TÜİK'in 'Şirket karları enflasyonu yukarı taşıyor' sözlerine eleştiri! 'O zaman niye asgari ücrete sıfır zam yaptınız?'
İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya’nın ‘şirket karlarının enflasyonu yukarıya taşıyan bir etkiye sahip olduğu’ sözlerine ilişkin “Maliye Bakanıyla arasında çok ciddi bir tartışmaya neden olacak bir tespit. Çünkü Maliye Bakanı ısrarla ‘ücretleri enflasyonun gerekçesi’ olarak gösteriyor. Meğerse kar itişli bir enflasyon var. O zaman niye asgari ücrete sıfır zam yaptınız? Niye memurlara, SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine refah payı vermediniz?” dedi. ''Siz enflasyonu düşük açıklayınca enflasyon farkı az oluyor. Hem işçi emeklilerinin cebinden para alıyorsunuz hem de memur ve memur emeklilerinin cebinden para alıyorsunuz'' diye konuştu.
ANKATÜİK’in enflasyon sepetini 2 yılı aşkın süredir açıklamaması tartışma yaratmaya devam ediyor.
Ekonomim gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, TÜİK’in kendi açıkladığı verileri kullanarak 26 aydır kamuoyuna açıklanmayan madde fiyatları sepetindeki 100 ürünün fiyatını hesaplayarak kamuoyuna duyurdu. Aktaş’ın hesaplamasına göre, muayene ücreti 34 TL, yurt ücreti 457 TL, kira 5 bin 845 TL, yumurta 2.5 TL.
Aktaş’ın madde fiyatlarını hesaplamasının ardından TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya, gazetecilerle bir araya gelerek, madde fiyatlarının başka ülkelerde de açıklanmadığını, önemli olanın ortalama fiyat olduğunu, enflasyonu şirket karlarının artırdığını ifada etmişti.
TÜİK’in veri şeffaflığına ilişkin tartışmalar devam ederken İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya’nın açıklamalarını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.
Alaattin Aktaş’ı yaptığı hesaptan dolayı kutlayarak söze başlayan Konukman, şunları söyledi:
“Çok şaşırtıcı ifadeler var. ‘Madde sepeti olduğu yerde duruyor. Madde sepetini gizlemek kimsenin yetkisinde değil.’ Bu açıklamayı gördüğümde inanamadım. Kimse gizlendiği iddiasında değil zaten. Çünkü sepet web sayfasında var. Sorun o değil ki. Sorun madde fiyatlarının yayınlanmaması. Problem buradan kaynaklandı. Alaattin Aktaş da yayınlanmadığı tarihten günümüze bunun hesabını yaptı. Sanki böyle sepeti açıklayın gibi bir talep varmışçasına bir değerlendirme yapmak gerçekten ahlaki de değil, konuyu çarpıtmaktan başka bir şey değil. Madde fiyatlarının açıklanmaması bir mesele. Nitekim bu mahkemeye konu oldu. DİSK’in konuda itirazı oldu. Mahkeme de haklı buldu. Fakat çok ilginçtir. Şu gerekçeyi iyi hatırlıyorum. ‘Siz CİMER’e başvurdunuz. Esas muhatabınız CİMER filan demeye başladı.’ Bunun esas muhatabı TÜİK. Bunu açıklamak zorundasınız. Mahkeme kararına rağmen buna uymadınız. Bu da düşündürücü bir durum.
''TÜİK, GÖSTERGE NİTELİĞİ YOKSA NEYE DAYANARAK ENFLASYONU HESAPLADI''
Yine inanamadığım bir nokta var. TÜİK Başkanı 'Geçmişte açıklanan madde fiyatlarının bir gösterge niteliği yoktu.’ Bu ne demek ya? TÜİK, gösterge niteliği yok idiyse neye dayanarak enflasyonu hesapladı? Hala ona göre hesaplıyor. Bize açıklanmayan maddelerin fiyatlar elinde, bunlar gösterge niteliğinde. Oradan hareketle endeksin kendisini açıklıyor. Ama çok ilginçtir. ‘Bunların bir gösterge niteliği yoktu. Onun için bunları yayınlamıyoruz’ diyor.
