ediyorum.

“Tabii aramızda maalesef faiz politikasını, yüksek faizi savunanlar yok mu? Var. Başta muhalefet olmak üzere onlar da bunu savunuyor ama Cumhurbaşkanınız yüksek faizi savunmuyor, tam aksine düşük faizi savunan bir politika güdüyor.

“Burada enflasyonla bir mücadelemiz var. Enflasyonla bir mücadelemiz var, yılbaşından sonra enflasyonun da düşük faizle ineceğine inanıyorum ve bunu savunuyorum.”

Merkez Bankası geçen ay politika faizini yüzde 12’den yüzde 10,5’e indirmişti.