İşgücüne katılma oranı yüzde 36.8, istihdam oranı yüzde 32.5, işsizlik oranı yüzde 35

Ne eğitimde ne istihdamda olan genç kadınların oranı yüzde 27.2. Prof. Dr. Beşpınar’a göre mevcut “aileci” politikalar kadınları eğitim ve iş yaşamından uzaklaştırıyor.

Eylül Barut

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılının ikinci çeyreğini kapsayan işsizlik verilerini yayımladı. Verilere göre, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarını kapsayan bu dönemde 15 yaş ve üzeri işsiz sayısı, bir önceki çeyreğe göre 23 bin kişi artarak 3 milyon 156 bin kişiye ulaştı. İşsizlik oranı, erkeklerde yüzde 7,3, kadınlarda ise yüzde 11,7 olarak gerçekleşti. 15-24 yaşı tanımlayan genç nüfus içinde işsizlik oranı ise yüzde 16,3’e yükseldi. Bu yaş grubundaki işsizlik oranı erkeklerde yüzde 13,7; kadınlarda ise yüzde 21,5 olarak belirlendi. İstatistikleri gazetemiz Cumhuriyet’e değerlendiren ODTÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları ABD Başkanı Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar Akgüner, kadınlarda, bu çeyrekte, işgücüne katılma oranının yüzde 36,8, istihdam oranının ise yüzde 32,5 olduğunu vurgulayarak “Türkiye OECD ülkeleri arasında kadın istihdamının en düşük olduğu ülke. Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Endeksi 2023 sıralamasında Türkiye, Tunus ile Nijerya’nın arasında 129. sırada yer alıyor. Aynı endeksin ekonomik katılım ve fırsatlar boyutuna yönelik sıralamada ise Türkiye 133. sırada” dedi.

‘DEVLET DESTEKLERİ SINIRLI’

Kadınların işgücünde yer alamamasının bazı nedenlerine değinen Beşpınar, “Birçok çalışma, kadınların özellikle doğum sonrası çocuk bakımı nedeniyle işgücü piyasasından ayrıldıklarını vurguluyor. 15 yaş üstü kadınlara ‘işgücü piyasasında neden olmadıkları’ sorulduğunda kadınların neredeyse yarısı hane içi emek ve sorumluluklarını neden olarak dile getirmektedir. Ayrıca, Türkiye’de çocuk ve yaşlı bakımına ilişkin devletin hizmet ve desteklerinin son derece sınırlı olması kadınların işgücü piyasasına düşük katılımlarının en önemli nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı. 

‘BÖLGESEL FARKLILIKLAR DİKKATE ALINMALI’

Bir diğer vurgulanması gereken noktanın Türkiye’de kadının işgücüne katılımına ilişkin bölgesel farklılıklar olduğunu kaydeden Beşpınar, “Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz ve Batı Marmara’da kadının işgücüne katılım oranının özellikle Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu Bölgelerine göre daha yüksek olduğunu biliyoruz. Bu da bize tüm Türkiye genelinde, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik edecek politika ve düzenlemelerin eksikliği gibi yapısal bazı sorunların olduğunu,  ayrıca yapısal ve sosyal boyutlarda bölgesel farklılıkların da dikkate alınması gerektiğini göstermekte” diye konuştu.

‘NE EĞİTİMDE NE İSTİHDAMDA’

Özellikle 15-24 yaş aralığında her beş genç kadının birinin işsiz olduğunun altını çizen Beşpınar, “Bu gösterge ile birlikte bizlerin çok önemsediği iki göstergeyi dikkate almak daha bütüncül bir analiz için anlamlı olacaktır. Bunlardan ilki ‘ne eğitimde ne istihdamda,’ ikincisi ise ‘atıl işgücü’ göstergeleri. Ne eğitimde ne istihdamda olan genç nüfusa baktığımızda, 2024 ikinci çeyreğinde 15-24 yaş arası gençlerin yüzde 20,8’inin ne eğitimde ne istihdamda olduğu görülmektedir. Bu grupta erkeklerin oranı yüzde 14,8 iken bu oran kadınlarda yüzde 27,2’dir. 15-29 yaş aralığında ise bu oran erkeklerde yüzde 14,7; kadınlarda ise yüzde 34,4’e yükselmekte. 15-34 yaş aralığında ise erkeklerde yüzde 13,7; kadınlarda ise yüzde 38,6 olduğu görülüyor. Bu durum bizlere 15-24 yaş aralığındaki her 10 kadından neredeyse 3’ünün ne eğitimde ne de istidamda olduğunu gösteriyor. Bu sadece bugüne ilişkin toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini gösteren bir tablo değil. Eğitime ulaşamayan kadınların önümüzdeki dönem ya istihdamda olmayacakları ya da vasıfsız, düşük ücretli işlerde çalışacaklarını, yani toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin perçinlenerek devam edeceğini söylemek mümkün” dedi.

‘DİKKAT ÇEKİCİ YÜKSELİŞ’

Beşpınar, şunları kaydetti:

“İkinci gösterge ise Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından düzenlenen 19. Çalışma İstatistikçileri Konferansı’nda önerilen alternatif bir gösterge olan ‘atıl işgücü oranı’. Bu gösterge ile işsizlik oranının yanı sıra ‘zamana bağlı eksik istihdam’ ve ‘potansiyel işgücü’ de dikkate alınıyor. Atıl işgücü, zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı bir önceki çeyreğe göre 2,2 puan artarak yüzde 27,3 oldu. Atıl işgücü oranının 2022 ikinci çeyreğinde yüzde 21,4 iken 2024 ikinci çeyreğinde yüzde 27’e ulaşması ise dikkat çekicidir. Erkeklerde bu oran 22,6 iken kadınlarda 34,4’tür. Kadınlarda işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı erkeklerin iki katıdır. Tüm bu sayılar bize kadınların ücretli çalışma ile mesafelendiklerini göstermektedir. Geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde geliştirilen düzenlemeler, mevcut aileci politikalar ile bakımı ve çalışmayı eve iten esnek çalışma biçimlerinin desteklenmesi kadınları eğitimden ve iş yaşamından uzaklaştırmaktadır. Bu nedenlere ek olarak son dönemde yaşanan ekonomik krizin etkisi ile çalışmanın getirisinin, çalışmanın fırsat maliyetinin altına düşmesi ile istihdamdaki yaygın güvencesizlik ve kayıtdışılık sayılabilir.”