''BİRİNCİLİĞİ BAŞKASINA BIRAK. ÖNEMLI OLAN DOĞRU BİLGİNİN KİTLEYE ULAŞMASI”
Başka bir gerekçe var. O da ilginç. TÜİK Başkanı ‘Ekstra bir gün daha çalışma yapmak gerekiyor. Bu sebeple artık gösterge niteliği taşımayan bu fiyatları yayınlamıyoruz.’ Yani gösterge niteliği taşısa bile yayınlayamayız. Niye? Madde fiyatlarının açıklanması için ekstra bir gün… Neresinden tutsan elinde kalıyor. Bir gün gecikmeli açıkla. Biliyorsunuz, enflasyon her ayın üçünde açıklanıyor. O bazen cumartesi, pazara rastlıyor. Peşine kalıyor. Ne var yani? Bir gün sonra açıkla. Hatta övünüyorsun. ‘Avrupa'nın en erken açıklayan kurumu biziz’ diyorsun. Birinciliği başkasına bırak, sonra açıkla. Önemli olan doğru bilginin kitleye ulaşması.
''MADDE FIYATLARINI YAYINLASAN NE OLUR? TARTIŞMA BİLE YARATMAZ”
Bir diğer şaşırtıcı şey ise TÜİK Başkanı ‘AB ülkeleri, ABD, Kanada, işte hepsini söylüyor. Bir tek yayınlayan bizdik, hiçbirisi yayınlamıyordu’ diyor. Bu ülkelerde yıllık enflasyon tek haneli. Yayınlasan ne olur, yayınlamasan ne olur? Tartışma bile yaratmaz. ‘Maddelerin fiyatları neydi acaba’ diyecek olan yok. Ama senin ülken öyle mi? Senin ülkende enflasyon çift haneli, son derece yüksek. 75-80 düzeyinde. Sen bu maddelerin fiyatlarını açıklamaktan vazgeçiyorsun. Olacak şey değil. TÜİK, bu madde fiyatlarını açıklayarak istatistiklere çok hakim olan bazı örgütlerin, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri olabilir, onların da bir nevi denetimine sunarak, bir değerlendirme yapması olanağı yaratıyordu. Bu madde bazında bunları açıklayarak. Bu olanağı elinden aldı.
''BANA BİR MUAYENE ÜCRETİNİN 34 TL ORTALAMASINI KANITLAYIN''
TÜİK Başkanı ‘Ortalama fiyatları alıyoruz’ diyor. Doğru, öyle olması gerekir zaten. Domates dediğin zaman çeşitli yerlerde domates fiyatları var. Onların bir ortalamasını alıyorsun. Tavuk örneğini veriyor. 30’lu yumurtalar var. En çok yaygın tüketim de o. O zaman gezen tavuk yumurtasının fiyatından düşük oluyor. Onu da anlıyoruz. İyi ama muayene ücreti Alaattin Aktaş’ın hesabına göre 34 TL. Allah aşkına bana bir muayene ücretinin 34 TL ortalamasını kanıtlayın. Hatta bunları açıklayın hiç değilse. Çünkü tartışma yaratan konulardan biri bu. Orada şöyle bir ifade var. ‘Kamu hastaneleri var, özel hastaneler var. Kamu hastanelerindeki ücretler daha çok yoğun. Çünkü insanlar ona gidiyor.’ İyi de bazı hastaların yine devlet tarafından özele sevk edildiği de oluyor. Çok önemli bazı hastalıklarda özel sektöre gitme durumu oluyor. Bu fiyatları etkilemeyecek mi? İzah edilebilir bir durum değil.
“TÜİK BAŞKANLARI KONUŞMAZ. İSTATİSTİKLERİ ONUN KONUŞMA DİLİDİR”
Daha bunun gibi birsürü kriterleri açıkladıkça daha da soru işaretlerini gündeme getirmiş oldu. Mahfi Eğilmez ‘Konuşma artık. Konuştukça bir nevi batıyorsun’ anlamına gelen bir ifade kullandı. Yani daha fazla açıklama yapma, daha fazla konuşma. Çünkü TÜİK Başkanları konuşmaz. İstatistikleri onun konuşma dilidir. Ama burada çok enteresan devamlı bir savunma halinde yanlış üstüne yanlış yapılmakta.
