‘İşçilerin 1 ayda aldığını patron kedileri 1 haftada yiyor’

Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş), “Enflasyonda Atalet, Ücrette Sefalet, Vergide Adalet Arayışı Sempozyumu” düzenledi. Açılış konuşmacılarından Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök, ekonomide reform tartışmalarını eleştirerek “Mevcut vergi sisteminin ağırlık merkezini gelire göre vergilendirme yerine daha az kazanandan daha çok vergilemeyle zor geçinen kesime adeta bir cezalandırma söz konusudur. Böyle bir vergi kompozisyonu varken reformdan bahsetmek mümkün değildir” dedi. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Başkanı Ergün Atalay ise ücretlerin adaletsizliğine dikkat çekerek “Vergiyle ve ücretlerle ilgili sıkıntımız var. İşçilerin bir ayda aldığını işverenler bir haftada kedilerine mama olarak veriyorlar” diye konuştu.

ANKARA / Cumhuriyet

Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) tarafından Ankara Meyra Palace’ta dün “Enflasyonda Atalet, Ücrette Sefalet, Vergide Adalet Arayışı Sempozyumu” düzenlendi. Sempozyumu 09.30’da yaptığı açılış konuşmasıyla başlatan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve artan oranların çalışanları yıllardır mağdur ettiğini savundu. Gök, ekonomik kriz ve enflasyon dalgalanmalarının yoksul kesimi daha da yoksullaştırdığını, zenginleri ise daha da zenginleştirdiğini belirterek “Bugün Türkiye’de hemen hemen tüm yönetimlerin elinde adeta bir silah olan vergi sistemi, bal arılarını yakalayan ama eşek arılarının delik deşik ettiği bir sistem hâlini almış ve kontrolden çıkmıştır. Başka bir ifade ile mevcut vergi sisteminin ağırlık merkezini gelire göre vergilendirme yerine daha az kazanandan daha çok vergilemeyle zor geçinen kesime adeta bir cezalandırma söz konusudur. Böyle bir vergi kompozisyonu varken reformdan bahsetmek mümkün değildir” dedi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon verilerinin toplumun gerçek hayat pahalılığıyla uyuşmadığını öne süren Gök; çarşı, pazar ve marketlerde halkın karşılaştığı gerçek enflasyonun çok daha yüksek olduğuna dikkat çekerek, “TÜİK’in enflasyon sepeti toplumu yanıltıyor, bu sistem bir an önce terk edilmelidir” ifadesini kullandı.

‘OBEZ VERGİ SİSTEMİNİN DİYET ZAMANI GELDİ’

Asgari ücret tartışmalarına da değinen Gök, asgari ücretin sadece bir rakam olarak değil, “sürdürülebilir yaşam ücreti” kavramıyla değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Asgari ücretin enflasyon verilerine hapsedilmesinin büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayan Gök, sürdürülebilir yaşam ücreti kavramının; işçinin verimliliği, tecrübesi ve üretime katkısına göre şekillendirilmesi gerektiğini söyledi. Vergi sisteminin adil olmadığını anlatan Gök, “Hayat pahalılığının dar ve sabit gelirli kesimleri daha da zorladığı bu geçim koşulları, sürdürülebilir değil. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bunun için köklü değişikliklere ihtiyaç var. Obez vergi sisteminin artık diyet zamanı gelmiştir” dedi. Gök, şunları kaydetti:

“Asgari ücret tartışmalarının resmi enflasyona hapsedilmesi büyük bir eksiklik olacaktır. Asgari ücret nihayetinde kamu otoritesinin yaptığı bir hukuksal düzenleme olmasına rağmen, sürdürülebilir yaşam ücreti tüm toplumsal kesimlerin dahil olduğu bir uygulama olarak tasarlanmalıdır. Sürdürülebilir yaşam ücreti, çalışanın varlığına ilişkin bir ücret politikası olarak temel düzeyde oluşturulmalıdır. Ücretler kademelendirilerek hak edilen oranlarda arttırılmalıdır. Makroekonomik göstergeler iyileşme gösterirken; işçinin, emeğin milli gelirden aldığı pay azalmamalı, artmalıdır.”

‘ÇALIŞANIN YANINDA OLMAK ZORUNDAYIZ’

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Başkanı Ergün Atalay da, Gök’ün ardından açılış konuşması yaptı. Sözlerine “işçilerin dünyaya yorgun gelip yorgun gittiğini” söyleyerek başlayan Atalay, “Geçmişte kamu işçileri Türkiye’deki ücret düzeyinde öncüydü. 15 ay evvel öyle bir kamu sözleşmesi yaptık ki, doktoru geçti, müdürü geçti. İşverenlerimiz de burada, onlar da şikayet alıyor. ‘İşçiler öyle sözleşme yaptı ki, iş yerinde barışı, huzuru bozdu’, aynen laf buydu. Memur da benim, işçi de benim. Memur çok almıyor, biz az alıyoruz. İnsanın geçinmeyle ilgili sıkıntısı olduğu zaman o evde huzur bulamazsın” diye konuştu. Atalay, son yıllarda işçilerin ekonomik olarak dayanacak durumda olmadığını kaydederek “İşçilerin ortalama ücreti kamuda vergiden dolayı belli. 12 ay çalışıyoruz, 1,5 ayını vergiye veriyoruz. Vergiyle ilgili sıkıntımız var, ücretlerle ilgili sıkıntımız var. Bizim bir ayda aldığımızı onlar bir haftada kedilerine mama veriyorlar. Adil işverenlerimiz var mı, var. Ama onlardan daha çok, örgütlendiği zaman işçileri kapının önüne koyan patronlar var. Her ortamda adil olmak, çalışanın yanında olmak mecburiyetindeyiz. Temmuzda kamudakiler 24,73 zam aldılar. Eylül ayında alacakları zam 17,43 civarında. Temmuzda verdiyseniz 24,73’ü, öbür işçilere de vermek durumundasınız diyoruz” dedi. 

AKADEMİK İSİMLER YER ALDI

Açılış konuşmalarının ardından sempozyum; Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydın Başbuğ, Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ahmet Somuncu, Prof. Dr. Fetullah Akın, Prof. Dr. Selahattin Toğay ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanı Murat Özdamar’ın yer aldığı panellerle devam etti. Konuşmaların sonlanmasının ardındah soru-yanıt kısmına geçildi. Ardından öğle yemeğiyle etkinlik sonlandı. ANKARA/Cumhuriyet