Mahfi Eğilmez'den çarpıcı analiz: ABD ve Avrupa'nın faiz artırma gerekçesi ne?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, kişisel blogunda kaleme aldığı yazısında; Amerikalıların da Avrupalıların da kendi paraları dışında bir parayı yatırım aracı olarak kullanma ihtiyacı duymadığına değinerek, "ABD ve Avrupa’nın faizi artırması enflasyonla yani paralarının iç değerinin düşüşüyle mücadele için; bizim faizi artırmamız öncelikle kuru tutmakla ve sonra enflasyonla mücadele için gerekli" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Para piyasalarında Fed'in temmuzda yüzde 80 ihtimalle 75 baz puan faiz artıracağı fiyatlanırken, eylül toplantısında bankanın yüzde 51 ihtimalle 50 baz puan ve yüzde 40 ihtimalle 75 baz puanlık faiz artışı yapılacağı öngörülüyor.

Eski Hazine Müsteşarı ve Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, kişisel blogunda konuya ilişkin "ABD ve Avrupa’da da faiz enflasyondan düşük" başlığıyla bir yazı yayımladı.

ABD’nin parasının dolar, Avrupa'nın parası Euro olduğuna değinen Eğilmez, "Her iki para da rezerv para yani bütün dünyada alış verişlerde kabul edilen paralar. ABD’nin de Avrupa’nın da dış borcu da iç borcu da dolar ve Euro'yla ödeniyor. Yani bastıkları parayla hem iç borçlarını hem dış borçlarını ödeyebiliyorlar" dedi.

Eğillmez, ABD de Avrupa da yine bastıkları parayla petrol, doğalgaz, altın, buğday gibi her türlü mal ve hizmeti dünyanın her yerinden alınabildiğine değinerek paralarının rezerv para statüsünde olduğu için, bu alış verişlerde sorgusuz sualsiz kabul edildiğine dikkat çekti.

Eğilmez'in yazısı şu şekilde...

"Amerikalılar da Avrupalılar da kendi paraları dışında bir parayı yatırım aracı olarak kullanmak ihtiyacı duymuyorlar. Çünkü dünyadaki en değerli (geçerlilik anlamında) paralara sahipler. O nedenle bankada mevduat olarak kendi paralarını tutuyorlar ve ölçü olarak hiçbir işlemlerinde başka bir parayı kullanma ihtiyacı duymuyorlar. Dolayısıyla onların enflasyonuyla paralarının dış değeri arasındaki ilişki yüksek değil. Onlardaki enflasyon daha çok para arzının yükselmesinin yarattığı talep artışından ve enerji ve emtia fiyatlarında uluslararası fiyatların yükselişinin maliyetlerde yarattığı artıştan kaynaklanıyor.O nedenle faizi düşük tutabiliyorlar. Onların faizi düşük tutmasının paralarının dış değerine etkisi sınırlı kalıyor. Çünkü dediğimiz gibi paraları her yerde genel kabul görüyor.

'ABD VE AVRUPA FAİZİ ARTIRIRSA NE OLUR?'

İnsanlar tasarrufu artırır, harcamalarını azaltırlar. Bu durumda talep kaynaklı enflasyon geriler ama kredi kullanımı pahalanacağı için yatırımlar ve dolayısıyla büyüme de düşer.

ABD ve Avrupa, büyümenin düşüp ekonomilerinin resesyona girmemesi için faizi düşük tutarak enflasyonun bir süre yüksek gitmesine razı oluyorlar. Büyük olasılıkla bir süre sonra Ukrayna savaşının sona ereceğini ve enerji fiyatlarının düşeceğini, tedarik zincirinin onarılacağını ve emtia fiyatlarının normale döneceğini o zaman da enflasyonun düşeceğini umuyorlar.

'DIŞ BORÇLARIMIZI ÖDEMEK İÇİN DOLAR VE EURO BULMAMIZ GEREKİYOR'

Bizim paramız TL. TL, rezerv para değil yani bizde ve çok sınırlı bazı dış ilişkilerde alış veriş aracı olarak kullanılabilse de genellikle dış ödemelerde ödeme aracı işlevi göremiyor.

Biz, bastığımız TL ile iç borçlarımızı ödesek de dış borçlarımızı TL ile ödeyemiyoruz, alacaklılar dolar ya da Euro istiyor. O zaman dış borçlarımızı ödemek için dolar ve Euro bulmamız gerekiyor. Öyle olunca bu paralara talep artıyor ve TL değer kaybederken kurlar yükseliyor.

Aynı şekilde petrol, doğalgaz, altın, buğday gibi malları dışarıdan alırken satıcıları bu malları TL ile satmadıklarından yine dolar bulmamız gerekiyor. Bu ithalat için dolar aradığımızda kur yine yükseliyor. 

TL, sürekli iç ve dış değer kaybeden bir para olduğu için tasarruf sahipleri, değerini koruyabilmek için paralarını dolar veya Euro'ya çevirerek saklamayı tercih ediyorlar. Yani aslında birer para olan dolar ve Euro, bizde yatırım aracı işlevi görüyor. Ayrıca birçok işlem dolar esas alınarak yapılıyor. İşin en tuhaf yanı devlet de bastığı paraya yani TL’ye sahip çıkacak yerde köprü, otoyol vb. geçiş ücretlerini ve mevduat faizini de kur korumalı mevduat adı altında başta dolar olmak üzere yabancı paralara endeksliyor. Bütün bunlar dolara olan talebi artırıyor ve kur yükselirken TL değer kaybediyor.

TL, bu şekilde yabancı paralara karşı değer kaybettikçe ithalatımız pahalanıyor.

Özetle söylememiz gerekirse ABD ve Avrupa’nın faizi artırması enflasyonla yani paralarının iç değerinin düşüşüyle mücadele için, bizim faizi artırmamız öncelikle kuru tutmakla ve sonra enflasyonla mücadele için gerekli. Her ikisinde de faiz artırımı büyümeden fedakârlıkla sonuçlanır. Bizde faiz artık yalnızca enflasyonla değil sürekli yükselerek enflasyonu besleyen kurla mücadelenin bir aracı haline gelmiş durumdadır."