''TÜM BU YANLIŞLARI YAPARKEN İNANILMAZ ÜSTÜNE VAZİFE OLMAYAN BİR BİLGİYİ DE PAYLAŞTI''
Ama çok ilginç. TÜİK Başkanı, tüm bu yanlışları yaparken inanılmaz üstüne vazife olmayan bir bilgiyi de paylaştı. Çünkü TÜİK sadece verileri üretir. Mesela enflasyonun nedenleri üzerine bir araştırma onu çok yakından ilgilendirmiyor. O daha çok Merkez Bankası ve araştırmacıları ilgilendiriyor. TÜİK Başkanı anladığım kadarıyla kendileri de bir çalışma yapmış olmalı ki akademik çalışmalara da bir gönderme yaparak ‘Şirket karlarının enflasyonu yukarıya taşıyan bir etkiye sahip olduğunu’ söylüyor. Çetinkaya, ‘Fahiş kar oranları yüzünden fiyatlar olması gerekenin çok üstünde oluyor. Enflasyon onun için yüksek çıkıyor’ diyor. Bu bir kere bağlı olduğu bakanla arasında çok ciddi bir tartışmaya neden olacak bir tespit. Çünkü Maliye Bakanı ısrarla ‘ücretleri enflasyonun gerekçesi’ olarak gösteriyor. Özellikle asgari ücretlere sıfır zammın belki de en önemli gerekçesi buydu. Ama görüyoruz ki TÜİK Başkanı da bu görüşte, zaten akademik çalışmalar da o yönde. Meğerse kar itişli bir enflasyon var. Bu enflasyon hipotezini doğrulayan gelişmeler var. O zaman niye asgari ücrete sıfır zam yaptınız? Niye memurlara, SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine refah payı vermediniz?
''SİYASİ OLARAK CİDDİ BİR TARTIŞMA BAŞLATACAĞA BENZİYOR”
Eğer gerçekten enflasyona neden olan emekçiler olsaydı bu bir ölçüde haklı olabilirdi. Ama durum tam tersini gösteriyor. Yüksek karların enflasyona neden olduğu kanıtlanıyor. Bu durumda emekçiler de bu yükselen fiyatlar karşısında buna intibak etmek zorundalar. Zaten ‘enflasyon farkı dikkate alınır’ ifadesi de buradan kaynaklı toplu sözleşmeden. Aksi halde enflasyona neden olan bir faktör olsa böyle bir hesap yapılmaz. Tam tersine açıklanan enflasyona karşı kendini koruma refleksi gösteriyor. Toplu sözleşmeyi de bu amaçla yapıyor. Zaten formülasyon da bu amaçla düzenlenmiş bir formülasyon. Bütün bunlar TÜİK Başkanı'nın ne kadar yanlış tespitler içinde olduğunu gösteriyor. Ama bütün bu yanlışların arasında bir doğruyu da kamuoyuyla paylaşması siyasi olarak ciddi bir tartışma başlatacağa benziyor. Muhalefetin bunu çok iyi değerlendirmesi gerekir.
''YUNANISTAN TÜİK’ININ BAŞKANI HAPİS CEZASI ALDI. ARTIK DARISI BİZİM BAŞIMIZA”
Bu politikada ısrar edilmesinin nedeni çalışanlara düşük bir zam verilmesini meşrulaştırmak. Başka hiçbir olay değil. Çünkü resmi olarak TÜİK enflasyonu esas alındığı için orada düşük bir rakam açıklandığında milyonlarca insanın resmen cebinden parasını almış oluyorsun. Zam olarak alacağı parayı geri çekmiş oluyorsunuz. Bu olacak şey değil. Aynı şekilde memurlar enflasyon farkı alıyor. Hem memur hem de emekli memurlar. Enflasyon farkı alıyor. Bir de toplu sözleşme zammı buna ekleniyor. Siz enflasyonu düşük açıklayınca enflasyon farkı az oluyor. Dolayısıyla üzerine eklenen toplu sözleşme zammıyla birlikte ele geçen para düşük oluyor. Hem işçi emeklilerinin cebinden para alıyorsunuz hem de memur ve memur emeklilerinin cebinden para alıyorsunuz. Yani onlara eksik ödemenin yolunu açmış oluyorsunuz. Bu gerçekten kabul edilecek bir durum değil. Medyaya da yansıdı. Yunanistan TÜİK’inin başkanı hapis cezası aldı. Bunun cezası bir yıldan üç yıla kadar uzuyor. Komşumuzda TÜİK Başkanı bu cezayla muhatap oldu. Artık darısı bizim başımıza diyelim.''